Adın dilim de, sonsuz acımızla kayboldun,
Şimdi kaldık sensiz, ağlamaktan yorgun.
 
Düşüyorken son yapraklar dallarından...
Mecburmuydun gitmeye hayatın baharından?
 
İstermiydin ölmeyi,  bu ne arzu,  ne tutku?
Bıraktın yüreğimize iyileşir sanma bu korku.
 
Ne yaşadın ki,  neydi yaşın senin?
Çokmu sevdin gittin, ölümmüydü tercihin?
 
Ne mal istedin ne mülk, sen giderken,
Ölmeyecektin kardeşim bu kadar erken.
 
Öleceğiz hepimiz! bu ten fani nihâyet,
Sana biter mi özlem, biter mi hasret?
 
Ebedisin her dem, bırakıp gitsen bile,
Üzülmek yeter mi? şimdi ne yapsam nafile.
 
Kalmadı artık anlam, bu mana da kasvet,
Diliyorum Allahtan, senin için rahmet.
 
Ecel Hâktan kâbûlüm, neden kanser kazanan?
Dualârım sanadır, ellerim  Rabbe uzanan.
 
Uyuyorsun farz et yağarken karlar...
Ruhunadır duy, tüm okunan fatihâlar.
 
Kabrine gül koydum, duruyorum selam,
Unuturmuyum seni, cennette olsan Semram.
 
Not:
Ölümünün 40. gününde kız kardeşim
Semra'ya ithâfen...
( Semram başlıklı yazı Fedai GÜVEN tarafından 19.09.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.