“-yolmanın bitmesine yakın

köye düvenciler gelirdi,

eksik taşlarını tamamlayarak,

düvenleri tamir ederlerdi

semerci gındırayı[1], havut otunu

deper-sıkıştırır,

üstü deri, altı kuzu yünü keçe

en sonunda semer ağacı

uzun, acayip çuvaldızlarla

sıkı sıkı dikerdi

eşeğin sırtına oturttururdu,

 

günü gelen eşekler,

bir uçtan bir uca

sokak boyunca

bir yerlere bağlı sıra sıra

semercinin provasını beklerdi

 

son bi prova etmeden, ustanın işi bitmezdi

bir taraftan da adam; herkese laf yetiştirirdi

“-işte hazireti” bilmen kim diye başlar

işi  peygamberlere kadar vardırır, silsileyi sayardı.

 

bizim köyden bir başkası, başka bir şey anlatsa da

Goca Durmuş; “-ülen sizin piriniz olsa n’olu

dul garının biri semerciye çırak vermiş o(ğ)lunu

öylen baksay kı oğlan evde kösülmüş yatıyo

“-noldu len, neye getmeyon dükgene

yonusa usdan govdu mu”

deyo, netçede o(ğ)lan

 

“-ana ben semerciliği ö(ğ)rendim” deyo

“-nassı olu len”

o(ğ)lan hemen galkıvırıyo, ordan

            yastığı alıp büküyo ortasından

iki de maşa geçiriyo, sağına-soluna”

al sana semer deye anasına uzadıyoo,

 

anası

“-bre odu ocağı kör galmayasıca[2]

akşama ğadar bi bunu mu ö(ğ)rendin” deyyo

çocuğun öylene gadar ö(ğ)rendiğiynen

iktifa etmeyyo[3]

onun uçun;

yarım günnük çıraklığınan örenicek şey bunnar

mesnek deği”



[1] kındıra: ince kamış ya da saz

[2] “ocağı, ocağında ateşi sönmeyesice” demek olmalı

[3] iktifa etmek: yetinmek

( Köyde 31- Çırak başlıklı yazı İ.ÇELİKLİ tarafından 12.09.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.