Kendal

      Öykü

                                                                                         

Bazen küçük dünyamızı ya cennet köşesine, yada bir cehenneme çevirebiliriz. Ama ne yazık ki, biz dünyamıdaralttıkça daraltıyoruz ve hiçbir şeydenmemnun olamıyoruz…

Bir de Kendal'ın küçük dünyasında ne kadar mutlu olduğuna bakalım. Yaşadığı her şeyden nasıl da memnun ve mutlu.

Bu küçük dünyada horozun duruşu ve ötmesi bile, bir başka olur.Bir çalar saat kadar görevini bilen horuz, her sabah duvarın üzerine çıkar ve ötmeye koyulurdu. Damda yatan ev halkı uyandırır ve ortalığı kirleten tavuklara gagasıyla saldırırdı.

Dağın arkasına gizlenen Güneş, yavaş yavaş yükselip Kendal'ın yüzünü okşayarak uyandırdı. Güneşin pırıltısı büyük bir tebessüm yaymıştı Kendal’ın yüzüne.

Bu esnada evin kadını uyanmış , günlük hamuru yoğurmaktaydı. Öncelikle küçük oğlunun karnını doyurmak için, bir bazlama açıp kızgın sacın üzerine attı. Tandırlıkta yanan çalı çırpı ve saç üzerinde pişen ekmeğin kokusu, hoş bir koku yaymıştı etrafa... Ekmeğin kokusu küçük Kendal’ın uyanmasına yetmişti. Çapaklı gözlerle aşağı indi ve anasın soluna geçip saçta pişen bazlamasını büyük bir keyifle   pişmesini bekledi. Kadın küçük oğlunu ateşten uzak tutmak için, her zaman solunda oturmasını tembih ederdi. Sağında yanan ateşin halevi ise, kadının yanaklarını al al etmekteydi. Şakaklarından süzülen ter, beyaz gerdanından ta sinesine...

cak bazlama ile bir çanak yoğurdu önüne koyup ve büyük bir hayranlıkla oğlunun yüzüne baktı kadın. Çapaktan görünmeyen gözleri hiç de anasına kötü görünmezdi. Yavrusunun gözündeki çapakları değil de sadece güzelliğini hayranlıkla seyrederdi. Kendal, anasının verdiklerini iştahla yerken ve bir yandan da, anasına gülücükler atıverirdi.

Kendal’ın başında uçuşan sinekler, arada bir yüzüne öpücükler kondururlardı. O minicik elleriyle arada bir sinekleri uçuşturur, sineklerin çimdiklerinden ve bir de öpücüklerinden rahatsız olmaya başlayan Kendal, Gözlerindeki çapak, sineklere tam bir ziyafetti. Bu yetmemiş gibi bir de yediği yoğurtla yüzünü bir güzel sıvazladı bu arada

Büyük bir keyifle sıcak ekmeğini ve yoğurdunu yedikten sonra, anasının yanından kalkar ve kapıda duran köpeğine kendini temizlettirirdi… Köpek büyük bir zevkle Kendal’ın yüzünü bir güzel yalayarak temizlerdi. Artık sıra oyun oynamaya gelmişti.

Çıtırdayarak yanan odunların vecak ekmeğin kokusu, tandırlığın içine güzel bir koku yayılmasına neden olmuştu.

İki üç ay önceden boşalan yağ tenekesi Kendal’ın oyuncağı olmuştu. Onun için en güzel arabaydı bu paslı yağ teneke kutusu. Sakladığı yerden çıkarıp köpeğiyle yarış etmeye koyuldu. Paslı kutuya bağlamış olduğu ipin ucunu tutup ve koşmaya başlardı… Köpekle birlikte koca bir toz bulutunun içinde mutluluktan kaybolurlardı.

Kadın işini bitirdikten sonra etrafa bir göz attı. Gözlerini kamaştırarak elini alnına koyup sanki Güneşe selam verir gibi kısık gözlerle oğlunun nerede koşturduğuna baktı. Kendal, yorgun ve üstü başı toz toprak içinde anasına doğru koştu. Kadın küçük oğlunun tozdan, topraktan görünmeyen yüzünü başını önündeki bervank ( önlüğiyle ) temizledi. Küçük oğlunun yüzündeki yorgunluğu yok etmek için, cebinden bir şeker çıkarıp ve uzatı. Yorgun görünen yüz bir anda şekeri görür görmez havalara uçtu. Kendal’ın yüzüne tatlı bir tebessüm yayıldı.


          Kadriye YAPICI.          Şubat  2006


( Kendal başlıklı yazı kadriye xoda tarafından 27.07.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.