Zekâlı, ilme hevesli, bedeni buğday benizli
Asıl adı Musa onun, doğduğu yerse Denizli

Denizli, Bursa, İstanbul, tahsil yaptı medresede
O ilmine devam etti, herkes bir şey söylese de

Çok çalıştı, çok yoruldu, çok iyi bir âlim oldu
onun devri zamanında birçok mesele soruldu

Sayılan bir âlim oldu, o günlerde çevresinde
Ki ilmi tasdik edilmiş Ebussü ud devresinde

Pek yüceldiği günlerde Sünbülü Sinan'ın şanı
Gidip gelmelerde kaldı Efendi Musa'nın canı

Şu âlem öyle mükemmel, tatlı nizam içindeki
O ne fazla ne eksiktir, âlemin merkezindeki

Merkez Efendi çiğ, hamdı, riyazet, sohbetle pişti
Sünbülü Sinan Efendi teveccühüyle yetişti

Sinan'ın kızı Rahime hatunla evlenmek ister
Der "Deve yükü altınla, gel de hünerini göster"

Bir gün Manisa'ya geldi, Valide Sultan Hanım'la
Kırk bir çeşit baharatla macun yapardı tanımla

Meşhurdur mesir macunu Merkez Efendi'den kalan
O hep okur, okuturdu, yaşardı, gerisi yalan

Hakkın marifet ilminden bilgiler ayandır ona
Hakkın hakikat sırrından bilgiler beyandır ona

Erdi Hakkın sırlarına, toprak bile altın ona
Yeşil tuba dalındaki yapraklar çok yakın ona

Yıl bin dört yüz altmış üçtü o dünyaya geldiği gün
Yıl bin beş yüz elli birdi hakka vasıl olduğu gün

O İstanbul'un manevi bir mimarıdır bu günde
Hep şifa arayanlarla dolup taşar o, bu günde

Hasan Kocamanoğlu
Km-190406


Merkez Efendi Kimdir? (Ord.Prof.Dr.Süheyl Unver Kaleminden )

Merkez Efendi Denizli’nin Sarhanlı köyünde 1460 yılında doğmuştur. Babasının adı Kılıçoğlu Muslihiddin ve büyük babasının adı Haydar’dır. Kendi ismi Musa olup Merkez Muslihiddin ve daha kısa olarak yalnız Merkez lakabıyla şöhret bulmuştur. On beş yaşında iken Bursa’ya gitmiş ve orada Veliyüddin Medresesine girerek hem medrese tahsilini yapmış, hem de asrın sayılı alimlerinden Hızır Beyzade Ahmet Paşa’dan ders almıştır. 15 sene tahsilden sonra medreseden icazetnamesini alarak Bursa’dan İstanbul’a gelen Merkez Efendi, Fatih Sultan Mehmet’in ordusuyla İstanbul’a giren mücahitlerin meşhur simalarından Buharalı Ömer’in oğlu Mirza Baba diye bilinen zata damat olmuştur.


O sıralarda henüz otuz yaşlarında bulunan Merkez Efendi fıtri zekâsı ve derin ilim aşkıyla çok kuvvetli bir tahsil sahibi olmuştur. Kuvvetli bir hafızaya malik olduğundan pek genç yaşında iken Kur’an-ı Kerim’i ezberlemiştir. Bursa’da akaid şerhi okuduğu zamanlarda Amasya’ya gidip Molla Habib Karamani Hazretleriyle görüşüp ona intisab etmek istemiş ama Molla Habib “senin şeyhin henüz irşad seccadesine oturmamıştır” diyerek kabul etmemiştir.


Mümtaz şahsiyeti ve ilme birikimiyle az zamanda İstanbul’da müstesna bir mevki sahibi olan Merkez Efendi ilmi kudretini zamanının ulemasına da tasdik ettirmişti. Kendisi vakar ve tevazuyu şahsında birleştirmiş, yüksek seciyeli müstesna bir yaratılışta idi. Sözlerinde metanet ve vaazlarında belagat, vukuf, ve halâvet vardı. Bilhassa Şeyhülislam Ebussuud Efendi için “zamanımızda bu zat kadar riyadan uzak bir kimse görmedim” dediği meşhurdur.


Tahsil ettiği muhtelif ilimler arasında tıp ilmini dahi merak ederek kendi zamanındaki gelişme nispetinde tıp ve tedavi tıp ve tedavi ilimleri üzerinde bilgi sahibi olmuştur. Bu tıbbi malumatı vesilesiyle Sümbül Efendi tarafından Manisa Bimarhanesi’ ne memur edilmiştir. Bu gün 500 yıllık bir mazisi olan ve kendine has bir geleneği ile ,41 çeşit baharattan imal edilen “Mesir Macunu” nu icad etmiştir.


Manisa Bimarhanesinde yatan hastaları şifaya kavuşturmaya çalışmış ve sosyal hizmetlerde şehirlerde ve köylerde halkın hafızasında silinmez hatıralar ve ananeler bırakmıştır.


Şeyhi Sümbül Efendi’nin vefatından sonra İstanbul’a gelir ve onun yerine Halveti Şeyhi olarak tenvir ve irşad faaliyetlerine devam eder. Merkez Efendi çok mütevazı, nazik ve sevimli, nur yüzlü mübarek bir zat idi. Zayıf ve fakirleri korur, çocukları sever onlara daima iltifat ederdi. Çocukları gördüğü yerde onlara cebinde türlü yemişler çıkartıp dağıtırdı.


İbadet hususunda gayet titizdi. Namazlarını cemaatle kılmaya azami gayret sarf ederdi. Bütün ömrünü ibadet, hayır, hasenat, irşad, talim,fakir ve zayıfları himaye, zikir ve tevhid ile geçiren ve melekler kadar pak hayatıyla Allah’ın Nuru alnında tecelli eden Merkez Efendi 1551 de 91 yaşında ahrete irtihal etti.


Tüm ömrünü insanlık için vakfeden ve şu an İstanbul’da Zeytinburnumuzda ebedi misafirimiz olan, Merkez Efendi gibi mürşidlik tacını giymiş ve yüzyıllardan beri isimleri hafızalardan silinmemiş, dillerden düşmemiş, ruhani mertebeleri yüksek, mübarek zatlara karşı kalbi bağlılık ve hürmetlerimizi tekrar ediyor, Allah onlardan razı olsun diyoruz.

 



( Merkez Efendi başlıklı yazı KOCAMANOĞLU tarafından 9/14/2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.