B.




Allah , cezayı ihmal etmez , imhal eder ; mehil verir , geciktirir. Gerçekten insanlar işledikleri suçun cezasını çok kere hemen görmezler. Bu suçlardan bir kısmı o kişinin hal ve davranışına göre , “ bağışlaması ve merhameti bol olan” yüce Allah tarafından dünyada affedilir veya cezası büyük mahkemeye bırakılır. Cezası bu dünyada verilen suçların başında ise ibret alarak görmüşümdür ki “Allah’a kafa tutmak “ gelir.

1898 Yılında Morgan Robertson isimli bir İngiliz “Titan Kazası “ isimli bir roman yazar ve yayınlar. Bu kitabın basımından 14 yıl sonra meşhur Titanic faciası olur. İngiliz yazar M.Robertson hayal aleminden esinlenerek kaleme aldığı romanda kazaya uğrattığı geminin adını Titan koymuştur. Gemi aynı mevsim ve aynı limandan kalkar. Boyu 248 metre (Titanic 252 m.) , ağırlığı 70 bin ton ( Titanic 66 bin ton) yine aynı şekilde 3 pervaneli olup 3 bin yolcu taşımaktadır. Titan’da 24 , Titanic’de 22 filika vardır. Romandaki hayal gemi ile Titanic gemisinin filika sayısı yetersizdir. Gerçek gemi romandaki adaşı gibi bir buz dağına çarparak batar. Hayal gemi Titan’da 1500 ölü , Titanic gemisinde ise 1523 ölü vardır. Her iki gemi de batarken orkestra dinsel şarkılar (ilahiler) çalmaktadır.

1912 Yılının 14 Nisan günü , üzerinde güneş batmayan Britanya İmparatorluğunun övünç kaynağı , asrın teknoloji harikası Titanic gemisinin Amerika’ya ilk seferini yapacağı gündür. İngiltere’nin Southampton limanında hareketli bir gün yaşanmaktadır. Avrupanın en zengin aileleri gemide yerlerini alırken rıhtımda yapımcı firma White Star’ın bandosu valsler çalmaktadır.Gazeteciler şirket yetkilisinden geminin o zamana kadar görülmemiş harika özelliklerini dinlerken gemi kaptanı Edward Smith bir gazetecinin “ Bu gemi için batmaz diyorlar ; doğru mu ? “ sorusu üzerine birden coşarak “ Bu gemiyi Tanrı bile batıramaz “ cevabını verir.

O zamanın teknolojisinde radar yoktur ve Atlantik okyanusundaki en büyük tehlike olan buz dağlarına karşı gözetlenerek tedbir alınmaktadır.Gerçekten de o zaman kadar en mükemmel bir teknikle yapılan Titanic gemisinde çarpışma anında delinen bölmelere su dolması halinde dahi gemi bölmeleri su dolmakta fakat batmamaktadır.

Kuzey denizinden kopup gelen buz dağları ile asrın harikası Titanic , gecenin bir vaktinde kaderde planlanan bölgede buluşurlar. Gözetleyicilerde dürbün yoktur .Çıplak gözle devasa buz kütlelerini geç de olsa fark edip ,kaptan köşkünü uyarırlar. Kaptan Smith tam yolla giden gemisin hızını kesmeye çalışır , kısa mesafede başı kurtarmak isterken , koca gemi sancak tarafından (sağ omuzluktan ) buz kütlesine sürtünmeye başlar. Adeta bir ustura yarası gibi geminin gövdesinde uzun ve derin bir yara açılır. Gemi birkaç saat içinde batar.Hem de ikiye bölünmüş olarak dibi boylarken orkestra ilahi çalmaya devam etmektedir. Filikalar yetersizdir.Suya atlayan yolcuların çoğu donarak ölür , bir kısmı boğulur. 1523 insanın can verdiği Titanic faciası aradan yüz yıla yakın bir süre geçmiş olmasına rağmen batı dünyasını derinden etkilemiştir.

Bu facianın benzer romanındaki geminin adı Titan olup , kazanın meydana gelişinden tam 14 yıl önce sıradan bir yazar tarafından kaleme alınmıştır . Titanic gemisinin ikinci kaptanı mükemmel bir donanıma rağmen gözcülere dürbün vermemiştir. Kaptan Smith , o zamana kadar yapılmış olan sürat rekorlarını kırarak New York limanına girerek şirketin koyduğu 2000 sterlin para ödülünü almak için gemisine tam yol yaptırmaktadır. Ve gemiyi yırtacak olan buz kütleleri de Tanrı’nın batıramayacağı iddia olunan (!) Titanic’e doğru yüzmektedirler .

Kaza takdir edilmişse , tedbir işe yaramaz . Dürbünsüz gözcüler yakın mesafede buz dağlarını fark ederler. Gemi hızını kesemez ve kaptan yeterli manevra zamanı kazanamaz. Çarpma olsa ,bölmeler delinir ama gemi batmaz fakat yırtılma olunca her şey biter.
Kaza , kader planında ilahi emirle uygulamaya konunca, Allah o insanların aklını bir an alıverir. En akıllı insanlar dahi kazadan kurtulamazlar. İnançlı ve haddini bilen insanlar önce sebebe sarılıp sonra Allah’a sığınırlar.

“ Bu gemiyi Tanrı bile batıramaz “ ha ! … Allah dilerse gemini de batırır , seni de batırır.
( Bu Gemiyi Tanrı Bile Batıramaz başlıklı yazı A.Müfit KUTLU tarafından 23.05.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.