Yüzünden düşen bin kalıntı

İbren hep en hafifte

Çemberin daralan zamanlarında.

Perşembenin ağrıyan tarafındayım

Anılar ne anıcıklar doğuruyor yağız.

Bir düğme daha çözmek lazım bunalan coşkularımdan.


Düşüncelerim bile kırışıyor apacı.

Hiçliğe çıkan çıkmaz bir nehir

üstünden atlamak istediğim.

Yalnızken bile gölgem devrik harflerin anlamsızlığında

biri "kim o" desin. 

Kim o ?

Kim ?

Kim ?

Geldin mi avuntu.

avuntucuğum.

gel. 

kim o sen miydin.

otursana.

otursana.

bu nakaratlar ağır gelir sana bilirim.

cepheden yeni geldim affet beni. 

ablukadaydım.

çok savaştım çok.

olmadı ama.

olmadı avuntucuğum.

otursana.

yenildim.

bu dağınıklığın sebebi de budur belki.

dağınık sözcükler anlamlarından sızarken 

düşte açılan bir oyuğa sinsice gizlenen sığıntı imgeler.

Ne diyordum ?

Sancı okunduğu gibi yazılır. 

Pek tabii kanatır telaffuzu.

Ki sen,

teselli bile olamazsın uslanmaz kimsesizliğime.

Kim o ? O Kim?

Sen miydin ?

Otursana...


Oktay Coşar
( Otursana başlıklı yazı marcel tarafından 11/3/2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.