Duvağını şiirlere merhem diye sürdüğündendir
Her kelimenin imgeleriyle paralandığı
Kimisi kurşuna dizse bile dillenir mısralarda
Şehirlerin kalabalığında zorba bir şair edası
Acil kapılarının azılı müptelası
Sanırsın isyan bayrağını çekmiştir şiirlerinde kadırgalar
Çeker içinde ki duyguların pimini
Her taraf şiir kırıntılarına belenir gelincik çiçeği olup
Ve her şehirde bir kelime ağlar gizlenmiş öznesine
Ölümü giyerdi gelinlerin taçları
Hep hayat kokardı harflerin
Umut kalemlerde yaşasın diye
Derdi ki dizelerimin kokusunu aldıkça ağlar bulutlar
Sanmayın bu dökülen yağmur damlası
Ve derdi ki;
Parmak uçlarımdan hohlayarak yaşadım hayatı
Rüzgârın karşısında bile yalnız durarak
Bir sabah vaktinde nisan yağmuruna takıldı şiirleri
Kederleriyle aldatmıştı mutluluk dedikleri
Sıcakken anlamadı acılarının şiirlerine çilingir olduğunu
Dönüşü olmayan yollarda hep radara yakalanıp
Kaybetti, ama pes etmedi ödediği bedellerden.
Ahdine sadık bir edayla adımladı yeryüzünü
Umutlar biriktirdi ve savurdu ihtiyaç sahiplerine
Dümenini kırıp, tam yol ilerken hayatta
Sevdikleri uğruna kendini feda
Günahlarını kabul edercesine sevdi insanları
Ve acımadan uçsuz bucaksız bir karanlığa gönül verdi şiirleri…
Ama kendi gölgesini korkuluk zannedip
Zaaflarını sakladı dehlizlerinde
O yüzden hiçbir gölge tanıklık etmedi gözyaşlarına
Ve hiçbir gölge gelemedi peşinden
Özgürleşmek için uğurladı içtenliğini
Kınanırken işaret parmaklarından
Hayatın köşelerine sıkışırken
Şiirlerinin mirasını tüketti senelerce
Tadı kalmadı ekşittiği anıların
Emanete bırakılmış oyuncak gibiydi duyguları
Ağladı
Ağladı
Her şeye rağmen hayatı sevdi gözyaşları…
adem efiloğlu