“-hoş geldiniz!
hoş geldiniz”
…
“-geçin buyurun, gonşu
buyurun Allahın aşgına”
“-hoş bulduk, sefa bulduk, buyurun,
siz de hoş geldiniz, sefalar getirdiniz
biz de bir şöyle konu-komşuya çıkalım dedik
sağ olsun Ahmet pek sever ablamları
Ortatepe Mezerliğine getdiydik de
ha geçiyorkene
Nazire Ablamların da bir gönlünü alalım dediydik”
“-el ermeyo[1],
kırk dönüyon
hurayı höyle
şurayı şöyle derken
bi bakmışın ağşam olmuş
get aman bee
esgiden halıya keşiğe,
harmanda yolmada
i(n)san bi iki gonşu yanına varıdı
zabah ağşam eline alınıdı da
iki desdi doldurmaya
çeşme başına varılıdı dedikleyin
halı baş kakıncı
harman yolma gakdı
evlere çeşme bağlandı
gonşuluğun dadı ğaşdı”
“-vallaha öyle ha”
“-eyi kine geldiniz gı,
biz de yenicekleyin fırından geldiydik
ıscacık! buyurun hadin, Allahın aşgına
buyurun bakalım
benim gızın çöreğinden bi ye(yi)n gari”
…..
“-Safıya etdi!
……
hadin hadin sovumadan
obal da boynunuza acı-yavan,
guru soğan dedikleyin
bekmezden file bi banın
valla bek gözel sandıkdakı şekerlemiş de
daha ötüyon aldım Tafik’den
azımızı çoğa sayın gari
hadi buyurun!
Allan aşgına”
[1] el ermemek : yetişememek, işten telaşeden zaman bulamamak