Online Üye
Online Ziyaretçi
Doksan dokuz yılının, on yedi ağustosu,
Üçü iki geçerken, yarıldı yıkık şehir.
Her yan feryad içinde, arşı ağlattı yası,
Hayat kehkeşanından, yoruldu yıkık şehir.
Dedem altında kaldı hasıl olan kaderin,
Gidenden farkı mı var hayat sürdürenlerin,
Bir bir gömüldü ruhlar, mezarları çok derin,
Yedi nokta dört ile, kırıldı yıkık şehir.
Kadere küsmek değil, isyan değil elbette,
Sen tavrına aldanma, cenneti kazan git de,
Kendini harap viran, bırakıp ahirete,
Hicret edenlerine darıldı yıkık şehir.
Son kez el sallıyordu şehir sevenlerine,
Bir bir hatır soracak bina temellerine,
Veda faslıydı bu fay, veda edenlerine,
Havalanan tozuyla sarıldı yıkık şehir.