Çetin geçecekti bu kış belli ki,

Ayvalar her zamankinden daha bol

Ve daha sarıydı.

Mevsim çoktan hazana dönmüş,

Gazale bürünmüştü her yer.

 

Bir kır kahvesinde

Etrafı sarmaşıklarla kaplı bir çadırvan

Çadırvanın altında iki yabancı insan.

Duygular şaha kalmış

Yüreğine söz geçirememiş,

Bir gece vakti yollara düşmüştü genç adam.

 

Neydi onu bilinmezlere sürükleyen?

Neyin peşindeydi?

Neden gelmişti buralara?

Yoksa bir sevdamıydı sol yanında çırpınan?

 

Yürekler mahcup,

Diller lal.

Bir kahveye kalmıştı sohbetleri hasbehal.

Her ikisi de sanki ürkek birer ceylan.

;Nereden başlamalı,

Nasıl girmeli söze?

Ya söyleyeceğim sözleri yanlış anlar,

Olur olmaz bir tepki verirse,işte ben ne yaparım o zaman?

 

Kahve kokusu istila ederken genizlerini.

Bu düşünceler sarmıştı genç adamın beynini.

Nasıl da heyecanlıydı!

Nasıl da titriyordu elleri!

Kahve fincanı yerine,

Önünde duran kültablasına atmıştı elindeki küp şekeri!

Neler oluyor böyle,

Ben neler yapıyorum; diye sorguluyordu kendisini.

 

Kim bilir belki bir anlık dalgınlık

Belki de aşkın en yalın hali!

Kim bilebilir ki?

Belki de mechule giden iki yolcunun.

Yollarını birleştiren kahve buğusun da kaderin ta kendisiydi!

 

 

 

( Kahve Buğusu başlıklı yazı S.SAMYELİ tarafından 10/1/2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.