Çok samimi iki arkadaştılar. Daha doğrusu dosttular. Birbirlerinin sırlarını paylaşıyorlar, dertlerini dinliyorlardı. Sık sık bir araya gelme arzusu bu iki gencin zamanlarının çoğunu birlikte geçirmelerine neden oluyordu.

Bu ilişki uzun yıllar sürdü; ama bir gün ikisinin de yaşamlarını alt üst eden bir olay meydana geldi: Gençler aşık olmuşlardı. İçlerinde yanmaya başlayan sevdanın ateşi önce ortak zamanlarını azalttı, sonra da yollarını ayırmalarına neden oldu. Çünkü birbirlerinden habersiz aynı kıza tutulmuşlardı.

”Bu da bende kalsın!” düşüncesiyle aşklarını birbirlerine anlatmamışlardı. Anlatırlarsa bu sihrin bozulacağını sanıyorlardı. Gerçeği öğrendiklerinde ise önce şaşkınlık, sonra da kızgınlık hakim oldu davranışlarına. Konu ile ilgili olarak karşılıklı hiçbir şey konuşmadılar. Bıçak gibi kesildi ilişkileri. Uzaktan birbirlerini gördüklerinde yollarını değiştirmeye, tesadüfen karşılaşırlarsa görmezlikten gelmek için başlarını çevirmeye başladılar.

Oruç Baba der ki: Dostlukların çoğu, kuma yazılan yazılar gibidir. Bir dalga gelir ve her şey silinir gider.

 

**

-Önce marketten bir testere aldım, eve geldim. Az sonra o da geldi. Bir ara telefonuna baktım ve bir erkekle mesajlaştığını gördüm. Öfkeyle bıçağı sapladım. Testereyi alıp kafasını kestim….

-Durakta bekliyordu. Yanına yaklaştım, tehdit ederek bir bahçeye götürdüm. Tecavüz etmek istedim, direnince ağzını kapattım, boğazını sıktım. Ölünce..

-Bir başkasıyla kaçarak namusumuzu lekeledi. Önce bir çukur kazdık. Suçunu itiraf edince ellerini ayaklarını bağlayıp bıçakladık. Can çekişirken kazdığımız çukura gömdük.

-Çocuğum ölmüştü iki sene önce. Başkalarının çocukları ile mutlu olmalarını kıskanıyordum. Bakkaldan şeker alıp onu eve götürdüm. Boğdum ve cesedini yansın diye sobaya attım.

-Babamdan para istedim. Vermeyince bıçakladım. Ölmüş…

-Ayrıldığım karımla ilişkisi olduğunu öğrendim. Pusu kurup tabanca ile öldürdüm.

Oruç Baba der ki: Öldürülenler bir kere ölerek sıralarını savmışlardır; ama öldürenler ömürlerinin sonuna kadar her gün ölümün korkusunu yaşayacaklardır.

( Oruç Baba’nın Kıssadan Hisseleri-2 başlıklı yazı Ömer Faruk tarafından 7.07.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.