o baktığın yârim çiçeği
beklemenin genç kalmış esiri
bilir misin suya düşen yaprak
nasıl paklanırsa kirinden
unuturum ben kelebekten düşleri
sığmazken ellerim esrik tablo izine
dikmez yol gözleyen merdivenleri
göğü yararcasına uzamaz saç telim
küf tutmuş pencerene asar kaçarım belki
yarım kalmış her cümleyi
binalar gölgeliyor sesini
yüzüme kara yazma bağlıyor yeri gelince
doldurunca ay düşen geceye vadesini
korkacak baktığın aynada ruhun
susup anlamsız şikayetleri
dünü yormuş gelirken
ağlamaktan gözleri şişmiş güneş
erken bahara sızıyor ince mor rengi
kırık dudaklara hevesle yakarırcasına
ansızın kesiyor bileklerimi gelen sabah
günlerden Salı yama yapıyor saat ömrü duvarlara
meydan okuyunca sonra iyi niyete
topladım dertleşen yanlış oyunları
sen kuşkulu akça pakça bir tene aşkı satınca
solmuştu çoktan bir hiçe yazık çiçeği
6Mart2012