İçimden çekip alır gibi okuduğun satırların döşendiği kağıt;
Sözlerime döşek, dilime yastık.
Ömür gibi uzanan kağıt bir o kadar da içime doğru uzar.
Bir ucu sende bir ucu bende...
Uçar gibi görünür de sözler uçtukça konar gönlüme...
Gagalar oyar içimi...
Her kuştan bir gaga her gagadan bir kuş kondururum siner içime içime...
Kanat kanat olurum uçamam.
Uçsam da tez konamam.
Konarsam kalkamam.
Karışır billah...
Ben bu işin içinden çıkamam...
Dolaşır elim ayağım...
Gel sen beni bu işe karıştırma...
Yazdığım satırların; mümkün olduğunca köşelerinden,
Taşlı çakıllı olmayan,
Dikeni batmayan bastıkça çamurlanmayan,
Kıyılarından yürü desem de inanma!
Yok öyle bir yer!
Eğer bana ulaşmak istiyorsan;
Çiziklerinle, çamurlarınla,
Hatalarınla hatalarımı al da koltuk altına sar da gel...
Doğru yoldasın...
Bir kelime daha gelsen çarpışacağız...
Korkma! İçimdesin...
O duyduğun iç sesim...