Süveyda’ymış adı, yeni öğrendim.

            Buymuş beni mahveden.

            Değermiş çektiklerime.

 

Yüreğime nakşettim adını.

            Yüreğime kazıdım resmini.

            Kara saç, kara kaş, kara göz, ak tenine ne de güzel yakışmış. Perçemleri gerdanına değin inmiş, cilveli hali ile ceylanlar misali dolaşmakta kalp bahçemde. Bir melodi gibi sesi yayılır gülşene, bülbüller utanır şakımaktan, dut yemiş olur birden.

            Süveyda’ymış adı, ne de hoş ne de latif ne de nazik bir admış meğer.

            İlk görüşte aşk olur muymuş, olur işte. Bal gibi de olur.

            Şaşakaldım onu görünce aşka kaldım onu seyredince aşka daldım ona bakınca.

           

            Kara sevdaya tutulmuşum meğer onu görünce anladım. Merak ettim ne demekmiş Süveyda baktım lügate: Kalpteki siyah lekedir. Divan şiirinde sıkça geçer. Aşkın tecelli ettiği yerdir. Şairler aşkın burada gerçekleştiğine inanır. Ayrıca kalpte gizlenen günah manasına da gelir.” Manaya bak aşka dem ol, meşke zemzem ol. Kalpteki siyah leke…

Kalp ağrım oymuş meğer ritim bozukluğum onsuzlukmuş, kalp krizim aşk kriziymiş meğer. Ah Süveyda! Kara yazgım diyeyim mi sana? Alın yazım ol isterim, tertemiz bembeyaz. Yaşanılacak olan kaybedilecek olan değil!

 

Kalbimdeki siya leke oymuş meğer. Görüntüler boşuna endişelendirmiş doktorları. Onun aşkı kalbime girmiş ve derin bir iz bırakmış. Simsiyah bir noktadaymış meğer! İçimdeki yangın yerinin merkeziymiş meğer duygu depremlerinin üssü, gözyaşlarımın membaı… Aklımın başımdan gittiği yerdenmiş, yüreğimin kalbime aktığı noktadaymış. Doktorlar boşuna heyecanlanmış oymuş beni kıvrandıran, Süveydasilin verseler damardan emin olun hoş olacağım hemen.

            Ah kara sevdalım desem!

            Ah yüreği karalım desem.

 

            Süveyda’ymış adı.

            Buymuş beni meftun eden.

“Dedim adın nedir dedi Süveyda

Dedim sevdin mi daha önce dedi yok yok

Dedim sever misin bundan sonra dedi belki

Dedim sevdim seni dedi niye ki!” Ah Süveyda sana seni göstermek isterdim bendeki! Neden sever insan bilemem ki! Sevdim işte. Sebepsiz bir çarpıntı başladı kalbimde, rahatsız eden bir arayış başladı gözlerimde. Fikrime bir kurt düştü yok yere sen diye, dilime bir dua gibi adın dolandı birdenbire.

 

Adı Süveyda ikametgâhı kalbim.

Ev sahibi naçizane bendeniz.

Kara mı kara bir sevdaya tutuldum Süveyda! Yağmura yakalanmak gibi ıslanmak gibi iliklerine değin. Sırılsıklam bir aşka tutuldum Süveyda. Sen yağmurunda ıslanmak ne de güzel, her damlada seni hissetmek ve seni yaşamak! Sırılsıklam olmak sen yağmurunda ne de hoş, ne de muhteşem bir duygu!

Aşkım olur musun diye sormak istiyorum Süveyda?

Şaşkın şaşkın bakma!

Taşkınlık zannetme!

İşim başımdan aşkın deme!

Ben sana âşık oldum işte! Bilyesine kavuşan bir çocuğun sevinci var içimde tarifsiz. Çiçeğine kavuşan bir baharın coşkusu. Denizine koşan bir kadının arzusu, kadınına sarılan bir askerin hüznü, anasına sarılan bir yavrunun sevgisi var içimde. Ve bütün bunların toplamı olarak sana duyduğum derin mi derin his var Süveyda! Kadınım olur musun? Bu ilanı aşktır bil, daha erken deme. Öncesi var bilmezsin. Kaderimde varsın, beni sana getiren bugüne yahut seni bana getiren bugüne şükür olsun. Bekliyordum geleceğini, biliyordum sen olacağını, tanıyordum seni, hissediyordum nefesini. Adım adım geldim sana, koşar koşar seveceğim. Nefes nefese tüketeceğim ömrümü ömründe.

 

Süveyda’ymış adı.

            Buymuş beni yolcu eden.

“Süveyda sordu adın ne dedim Kara

Dedi neden Kara dedim kalbimde var yara

Dedi neden kalbinde var yara

Dedim sor onu bilmeyen yara…” Gülümsedi “Merhem olayım mı sana?” dedi. “Ol” dedim “Sür yüreğime aşkını. Ekmeğe sürer gibi tereyağını… Nimetsin Süveyda, nimetimsin bundan sonra.”

Kabul etti Süveyda aşkımı, itiraf etti aşkını.

Kara sevdaymış düştüğümüz, yaşadığımız beyaz sevda.

 

Süveyda’ymış adı.

Buymuş beni ardında düşüren.

Bir ömür boyu ömrümü paylaşanmış meğer.

Süveyda’ymış adı.

( Süveyda başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 6/28/2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.