Yeryüzünde bir ülkenin efsanesi tersine döndü
Sona erdi saltanatı asırlardır doğan güneşin
Geri kalan yoksul halkla yaldızları dökük bir ündü
Gelişmeyi göremeyen son dönemin birkaç sultanı
Ummazlardı birdenbire kaybetmeyi bütün vatanı
Tarih öyle ibretlerle doludur ki insanlar için
Felek bile durduramaz istese de göçüp batanı
Koca devlet hükmetmişken üç kıtaya eriyip durdu
Ayaklanan eyaletler kopup yeni devletler kurdu
Zamanında nimetinden yararlanıp köşe kapanlar
Bir an bile düşünmeden arkasından darbeler vurdu
Doğru dürüst savaşmadan birçok toprak ele verildi
Zorlanmadan sultanların sarayına bile girildi
Sanki hepsi yıllar boyu bu günleri beklermiş gibi
İçerdeki hainlerin emelleri birden dirildi
Parıltılı bütün düzen kısa anda tükenip soldu
Dört iklime gücü yeten egemenlik yerle bir oldu
Fırsatları kaçırmadı sinsi sinsi pusu kuranlar
Memleketin her yerine sömürgeci düşmanlar doldu
Yedi düvel dört bir yandan anayurda ayak bastılar
Önlerine kim gelirse acımadan kesip astılar
Düşünmeden çiğnediler toprağında şehit yatanı
Memleketi bölmek için beslediler birçok haini
Tükenmeyen işkenceler mazlumları bezip yıldırdı
Yoldan çıkmış ahlaksızlar kadınları dağa kaldırdı
Kuduz gibi saldırdılar millet için kutsal her şeye
Çizmeleri mabetleri hayasızca ezip doldurdu
Görülmedi böyle zulüm çekilmedi bunca dert çile
Namussuzca yapılanlar anlatılsa yakışmaz dile
Dağlar taşlar tanık oldu yaşlıların feryatlarına
Acımadan süngülendi beşikteki çocuklar bile
Yürek yakan sonu gelmez acılara dayanılmazdı
Her gün artan dinmek bilmez sancılarla uyanılmazdı
Çare tekti biliyordu sezgisiyle kahraman millet
Tarihinden kaynaklanan deneyimle hiç yanılmazdı
Çok geçmeden ateşlendi saldırganı vuran ilk kurşun
İşgalciler görecekti yavaş yavaş dünya kaç arşın
Birlik olup örgütlendi mazlum halklar fırsat buldukça
Bir gün bile yılmadılar düşmanların gücüne karşın
İsyanlarla parıldadı direnişler yüksek dağlarda
Onursuzca yaşanmazdı çepeçevre saran ağlarda
Çekemezdi Türk milleti esaretin çirkin yükünü
Özgürlüğü işlenmişken bayraklarda kızıl tuğlarda
Samsun oldu uyanışın hayat veren öncü nefesi
Amasya’dan duydu dünya başkaldıran kararlı sesi
Sınırsızı yakışırdı özgürlüğün yüce millete
Devrimciler kıracaktı elbet halkı saran kafesi
Boyunduruk vurulamaz bu millete yakışmaz manda
İnanç dolu sarsılmayan bir irade mevcuttur onda
Çağlar açan geçmişinde yaşananlar destan olmuştur
Temelleri sağlam olan yıkılarak çökmez bir anda
Erzurum’dan bildirildi beklenilen kararın özü
Savaş oldu kaderini kendi çizen halkın son sözü
Milli birlik iradesi haykırıldı tekrar Sivas’tan
Ankara’ya odaklandı artık bütün dünyanın gözü
Bağımsızlık naraları yükselerek göğe saçıldı
Başlarında çakmak çakmak gözleriyle bir lider vardı
Gece gündüz demeksizin çalışarak kılı kırk yardı
Bu soylu halk boyun eğmez köle olup çekmez zulümü
Seçecektir tartışmasız ya istiklal ya da ölümü
Esareti yazmamıştır tarihinin hiçbir bölümü
Baştan beri özgürlüğe düşkün olan asil milletler
Kutsal çağrı Edirne’den Kars’a kadar hemen duyuldu
İnanılmaz bir çalışma başlatıldı Anadolu’da
Sırtlarında mermilerle yola düştü ana bacılar
Kurtuluşla sona erip dinecekti bütün acılar
Türk halkına gelmişti sonsuz bir azim ve istek
Genç ihtiyar güçlerinin yettiğince verdiler destek
Kahramanlar fedakarca uçurdular cephaneleri
Yaşamları pahasına düşmanlara oldular köstek
Çekiyordu ağır ağır dev topları yorgun katırlar
Günler boyu devam etti durmaksızın bu turlar
Orak tırpan ne bulduysa silahlandı ezilen halklar
Tırmığını kapan koştu belde bıçak elde satırlar
Yorulmadı kılıç yapan demircinin güçlü kolları
Çoluk çocuk genç ihtiyar cephelere erzak taşırken
Gece gündüz doldurdular kıvrım kıvrım bozuk yolları
Karargahı Akşehir’di orduların batı kolunun
Gece vakti yürüdüler üzerinde Afyon yolunun
Derin derin inlediler nal sesinden Sultan Dağları
Cephelere akıyordu neferleri Anadolu’nun
Dolunayda yıldız gibi kaydı sanki atlılar
Tüfekleri çakar almaz ayakları yırtık botlular
Torbalarda kuru ekmek,acı soğan,biraz çökelek
Görmediler çok zamandır ne sıcak aş ne de tatlılar
Herkes koştu ölümüne savaşmaya hep akın akın
Sarp yolları aşa aşa eylediler ırağı yakın
Birlik oldu bütün millet Laz’ı Kürd’ü Türk’ü Çerkes’i
Hiçbir kesim bu savaştan geri durdu sanmayın sakın
Bağımsızlık türküleri nağmelendi yanık sözlerde
İntikamın şimşekleri ışıldadı keskin gözlerde
Zaferlerin beklentisi çözüp açtı suskun dilleri
Kurtuluşun umutları parıldadı gergin yüzlerde
Tanımadı yüce millet sadrazamın çaput Sevr’ini
Onlar bitip kapatmıştı halk gözünde artık devrini
Kendisine bile hayrı kalmamıştı esir sultanın
İstese de çizemezdi geleceğin gidiş seyrini
Çeteleşen Anzavur’lar Delibaş’lar hemen ezildi
Kara günde ihanetin öncüleri ipe dizildi
Her geçen gün düşmanların yaptıkları yetmezmiş gibi
Millet bir de cehaletle uğraşarak içten üzüldü
Başlatıldı kutsal isyan birdenbire bütün ülkede
Bir tarafı yenilgiye uğratırken bu korkunç savaş
Bir tarafın dirilişi olacaktı tekrar belki de
Heyecanlı bir bekleyiş başlamıştı kuzey doğuda
Tetikteydi hep birlikte ovası da karlı dağı da
Antep, Maraş ayaklandı anla şanla direndi Urfa
Kimileri gazi oldu kahramanca öldü çoğu da
İnönü’de ilerlerken düşmanların önü çevrildi
Acımadan vurularak binlercesi yere devrildi
Bir ulusu bitti sanıp mücadele beklemeyenler
Gümbürdeyen bombaların alevinde yanıp kavruldu
Sakarya’da kanla doldu günler boyu azgın nehirler
Meydanlara zifir gibi dumanlarla çöktü zehirler
Kasabalar tedirgindi telaş vardı küçük köylerde
Sessiz bir bekleyişteydi sokakları bomboş şehirler
Önlerinde duramadı panikleyip kaçan düşmanlar
Seher vakti düz ovada karşılaştı yorgun ordular
Uzaklardan nefret dolu bakışarak bir an durdular
Hedefiniz Akdeniz’dir komutunu duyan askerler
Mahmuzları atlarına hançer gibi hızla vurdular
Şaha kalkan atlar bile sahipleri kadar kızgındı
Yıllar boyu bitmek bilmez koşulardan hepsi bezgindi
Bazıları kıpır kıpır saldırmaya emir beklerken
Bazıları bir savaşta belki ilk kez böyle süzgündü
Kişnemeden ürküp uçtu dallardaki kara kuzgunlar
Yerlerinde duramadı kamçılanan yağız azgınlar
Kaderleri birlikteydi sanki binen süvarilerle
Kurşun gibi fırladılar gevşeyince gergin dizginler
Nal sesleri titreştirdi sularını serin pınarın
Dalgalandı yaprakları tepedeki yaşlı çınarın
Kopkoyu bir duman çöktü üzerine Dumlupınar’ın
Gözler gözü görmez oldu sindi yere barut sisleri
Kulakları sağır etti makineli tüfek sesleri
Kimi toprak derdindeydi kimileri yaşam peşinde
Ufukları deliyordu kumandanın çakmak bakışı
Gözlerinde parlıyordu zaferlerin şimşek çakışı
Gurur dolu bir tavırla süzüyordu Kocatepe’den
Harikaydı orduların Akdeniz’e doğru akışı
Normal oldu kurşunların parçalayıp göğsü delişi
Kanıksandı başı kopan vücutların donup kalışı
Savaşanlar hedefine öyle sıkı kilitlendi ki
Kan damladı parıldayan süngülerden geceler boyu
Dayanmadı çelik kılıçların çifte verilmiş suyu
Şimşek gibi inip kalktı bedenlere keskin hançerler
Amansızca kurutuldu düşmanların kökleri soyu
Yaralılar acılarla kıvranırken yanmış bağlarda
Ürpertici feryatları yankılandı karşı dağlarda
Bu öyle bir savaştı ki sonu olmak ya da olmamak
Benzeri hiç görülmedi bildiğimiz yakın çağlarda
Ceset doldu koca alan, kan gölüydü topraklar taşlar
Dört bir yana savrulmuştu kopmuş kollar kesilmiş başlar
Felaketin her zaman ki konukları gibi göklerde
Döne döne uçuyordu süzülerek yırtıcı kuşlar
Genç bir asker yatıyordu kan içinde yere yıkılmış
Vurulmuştu vatan için kaşlarının orta yerinden
Arkadaşı ağlıyordu çaresizce ona sokulmuş
İç çekerek inliyordu yüzükoyun düşen birisi
Tam önünde duruyordu vücudunun yarısı
Hisleriyle biliyordu kazanılan parlak zaferi
Can verse de onun için önemsizdi artık gerisi
Biri sessiz uzanırken kıpırdandı sanki diğeri
Nefes almak imkansızdı yanıyordu delik ciğeri
Huzur dolu bir tebessüm dalgalandı dudaklarında
Nasıl olsa bilinirdi emeğinin sonsuz değeri
İndi yere toz dumanlar bozkırlarda akşama doğru
Dindi derin sancıları ölenlerin kalmadı ağrı
Kimi gitti hırs uğruna,yurt yolunda düştü kimisi
Yandı birden uzaklarda binlerce ananın bağrı
Savurdular ılık yeller solmuş ağaç yapraklarını
Çamurlara düşürdüler işgalciler bayraklarını
Büyük zafer hayaliyle kandırılıp toprak umarken
Kanlarıyla suladılar başkasının topraklarını
Her cephede yenildiler darmadağın olup gittiler
Nedenini bilemeden hiç uğruna ölüp gittiler
Ulaşılmaz amaçları sonsuza dek gömüldü yere
Dönüş yolu engelliydi bitmiyordu sonsuz vadiler
Gelirlerken çok başkaydı mor dağlarla yüzlerce dere
Yollarını şaşırdılar kaçışarak geri gidenler
Tutmuyordu ayakları perişandı yorgun bedenler
Düşe kalka yürüdüler sonu gelmez tozlu yollarda
Korkusundan titriyordu bir zamanlar zulüm edenler
Kurdukları barikatlar yerlerinden zorla söküldü
Mevzileri yokedilip dirençleri kökten yıkıldı
Taş üstünde taş koymadan yakıp giden işgal ordusu
Arkasında iz kalmadan denizlere toptan döküldü
Sömürgeci düşmanların planları nasıl yırtıldı
Nice insan göz kırpmadan yaşamını feda ederken
Nice ocak tütmez olup üzerine toprak örtüldü
Varlığına dil uzatan alçakları yeryüzünden sil
Bağımsızlık her şeyindir kaybedersen zordur kazanmak
Namertlere kul olursun ne yurt kalır sonra ne de il
Destan dolu tarihinde olanları iyice anla
Al bayrağın inmeksizin dalgalansın göklerde şanla
Sancağına kirli eller uzanmasın kalsın tertemiz
Unutma ki ay yıldızın sınırları çizildi kanla
Kutsal vatan toprağından kimselere verme bir karış
Uygarlığın ışıldayan yollarında özenle yarış
Yol gösteren geçmişini inkar etme ders al atandan
Gelecekte ilken olsun yurtta barış dünyada barış
Belleğinden silinmesin öğütlerin derin izleri
Yaşam boyu düstur edin ışık tutan doğru sözleri
Senin için canlarını verenleri sakın unutma
Sonsuza dek üstündedir şehitlerin yaşlı gözleri
Okumakta güçlük çekenler için bu şiirin seslendirilmiş