1 Yönetişim Üzerine

Makale / Toplumsal Makaleler

Eklenme Tarihi : 20.12.2010
Okunma Sayısı : 2631
Yorum Sayısı : 0
YÖNETİŞİM ÜZERİNE
 

                                                               M.NİHAT MALKOÇ
 

            Yirmi birinci asrın pek çok şeyi değiştirdiği konusunda sanırım mutabıkız. Yeniçağ pek çok değişimi ve dönüşümü beraberinde getirmiştir. Bunları takip edebilenler kazanacak, takip edemeyenler doğal olarak kaybedecektir. Zaman hızla ilerlemekte ve geri kalanlar ilerdekilerin izini sürmede zorlanmaktadır. Onun için hiçbir konuda zaman kaybına tahammülümüz yoktur. Hiçbir konuda çağın gerisinde kalmamalıyız.

 

            Küreselleşmenin tesiriyle günümüzün yönetim anlayışı da sil baştan değişmiştir. Eskiden tek bir beynin kontrolünde ve tekelinde gelişirdi her şey… Oysa günümüzde çerçeve genişlemiş, yönetimin yerini yönetişim almıştır. Yönetişim resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımı demektir. Bunun yanında merkeziyetçi yönetim anlayışı, yerini yerel yönetim anlayışına bırakmıştır. Artık ‘Büyükler bizim yerimize düşünürler’ mantığı iflas etmiştir. Bunun yerini grup olarak fikir geliştirme eylemi almıştır.

 

            Yeniçağın yönetim anlayışında gizlilik saklılık yoktur. Her şey şeffaf zeminlerde gerçekleştirilmektedir. Vatandaş bilinçlenerek siyasal iradenin uygulamalarını sorgulayabilecek duruma gelmiştir. Batı’da bunun örneklerini görmek mümkün olsa da bu bizim yönetim anlayışımıza tam anlamıyla yansımamıştır.

 

            Devlet yönetiminde katılım ne kadar geniş olursa alınan kararlar da o kadar isabetli olur. Sivil toplum kuruluşlarını tartışma ve karar alma mekanizmalarının dışında bırakan anlayışlar çok gerilerde kalmıştır. Çünkü sivil toplum kuruluşları bağlı bulundukları toplumun beyni konumundadır. Onların bilgi birikiminde faydalanılması gerekir.

 

            Yönetim mekanizmaları, aldıkları kararlar ve yaptıkları uygulamalar hakkında temsilcisi bulundukları toplumu sürekli bilgilendirmek zorundadır. Hiçbir şey kapalı kapılar ardında oldubittiye getirilmemelidir. Bilgi akışı sekteye uğratılmamalıdır.

 

            Yönetimin istenen düzeyde olabilmesi için iletişimin kusursuz olması gerekir. Aksi halde organizasyonlardan beklenen verim alınamaz. Vatandaşların talep ve ihtiyaçlarını dikkate almayan yönetimler kalıcı olamazlar. Yönetenle yönetilenler birbirinin istek ve beklentilerini bilmek durumundadırlar. Aksi halde ortak paydada birleşemezler.

 

            Günümüzde modern devletler yönetimin değil, yönetişimin peşindedirler. Çünkü bu yöntemle daha çabuk yol alınıyor, daha kaliteli hizmetler veriliyor. Devlet yönetiminde temsil, katılım ve denetim daha iyi sağlanıyor. Böylelikle yerinden yönetim, yönetimde açıklık ve sorumluluk daha uyumlu bir hâl alıyor. Neticede zincirin halkaları daha bir kavi kenetleniyor.

 

            İnsanı iyi yöneten ve ondan azamî derecede verim alan idareciler kurumlarını sebat ettirirler. Yönetişimde güven duygusu esastır. Fertlerin güvenini kazanabilirseniz onların size açılımı ve katkısı o derece hızlanacaktır. Kamu kurumlarını özel bir firma gibi görüp o zihniyette yaklaşmak başarıyı da beraberinde getirecektir. Özel sektör, başarısını bu birlikte hareket etme anlayışına borçludur.

 

            Türkiye’de yönetim anlayışı hâlâ rayına oturtulamamıştır. Zamanına göre modern sayılsa da bugün yönetim mekanizmalarında Tanzimat’tan kalan izler silinmelidir. Bir buçuk asır evvelki Türkiye ile bugünkü Türkiye aynı değildir. O zamandan bu zamana zihniyet ve yapı olarak çok şey değişmiştir. Bunun yönetim anlayışına ve uygulamalarına da yansıması şarttır.

 

            Yönetim ve yönetişimin bariz farkları vardır. Yönetim daha dar kapsamlı olmasına rağmen yönetişim gönüllü kuruluşları da içine aldığı için kapsam bakımından daha geniştir. Yönetim tepeden inmeci olduğu halde yönetişim farklı sistemleri yönlendirmeyi esas alır. Yönetim daha sert, yönetişim daha katılımcı ve esnektir.

 

            Yönetişim çoğulculuğa dayanır. Yönetişimde tek başına hareket etme yerine birlikte düzenleme, birlikte yönetim, birlikte üretim ve kamu özel sektör ortaklığı esas alınmıştır. Bu da verimliliğin sağlanmasını, rekabetin ve girişimciliğin gelişmesini beraberinde getirmektedir. Bu sisteme göre vatandaşlar yönetilenler değil, taraftırlar aynı zamanda. Bu nedenle yönetime aktif olarak katılma ve fikir beyan etme hakları vardır.

 

            Yönetişimde hukukun üstünlüğü, yönetimde şeffaflık, hesap verme sorumluluğu, yönetim ahlâkı, rekabete ve piyasa mekanizmasına işlerlik kazandırma, toplumu güçlendirme, dijital devrime uyum sağlama, etkin sivil toplum ve katılım, denetim, toplam kalite, yerinden yönetim, kurallar ve sınırlamalar esas alınmıştır.

 

            Türkiye’nin yönetimden, yönetişime geçmesi sancılı olacaktır. Çünkü öncelikle bunun gerçekleştirilmesi eski kafa yapımızın yeni düzenle uyumlu hâle getirilmesiyle mümkündür. Değişimler bizde hep sancılı olmuştur. Bilindiği gibi yönetişim şeffaflık, hesap verebilirlik ve katılım sacayağı üzerine oturtulmuştur. Bizler bu üç unsurdan sınıfta kalmış bir milletiz. Bunun yanında yönetişimi cevap verebilirlik, hukukun üstünlüğü ve eşitlikle beslemeliyiz. Türkiye vakit kaybetmeden yönetimden yönetişime geçmelidir.

 

( Yönetişim Üzerine başlıklı yazı M.Nihat Malkoç tarafından 20.12.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.