Hali ciğer dağlayan kini nefreti bırak

Çevremize örülmüş bu zincirleri kırak

Sağır, dilsiz ey nefsim olma şeytana çırak

Hayat denen meçhule kah kahayla gül gardaş.

 

At tabuları çöpe kan dolaşırken canda

Gelen misafir yaşar dünya denen bu handa

Herkes uykuda iken hakikat vardır tanda

Sarar saklar gelini bir incecik tül gardaş.

 

Her şey yalanmış meğer söyleme kuru sözü

Bir avuca sığarak örtermiş toprak gözü

Erir etle kemikler kalır geriye özü

Yılan olur sokarmış insanları dil gardaş.

 

Aşk ve sevgi sembolü o laleler nerede?

Matine gibi dönen o baleler nerede?

İhtişamı kalp burkan o kaleler nerede?

Yanar yıkılır beden kalır sana kül gardaş.

 

Uçurum kenarında anlık gölgelik bura

Gelecek ömür için atalım yazı tura

Azrail torbasından bir gün çekilir kura

Gafletini sinenden hemen şimdi sil gardaş.

 

Kimler, kimler gizlenir aydınlığın loşuna

Şu didinip durduğun çabalar hep boşuna

Yaşananlar zor gelir gitmez diye hoşuna

Her nefes sondur belki kıymetini bil gardaş.

 

27.11.2011

Ahmet Çelik

Ceyhan

Saat:12.02

( Gül Gardaş başlıklı yazı AhmetÇELİK tarafından 5.09.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.