Beni anneme sorun
yalnız kalmaktan korkan bir çocuktum...

" ben ne zaman yalnız kaldım bilmiyorum "




ne zaman kendime baksam
çığlığımı gömdüğüm çukurlarıma takılıyor ayaklarım
sessizliğe bıraktığım nidalar yakarken boğazını istanbul’un
bölünüyor en afillisinden yedi tepede
yetmiş bin yerinden mantığım


gül kokuyor yalnızlık satırlarımda
mısralarımda mesafe vuruyor sözler
b/aşka b/akıyor gözlerim o an
ruhuma dolan loş volkanlarla


şevvâlin hüznü karışıyor gözlerime
kayboldum sanıyorlar yalnızlığımda beni
en az onlar kadar buralıyım oysa
can kadar ölüme âbide
kanadı kırık turna kadar yaralı
yıldıza âşık ateş böceği kadar beyhûde


kapı önünde oturan küçük çocuk bekleyişi
ayak sesleri kulaklarımda
sahildeki ayrılıkların veda izleri
koparırken kıyameti martıların kursaklarında


söylemeye korktuğum yalanlar yoldaş
unuttuğum kendime
çoğunlukta da deliyim
tek başıma avare


Fırat’ta yosun tutan taşlar kadar ıssızım
körebe oynayan çocuklar kadar mutsuz
öpüşmekten utanan kızlar kadar âşık olabilirdim oysa
bahtıma çıksaydı bâkir morlarım



vuslata mum yakan sevdadır yalnızlık
özlemin dem vurduğu zamanlarımda
yazılmaya kıvranan cümledir
hayata bir şiirlik ara
dile gem vuran susku
ihtiras çatlağı dudaklarda


orkide siyahı kokuyor sığlarda
açtıkça kalbi kanatlı korkular
Turaçların süzülüp uçtuğu kuytularda
ayrılık resitalini efeleniyor
nazire yaptığı vuslata rüzgâr


hâlbu ki
dilinde mutluluk olmalıydı serçenin
şakımalıydı yeni yeşeren filizlerimde
keder yorgun yüzüme çizerken kaderi
kırılmamalıydı beyazlar hayallerin ellerinde


geceleri yağmalıyım belki
yağmurun bilmediği şehirlere
dalgalarını kıyıda unuttuğu deniz
mavi tokalı kimsesizlikle


ahh kâdim kimsesizliğim


bir senin karşısında böyle çâresizim
bir senin karşında sessiz
elim ayağım kördüğüm
yüreğim şekilsiz


say ki
bir yalnızlık daha düştü takvimlere
bir damla gözlerden
tek cümle dudaklara
bir sevgili yürekten...


say ki
ölü şehirlerin sessiz tanıkları izliyor şimdi bizi
kurulmuş düzenlerin bozuk gidişi
susmuş dudakların ezik özlemi
yanık sesinde firkatın
dinleniyor
sendelenen birisi...


söyleyin anneme turnalar

" ben ne zaman yalnız kaldım bilmiyorum "




ıssızlığa sözlediğim çığlıklarımı
karayağız bir yalnızlığa gelin ediyorum...




8 Ekim Yalnızlığı
( Nâr-ı Yalnızlık başlıklı yazı Nar-ı Çiçek tarafından 9.10.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.