*Tilkinin dostluğu, tavuğunu çalıncaya kadardır.

*Acı zevki; zevk de acıyı çağırır.

*Sevinci bölüşebilirsiniz, ama acıyı asla bölüşemezsiniz.

*Her zevkin bir bedeli vardır. Ödeyemeyeceğin bir bedel ile tadacağın zevki, şidetli bir acı izleyecektir.

*Kusurlarını uluorta seslendiren insanlardan kendimi sakınırım.

*Utanma duygusunun etkilemediği bir insanı yola getirecek yöntem yoktur.

*Çıkarcılığı eleştirirken bile, kendi çıkarlarını korumaya çalışan insanlar var.

*Aptallar,  ancak aptallara öğüt verebilirler.

*Namus için, namussuzca cinayetler işlenmiştir.

*Uyumak isteyeni uyandırmayınız, sürünmek isteyeni ayağa kaldırmak için çaba harcamayınız. Yoksa mutsuzluklarının nedeni olarak sizi görürler.

*Yalan gerçekten daha çekicidir; ama güçlü değildir.

*Vazgeçilmez olduklarını sananlar, sürekli kendilerini pazarlamak zorunda kalırlar.

*Aklın işlemediği hiçbir veri bilgi olarak kabul edilemez.

*Sahip olduğun bilgiyi mutlak kabul etme, çürütülebileceği ihtimalini de mutlaka gözönünde bulundur.

*Bilgi çiçeğinin kokusunu bilen, onu düşünce bahçesine eker.

*Bilgi ipine tırmanarak göğe de çıkabilirsin, yerin dibine de inebilirsin.

*Önyargılarından kurtulursan esaretini de sonlandırmış olursun.

*Bilgilerini başkalarına aktarmaya çalışanlar, büyük bir fedakârlıkta bulunmaktadırlar.

*Cahil insan, etrafına korku saçar.

*Bilmediğini kabul etmek, bilgiye ulaşmada ilk ve gerekli bir adımdır.

*Bilgiyi küçümseyenler, bilgi denizinde boğulmak üzere olduklarının da farkına varamayanlardır.

*Bilgi ile altı doldurulmayan bir konuşma, temelsiz ev gibidir.

*Susan bir bilginin, cahilden farkı ne?

*Dünya ne büyüktür, ne de küçüktür; algıladığın kadardır.

*Dünyayı, “dünyaya barış getireceğini” söyleyenlerden koruyun!

*Düşündüğün kadar varsın, düşündüğün kadar yaşarsın, düşündüğün kadar zenginsin, düşündüğün kadar mutlusun.

*Sonsuzu bilemem, düşünemem, belleğime sığdıramam. O nedenle daima, sınırları çizilmiş bir varlık alanı içinde düşünmek zorunda kalırım.

*Dış dünya sana da bana göründüğü gibi mi görünüyor? Zannetmem. Çünkü benzer olmamız, algılarımızı aynı yapmaz.

*Hiç bir şeye başlamak için geç kalmış değilsin. Dilediğin şeyi yapmak için şimdi hemen başlayabilirsin.

*Her alet, araç-gereç önce düşüncede var olmuştur. Sonra da nesnel gerçeklik kazanmıştır.

*Evrensel yasalar gibi, evrensel değerler de vardır. Yasaları bulmaya çalıştığımız gibi, evrensel değerleri de aramalı ve insanlığa sunmalıyız. İnsanlığın kurtuluşu buna bağlıdır.

*Kural koyucu, ilk kuralı kendisine koymalıdır.

*Uzay neden sonsuzdur? Çünkü öyle olması gerekiyordu. Bir an için sonlu bir uzay olduğunu düşünün. Hemen uzayı sonlandıran o şeyin arkasında ne olduğunu sorgulamaya başlarız.

*Maddenin varlığını, gücünü inkar etmek safsata ile iştigal etmektir.

*Yaşam ne uzun ne kısa; olması gerektiği kadardır.

*Özgürlüğü başlatan da bitiren de düşüncedir. O nedenle prangalı bir insanı köle, prangasızı da özgür zannetme!

*Kalp, beyni sık sık, beyin ise kalbi arada sırada mağlûp eder.

*Alçak’ın dünyası iki boyutludur.

*Onaylayan dost, kazandıran değil, daima kaybettirendir.

*Bir insanı gerçekten motive etti iseniz, ona dünyaları bile yıktırabilirsiniz.

*Hatanın kabulü, doğrunun bulunabileceğinin işaretidir.

( Oruç Baba’dan Aforizmalar-39 başlıklı yazı Ömer Faruk tarafından 6.03.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.