Yenge

 

iki kadın oturmuş nas(ih)at veri(r) ğızlara

düğünde bayramda henkde,

üçü-beşi bi araya ğeldiklerinde
tabii, önşe yaşı yetmeyenler dışar(ıy)a,
"hadin bakayın gadın gızlaa(r)
bi etişgin[1] gız gayfesi yapın daa
sayanızda hö(y)le datlı datlı içelim gaa(yri) bii(h)!"

ya da

"-gııı yeniyetme ferikleee(r) gedin de
su doldurun gelin, dee

(Y)Okarı Çesmeden..
hö(y)le buuuz gibi bi su içelim elinizden
desdilerdehi su zabahdan galma,
bayatlamışdır baya

gün yedi ne de o(l)ssa"

yeniyetmeleri sözde uzaklaşdırınca, abılalar
evde galanlara sıkı sıkı tembihe başlarlar
(y)etişgin gızlara;
"-bakın gızlaa(r),

aman deyen ha!

erkek kısmısı ne de olsa

adı üsdünde “elo(ğ)lu”

işini gören gaybolu,

bunu aklınızdan çıkarman valla

 

benim bildiğim

i(n)san o(ğ)lu çiğ süd emmişdir,
“havasın-mavasın,

yoluna ölüyon
yemeden işmeden kesildim
senden başga bişi(y) düşünmeyon

seni gördüm müydü başım dönüyo”
filen deye başlar,..

sıralarlar daa, sıralarlar..

köprüyü geçesiya gadar..

köprüyü geçdi miydi gaşmaya başlarlar

sen ağa,

ben ağa

goyunnarı kim sağa

koduysan bul ga(yri)”



 

 

 

bi başkası
“-aman gadınım..

sakın ha ganman[2], erkek gısmısıyna(n)
hele hele tehnelerde[3] file başbaşa galman

aman deyen ga(yri) haa,
nolu(r), nolmaz, gızzlaar

iki ğün sonura “ay abaaamm sen bana;

bunu demediydin” deme(yi)n

vallaha garışman
bakın! eyi dinen, bakmayın mel mel ”
kızlar mahçup, yanakları al..al,
dinlerle(r), can evinden

derken öteki abıla; söze başlar
“-“bi t(an)ecik yana(ğın)dan öpb(v)eren” derle(r)

..

“-sonura gözünüzün yaşına bakmazlar
neye derseniz, kendi gelenden bıkarlar,
emmee it gibi gaçanı govalarlar,

dünne öle ğelmiş öle ğeder,

var ya…

saklayıp göstermeyende,

gösderip vermeyende

bişiy var sanırlar

marağ ederler,

marağ etcek bişi galmazsa gor geder varı(r)lar

neye dersen

herkeşlerin adı ayrı

garannıkda dadı aynı”

..

“-bi tee, ne olur ne olmaazz..

“ataşına(n) barıt yanyana durmaz”
aklınızı başınızdan alırlar,
deryalara salıvırı(r)lar,

ben onu bilir onu derin,

göpgözel gıçınızın üsdünde oturun
gızlığınıza mukayet olun,

neye derseniz, neyyesi höyle

“bey beyliğini vermiş dee

gızgızlığını vermemiş” dedikleyin

“gerdekden önşe olmaz” de(yi)n


ben size o gadak deyen, n’oluur-nolmaz
adınız çıkar, dulgarıdan erezil olu(r)sunuz

evde galdığınıza yanman, niye..

“nasip” derin emme

onun-bunun masgarası olu(r)sunuz,

elin a(ğ)zı ayran kesesi deği(l) ki büzseler

ataş olmayan yerden duman çıkmaz de(r)ller

olmuş hiş bişiy; olmamış gibi olmaz”,

“-sakın deyen; tehnede-mehnede
baş başa-maş başa galayın demen
galı(r)sanız daa, bi an evvel sıvışın
tam ganınızın gaynadığı esirler
yürenizin hop hop oynadığı sıra
zati vakdı sahatı gelince görceniz, dadını-madını

bunun hepiciği aynı,
marağ ettiğinize değmez valla..

bi çıynam sakız,

çıyna çıyna..

aynı valla”

“-gız gısmısı onu bişii(y) sanır,
emmee daha vardığı gün osanır,
gula(ğı)nıza küpe osun da ona ğöre”

“-elo(ğ)lu garnınızı şişiri de
görüsünüz.. beş paralik olu namısınız,
Allah mafazan Allah..

üsdüne üsdelik bide ortada galısınız
Alla(hı)m goru Ya Rebbim

töbe estağfir töbe”

“-herkeşler “yoldan çıkdı” der
yüzünüze tükürü(r)ler
köyden sürü(p)-çıkarırlar
bubanız takkasını öne eğer,
odaya, gaffaya çıkamaz
ananız gahrından ölü(r) ğeder..

hiç olan bişiy,

hiç olmamış gibi olu(r) mu

helbet olmaz”

 

“-bi de yetmezimiş gibi aganız…

dutduru(r) bi “namıs da namıs” davası
annınızın orta gabağına[4] tüfe(ği) dayar
bi “donuz sıkısı[5]”,
o gadar
namıs namıs deye
damlara düşer, durduk yerde,

ne üzi billah

Allah mafazan Allah”



[1] etişgin : yetişgin, büyümüş serpilmiş.. yeniyetmelikten gençliğe adım atmış, cevval, becerikli

[2] ganman : kanman, kanmayın, aldanmayın

[3] tehne: tenha,

[4] annın orta gabağı : alnın ortası

[5] Domuz sıkısı : av hayvanları için sıkı (mermi) olarak saçma (dağılarak etki etmesi için) ama vahşi havyanlar için çok daga büyük bir kurşun çekirdek kullanılır ki isabet kaydedildiğinde ölümü geçekleşsin.. ama domuz sıkısıd aha çok bir şeyin (sirke, içki acı biber) keskinliğini tarif de kullanılırdı

( Köy Gerçeği 7-yenge başlıklı yazı İ.ÇELİKLİ tarafından 16.03.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.