bir şiir yazmalı şimdi
didârı yelken bezi gibi düşmeli nefesi yedikçe
her harfe bir katre sihir bir avuç ağu katmalı
muhatabı bir daha üzerine soğuk su içememeli 
yokluk tanımadık bâkir hücreleri bile anlamalı
ayrılıktan bahsetmemeli ama 
ağır harfler almalı bu kez inisiyatifi
elini koynundan kesik hissetmeli!
kayyuma teslim -bir define ilintisi- gibi algılanmamalı
derdin elemi vurduğu bir sel olabilir 
iptidaî bir felsefenin serencamı ya da
öyle ya
ipler elindeyse vakit vardır henüz
düğüm bir boşluğu kucaklasa da...



bir şiir yazmalı şimdi 
hece hece giydirmeli soyunuk tene dokunur gibi
ne üşüdüm demeli ne çok sıcak
cam kenarına oturtmalı otobüsün hatta
ama adı hapis olmamalı!
seyretsin kentinin kalıntılarını
arka sokaklardan açılır belki bahis
belki olay mahalline denk gelir yine, gözlerinin karası
hiç suçluluk hissetmemeli ama
dudaklarının buğusu konuşmalı, çevirip başını sussa da
uzun bir yolculuk olmalı
öyle ki; bir müddet sonra susmaktan sıkılmalı!




bir şiir yazmalı şimdi
umursamaz tondan pamuklu incecik örgülerle
ama kafes demirleri gibi kemirmeli ciğerlerini
oynaşa dalmış mahalle köpekleri gibi 
güler mi ağlar mı 
kendinden başka kimse anlamamalı bilmemeli
haykırdıkça içinden içine, yıkılmalı köprüler
kırmızı şallardan da bahis olmasın
o hâin pazartesi kıya(ı)mından da dem
öyle bir kompülsiyon sarmalı ki içini
ne polisler gelmeli, koşmalı eyvahına
ne, nicelerini fondiplediği gece vakitleri!




bir şiir yazmalı şimdi
hayalet incisi gibi sarmalı gerdanına
sus dedikçe, yeter ettikçe sokmalı, sarılmalı dilinin inancına
ama o, yine de puslu havadan bilmeli içindeki acıyı
haramı helâli şaşmadan bakmalı yarınına
bir şiir yazmalı ’han duvarları’ gibi kalın
ama o şeffaf bir alınganlık sanmalı
bir şiir asmalı şimdi 
ayak kıldından girip sürmeli ruju, o müntehir dudaklarına
nesnel bir obje değer gibi bulamalı zehri tırnaklarına
ama o, yine aşk sanmalı, oyununa yeni bir halka!..



bir şiir yazmalı şimdi
ve ömür dilemeli peşinden ganiyetince tanrıdan
ki; bir göz ucundan gayrısına vurulmasın haspa!
rahmeti kazadan belâdan uzak olsun, nidâsı sessiz!
her amini, bir yıllık zamana tekabül mesela
ne duası tükensin ne ağlaması palyaçonun 
ne de eli kurtulsun ipten 
asıldıkça zamana şerle müttefik, zangoçun
her kapı çalışında aşk sanıp saklanacak kadar uyusun
elleri aşktan kundaklandığı bir vakit okusun!





bir şiir yazmalı şimdi 
ve son bir hediye bırakmalı kerhen avuçlarına 
’atlar köpekler istiyor diye ölmez’ elbet
diye eklemeli en derkenar ucuna
dörtnala bir hayatın dört adımlık ömrüdür nakaratıyla
sütten ağzı yanan nasıl beyaza şüpheyle bakarsa
bir tebeşir ve bir teneşir arası bu dünya
sen sen ol bir daha;

sakın, kendi sesini korkutacak kadar ağlama aşka!




ToprağınSesi









( Bir kere daha o tılsımlı nefesini, mükemmel yüreğini, dizelerime bahşettiği için
Nebiha Muradî hocama sonsuz şükranlarımla) 



.
( Bir Define İlintisi başlıklı yazı ToprağınSesi tarafından 24.11.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.