Avuçlarımda sararmadan önceydi o resim
sıcaklığını hissettiğim ellerinden
buzul bir manzara şimdi içimi körükleyen
dört köşe hüznün penceresinden

asabımdan dökülen keder huzmesi
ıslak ıslak düşerken gecenin göğsüne
bacası sönen ateşlerin kül kokusu sardı istanbulu
gece kuşları korkulu
su üşüyor tüylerinde

mayıs yanığı
buz kesiği aklım
bir de menekşe kokusu esiyor arada burnuma
sükun nöbetindeydi hâlbuki rüzgâr
şiirlerimin dramatik satırlarında
başımda kar kuşları uçuşuyor
aralık lahzası boğazıma konuşlandıkça

susmayı öğrendim şimdilerde
dilimden anne kelimesi eksildikçe
ölgün tenimi gizleyemez hiçbir elbise
hüzünlerime iliklediğim sabır
gözlerimden anne diye düştükçe

daha yazacak çok şeyim var oysa
daha söylemem gereken acılar
babam duyar diye korkuyorum
o yüzden tembihli ona saldığım selamlar

" dün gece gördüm düşümde, seni özledim anne
gözlerinden akan bendim, düştüm göğsüne
söyle canın yandı mı ... "



dur
ağladım sanma
bakma bana öyle ezalı anne
mevsimler yer değiştirmiş / dışarda karakış
matemli o yüzden bulutlar
hadi sil yüzüme taşan taneleri
yağmurlar birikti gözlerime...






Aralık’tan Mayıs’a..
( Mayıs Yanığı başlıklı yazı Nar-ı Çiçek tarafından 13.05.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.