“Nasıl, eskisi gibi mi?” diye sormuşsun.

Nasıl olabilirim, ya da nasıl olmamı bekliyordun? Nasıl olursam sevinirdin veya nasıl olursam üzülürdün? Bu soruların cevabını bilip de söylemek isterdim nasıl olduğumu. Ama şu kadarını bil ki; eskisi gibi asla değilim! Olmak da istemem. Çünkü geç de olsa anladım ki zincirsiz kölelik zincirliden daha da zormuş meğerse…


***


“Yeniden başlayabilir!” demişsin.

Tabii yeniden başlamak mümkündür bazen; eğer varsa önceden kalan bir şeyler.Ya kalmadıysa? Yeniden nasıl olabilir her şey?

İflas eden işadamının geride üç-beş kuruşu yoksa nasıl yeniden başlar? İçindeki makineleri sökülmüş olan bir fabrika nasıl yeniden üretime geçebilir?

Ben, bendeki tüm birikimleri verdim; bana hiç bir şey kalmadı ki yeniden başlayabileyim:


***


Hasretimi tren raylarına, otobanlara verdim. Onun için ayrılanları çabucak kavuşturur oldular.

Gözyaşlarımı denizlere döktüm. Koskoca su birikintisi susamışçasına içti benim birkaç damla gözyaşımı.

Umutlarımı şans oyunları müptelası birine yolladım. Duydum ki ilk çekilişte büyük ikramiyeye konmuş.

Şansımı bir kumarbaza armağan ettim. Deste deste para kazanıyormuş.

Işığımı sönmek üzere olan bir yıldıza gönderdim, sönmesi birkaç milyar yıl gecikmiş.

Sevgimi alması için Mevlana’ya arz ettim. O sevgi abidesi bu kırıntıyı memnuniyetle ve binlerce defa teşekkür ederek kabul etmiş.

Ateşimi güneşle birleştirdim. Konuşmadı ama gülümsedi, belli ki memnundu.

Hikâyemi acemi bir yazarın romanına ekledim. Romanı bastırmış, sevinçten ağzı kulaklarına varıyormuş; çünkü eseri yok satıyormuş.

Günahlarımı bir fahişenin sırtına yükledim. Zavallının beli iki büklüm olduğundan işini bırakmak zorunda kalmış.

Kinimi, nefretimi bir katile hediye ettim. Tabancasına kılıf yapmış.

Özgürlüğümü kanadı kırık bir leylek kaptı. Şimdilerde kıtalararası uçuyormuş.

Aşkımı bir film yapımcısı aldı. Filminin gişe rekorları kıracağını iddia ediyormuş.

Üzüntülerimi, dertlerimi “bana bir şey olmaz” diyerek aldı izbandut gibi birisi. Zavallı artık yerlerde sürünüyormuş.

Korkularımı “onlar da nasıl şeylermiş” diyerek merak eden gerçek bir kabadayı aldı, sonrasında ise adı “ödlek”e çıkmış.

Sevaplarımı ise kimseye veremedim. Kime teklif etti isem sadakaya ihtiyacı olmadığını söyleyerek reddetti. Demek ki ne kadar azmış! Ben de onları gizlice bir hayır kurumunun bahçesine gömüverdim. Başkasının işine yaramayan benim ne işime yarayacak, diye.

Bende ise artık, kala kala bir tek yalnızlığım kaldı. Ona yaslanarak devam ettiriyorum yaşamımı ve sensizliğimi!


***


En sonunda da demişsin ki: ”Benimle görüşür mü? Acaba benimle tekrar birleşebilir mi?”

Neden olmasın. Tabii ki görüşeceğiz ve birleşeceğiz.

Nerede ve ne zaman mı?

Toprağın kara bağrında ve o bizi almayı kabul ettiği zaman.

( Sen Gittikten Sonra! başlıklı yazı Ömer Faruk tarafından 22.01.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.