Otuzuncu Harf...





Renklerin istirhamı idi karanlık önce mehtabın ç/ağrısı ve efsunlu Samanyolu sözcüklerse bakracı yalnızlığın ve lalden dikitler dikesi var iken şairin içinde infilak etti edecek yüreğin son kelamı anne olmanın ötesi annesiz kalma ihtimali ve ölümle sürtüşen kader kederin izdihamı her halükarda hamt ettiğim kadar da imha edemediğim o karanlık ve dar dehliz.

 

 

 

 

Gidip gelmelerle iştigal bir mevsim.

Coğrafyanın esintisi ve yüreğin esareti…

Dikenli bir mecra mademki cihandan damlayan

Ve o su/s sesi, sudan bahanelerle sırtını dönen ahvalim

Körü körüne sevmişken oysa

Onları aslında cihanı

Bir de kırık tekeri yüreğin

İklimlerden iklimlere seken

Harabe iken kalan miras

Sus payı söylemlerde saklı telaş

Ve o lalden alfabe:

Neresine baksam yetmeyen yirmi dokuz harfin ihlali

Bense otuzuncu olmaya meyyal

Ve de aday…

 

Afaki gölgelerin d/ağladığı

Sessizliğinse zuhur ettiği

Yer gök telaşe müdürü

Mümin yüreğin coşkusu ve iman gücü

Gücüme filan da gitmiyor artık yalnızlık

Yâdında dünün

Tesellilerle örülü ömrün

Yıkılmayan kaleleri

Surdan serden sırdan ibaret bir güzergâh ki:

Rabbime koşma ve kavuşma telaşım…

 

Hükümranlığında Huda’mın

Hüzünlü kalbime dahi doğabilirken

Evrenin güneşi

Hele ki o meddücezri yok mu yüreğin?

Bir kal

Bir git

Dercesine kaderin

İzdiham yüklü kederin

Sözcüklerin ifası

Hüznün sırf ifşası olsa ne ki ne?

 

Yüreğin sızısı

Kamburu evrenin

Kâbuslarla örülü ettiğim yemin

Öpüp de başıma koyduğum ekmeğin

Her kırıntısı bile yeter nakşetmeye

Kutsalı

Huzuru

Hazin olsa bile yalnızlığın sonu

Sundurmada bir leke

Gel gör ki:

Ak alnında şairin kayıtlı her hece

Ve de o mütereddit yürek sesi

Yüz bulduğu değil

Yüz sürdüğü hiç değil

Nasıl ki tek yüzü var şairin

Yüzden başlayıp da geriye saydığının ertesi…

 

Ve işte o atıl coşku

Ve işte o artık sene

Ve işte azadesi gülüşlerin

Ardıç kuşuna öykünen

Kalemin güftesi nasıl ki şiire gebe

Bestesi varsın olsun sessizlikle örülü

Semadan kayan yıldızın kara peçesi

Bak ve işit ve bekle:

Yürek ve de ruh nasıl ki ulaşacak hidayete…

 

Perçeminde sevginin kat izinden

Düşüp de yola seyyah sevinçlerin

Sarkacından damlayan yaşı silen

Nasıl ki yüce Rahman

Varsın olsun bir yasa mahiyetinde

Şairin yası yaşı hep içten hep önde koşan

Dur durak bilmeden

Duyumsayan duyumsatan ilham…

 

Göğün sarnıcı adeta

İçine düşülesi bir kuyu değil asla

Feraha çıkma ümidi

Huzurun el pençe divan durduğu

Sonsuzluğun gürültüsü

Mademki sessizlik sınavı şairin

Ses etmeden yaşadığı yaşattığı

Kıvancın ve asaletin şah damarı

Ne şarlayan ne şarlatan

Duruşu ve gücü

Rabbinden gelene razı

Kat ettiği yolları

Düze çıkaracak olan sadece yüce Tanrı…

 

Gövdesi ve güncesi ve güftesi

İnancın her zerresi

Yeter ki sakit olsun bu günle

Deşilesi o yara

Yamalı hüzün hırkası

Cebinden dökülen imgelerin ricası

Elbet başı da dik şairin kaleminin de

Tek kalemde yok sayılmakla ilintili

Olmadan da son lokması takılı

İken kursağında

Kuram dışı bir hüzün ve inançla

Saklı tuttuğu duaları tüm nazı niyazı

Kabul görsün yeter ki.

Allah katında uçuşan bir tüy misali

Boynu nasıl da kıldan ince

Rabbin bahşettiği elbet başı gözü üstüne…


( Otuzuncu Harf... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 12.05.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu