GÜLLEBAŞ

Güllecilerim! Düşmanın üzerine gülle yağdırmaya!..Yıldızları saydırmaya!..Kafa kol! Gövde bacak! Parmak tırnak yağdırmaya hazır ve nazırdırlar savaşbaşım!..

                                                             SAVAŞBAŞ         

El mi yaman siz mi yaman göreceğiz birazdan.

                                                             GÜLLEBAŞ

Geldiniz göreceksiniz! Gelmeseydiniz göremeyecektiniz!

                                                             SAVAŞBAŞ

Gelmem canını sıktı demek?..Savaşı yönetecek, bana rakip olacaktın ha? Yağma yook. Ben ölmeden kimse benim şey...yerimi alamaz. Bundan sonra adımını denk at güllebaş. Çıkma yola yaya, güvenme dayı halaya. Kayseri’de pazar kaldırılmış, sür eşeğini Malatya’ya. (Kamçıyla da bir şeyler yapar. İnce gülleye yaklaşır. Gülleciye.) Güllen temiz mi len?

                                                             I.GÜLLECİ

Helbet temiz. Daha dün deterjanla yıkadım.

                                                             SAVAŞBAŞ

(Parmağıyla kontrol eder. Lekeyi I.güllecinin alnına sürer.) Sen de bunu kille temizle!  (Geriye çekilir.) Güllebaş! Şey...
Yerimi alacağına, güllelerin kirini al önce!

                                                             GÜLLEBAŞ

İma edercesine iki de bir şey…demeniz ayıp oluyor ama…

                                                             ŞAVAŞBAŞ

Bir savaşbaş, imalı da söyler naneli de! Bu sallamaları getiren hayvanatlar nerede?                       

                                                             GÜLLEBAŞ

(Lakayt.) Otlanıyorlardır her halde...

                                                             SAVAŞBAŞ

Otlayanlar nedir?

                                                             GÜLLEBAŞ

Öküz!

                                                             SAVAŞBAŞ

Bana öküz!..diyenin!  (Tabancasına el atar.)

                                                             GÜLLEBAŞ

(Nazik.) Otlayanlar öküz demek istedim sayın savaşbaşım.

                                                             SAVAŞBAŞ

Öküz!..leri düşman çalıp yerse ne olacak?

                                                             GÜLLEBAŞ

(Öfkeli.) Öküz!..leri bekleyen var.

                                                             SAVAŞBAŞ

Öküz!..Bekletmeyi iyi akıl etmişsin. (Ani bir hareketle dönüp, çeliklerin önünde durur. Kamçısını şaklatıp uzatır.)

                                                             ÇELİKBAŞ

Çelihler hazır olanda savaşbaşım!

                                                             SAVAŞBAŞ

Bu kadarcık mı?

                                                             ÇELİKBAŞ

Çelihlerimiz düşmanı ezende! Ezenden de öte, ufalayanda! Ufalayandan da öte, un olarah öğütende! Öğütenden de öte-

                                                             SAVAŞBAŞ

Yeter! Oldu olacak lahmacun yaptırsaydın bari? Hans’ın hikâyesini bilir misin sen?

                                                             ÇELİKBAŞ

Özüm öyle bir hikâye bilmeyende.

                                                             SAVAŞBAŞ

Anlatayım da öğrensin özün. Hans, öldükten sonra beni kâğıt yapın diye vasiyet etmiş. Sonra başlamış düşünmeye. Fazla ezmezlerse mukavva olur, ambalaj işinde kullanılırım demiş, bunu beğenmemiş. Biraz daha ezilirsem gazete kağıdı olur, haberleri ilk ben okurum deyip keyiflenmiş. Ayrı bir banda ayrılırsam yazı kağıdı olur, bol bol roman, hikâye okurum demiş ve yüzü gülmüş. Daha parlak kâğıt olursam, aşk mektupları olur ve en güzel aşklara ilk ben tanık olurum deyip sevinmiş. İnce ve yumuşak kâğıt yapılırsam, kâğıt peçete olur, bol bol dudak öperim demiş ve sevinçten dört köşe olmuş. Ya bir de tuvalet kağıdı olursam, işte o zaman b.ku yerim demiş ve gülmekten altına kaçırmış. (Güler ve güldürür.) Nasıl kâğıt yapacağına karar ver. Düşmanları ona göre ez...(Gülerek, kamçıyı zırhlı taşıta vurur.) Tarihöncesi yaratıklar sanki...

                                                             ÇELİKBAŞ

Düşmanları ürkütende.

                                                             SAVAŞBAŞ

Bu meretlerden ürkse ürkse tavşanlar ürker. Şüferi çalıştırsın şu mereti. (Geriye çekilir.)

                                                             I.ÇELİK

(Araca biner. Çalıştıramaz. Başını dışarıya çıkarır.) Arkadan kaktırın! (Başını içeriye alır. Öbür çelikler iterler. Yerinden oynatamazlar. I.çelik başını yine çıkarır.) Kaktırsanız ya len!

                                                             SAVAŞBAŞ

Durun! Oğlan…Kaktırın deyip beni günaha sokma. Niye çalışmıyor bu zıkkım?

                                                             I.ÇELİK

Zıkkımın kökü, pardon, aküsü bitmiş. Biz hallederiz. Sen kendi işine bak büyükbaşım.

                                                             SAVAŞBAŞ

(Kamçıyı kaldırır. I.çelik başını içeriye alır. Kamçıyı araç yer. Savaşbaş o öfkeyle geriye döner. Öne gelir. Elleri arkada volta atar. Kamçının sicimleri, kuyruk gibi sallanır arkada.) Savaşçı başları! Buraya! (Koşarak gelen savaşçı başlarına öfkeyle bakar.) Kabahat bende! Yan gelip yatmanıza göz yumdum! Bu kadarı da olmaz! Nedir bu kepazelik?

                                                             SEYMENBAŞ

Bu defalık da idare ediverin savaşbaşım.

                                                             SAVAŞBAŞ

İdare ede ede, hepten idaresiz oldunuz! Başımıza ne geliyorsa idare edivermekten, dolaysıyla tedbirsizlikten geliyor. Bundan sonra nah size idare!  (Kamçıyla da belirtir.) Savaş yapılacağını bana niye söylemediniz?

                                                             SEYMENBAŞ

Haberiniz vardır sanıyorduk.

                                                             SAVAŞBAŞ

Olsaydı en son gelen ben mi olurdum?  (Kamçısını yere vurur.) Senin nasıl haberin oldu?

                                                             ŞAHİNBAŞ

Karım söyledi. Dolar gününde kadınlar arasında konuşulmuş.

                                                             GÜLLEBAŞ

(Kamçı işaretiyle,) Bunun karısı benim karıya telefon etmiş. Karıdan aldım haberi.

                                                             ÇELİKBAŞ

Men de sözlümden öğrenmişem. Dayısından duyanda. Dayısı, başkanın odacısı olanda.

                                                             SEYMENBAŞ

Sayın başkanım çağırdı. Git savaş dedi.

                                                             SAVAŞBAŞ

(Sinirlenir.) Alacağı olsun o başkanın...demeyeceğim. İşin asıl sahibini devre dışı bırakmak moda oldu son zamanlarda. Başkanla nasıl bir çıkar birliğiniz var ki direkt sana söylüyor?

                                                             SEYMENBAŞ

Sayın başkanıma ve özellikle değerli hanımefendilerine, saygıda kusur etmem. Sizin nasıl haberiniz oldu?

                                                             SAVAŞBAŞ

Bunların karıları, benim karının yanında ağızlarından kaçırmışlar. Bana haber vermeliydiniz! Yaptıklarımın karşılığı bu olmamalıydı! Bu yaptığınız nankörlük! Çök! Kalk! Çök! (Savaşçılar gülünce,) Sizler de! Çök!  Eller yere! Ayaklar geriye! (Savaşçılar gülerler.) Şınav çek! (Savaşçıların çoğu yerde kalır.) Kalk! Kesin Gürültüyü! Savaşa giderken gürültü yapılmaz!

                                                             GÜLLEBAŞ

Siz de bağırıyorsunuz?

                                                             SAVAŞBAŞ

Ben bağırmayıp emir veriyorum! (Elini tabancasına götürür.) Dediklerime uymayanları, savaş suçlusu sayar gebertirim! İtirazı olan şimdi konuşsun! Yoksa ölene kadar itaat etsin!

                                                             SAVAŞÇILAR

Bulunmaz! –Nerede o babayiğit?

                                                             SAVAŞBAŞ

Yiğit savaşbaş benim gibi olur! (Eli tabancasında,) İtirazı olan var mı?

                                                             SAVAŞÇILAR

Yok yok! –Ne gezer! –Es geç!

                                                             SAVAŞBAŞ

Gürültü yapmadan oturun. (Savaşçı başlarını süzer.) Savaş planını söyle başkanın ve değerli hanımefendilerinin sadık adamı? 

                                                             SEYMENBAŞ

(Bozulur.) Çeliklerin arkalarına saklanarak gidelim biz. Sonra birden ortaya çıkıp, keklik gibi avlayıverelim düşmanı.

                                                             SAVAŞBAŞ

Keklik nasıl avlanır bilir misin sen?

                                                             SEYMENBAŞ

Yeteneklerimden birisi de keklik avlamaktır. Hele taze bir keklik olursa, o avın tadına doyum olmaz. Yeni palazlanan bir keklik, çok kolay avlanır. Önce, baygın bakışla süzeceksin kekliği. (Uygular.) Gözlerini gözlerinden ayırmayacaksın. Sudan çıkmış balığın ağzı gibi dudaklarını hafiften açıp kapatacaksın. (Uygular.) Keklik, dayanamaz senin susamışlığına. Utangaç davranış ve gülümseyişe başladığında, tava geldiğini anlarsın. Bu çıtır kekliği nerede ve nasıl yiyebilirim diye düşünmeye başlarsın artık...

                                                             SAVAŞBAŞ

Sen nasıl bir keklikten söz ediyorsun?

                                                             SEYMENBAŞ

(İşaretle kadın vücudunu belirtir.) Böyle bir keklikten. Daha başka keklik mi var?

                                                             SAVAŞBAŞ

Seymenbaş olmuşsun ama dört ayaklı kekliği bilmiyorsun. Çelikbaş, planını söyle?

                                                             ÇELİKBAŞ

Güllecilerimiz, düşman üzerine gülle yağdıranda.

                                                             GÜLLEBAŞ

Bulutların üstüne yığmıştım. Haber salar yağdırırım.

                                                             ÇELİKBAŞ

Seymenlerimiz bize yol yapanda. Şahinlerimiz, beygirlerle ağaç taşıyanda. Köprü kuranda.

                                                             ŞAHİNBAŞ

Ben buraya savaş yapmaya geldim. Sana köprü yapmaya değil.

                                                             SEYMENBAŞ

Al benden de o kadar.

                                                             ÇELİKBAŞ

Sizler eskiden savaşçı olanda. Biz yeni ve daha etkin savaşçı olanda. Bizi çekemeyende.

                                                             SAVAŞBAŞ

Alıngan olma çelikbaşım. Hepiniz bir fidanın güller açan dalı gibisiniz. Devam et.

                                                             ÇELİKBAŞ

Öbür savaşçılar dedihlerimi yapanda. Düşmanı bize bırakanda. Biz de pastırma yapanda.

                                                             SAVAŞBAŞ

Kayserili misin sen?

                                                             ÇELİKBAŞ

Kahraman Çorumluyam.

                                                             SAVAŞBAŞ

Çorumlu olamazsın sen. Çorumlular böyle konuşmaz.

                                                             ÇELİKBAŞ

Özüm Karslı olanda. Sonradan Kahraman Çorumlu olanda.

                                                             SAVAŞBAŞ

Çorum, ne zaman Kahraman Çorum oldu?

                                                             ÇELİKBAŞ

Olacahtı. Hakkı yenilende.

                                                             GÜLLEBAŞ

Ona bakarsan asıl bizim hakkımız yendi. Ne kadar da uyumlu olurdu. Kahramanadıyaman.

                                                             ŞAHİNBAŞ

Gazilik unvanı da bize verilmeliydi. Depremlerle epey yara aldık. Gazierzincan olmalıydık.

                                                             SEYMENBAŞ

Bize de şanlılık pek yakışırdı. Söylenmesi de çok hoş olurdu. Şanlıtavşanlı.

                                                             SAVAŞBAŞ

Yeter! Savaşta üstün başarı gösterin, hepinizin köyüne bile unvan verdireceğim. Şahinbaş, senin planın nedir?

                                                             ŞAHİNBAŞ

Gülleciler, durmadan gülle yağdıracaklar.

                                                             GÜLLEBAŞ

Sen bana gülle buluver, yağdırmasını bilirim ben.

                                                             ŞAHİNBAŞ

Gökten gülle yağsın ki-

                                                             GÜLLEBAŞ

(Sinirli,) Olmadık şey yağmaz!

                                                             SAVAŞBAŞ

Güllebaş! Delik dondan...dedirtme bana. (Şahinbaşa devam diye işaret eder.)

                                                             ŞAHİNBAŞ

Sonuç. Kaçan düşmanı bize bırakın. Kellerini uçuruveririz olur biter. (Ellerini temizler.)      

                                                             SAVAŞBAŞ

Düşmanın kaçağını nereden biliyorsun?

                                                             ŞAHİNBAŞ

Olasılık savaşbaşım. Planlar da olasılıklara göre birer senaryodur. Öyle de olur böyle de...

                                                             SAVAŞBAŞ

Entresan. Evet güllebaş...Öyle bir plan öner ki, hayal ettiğin yere gelebilesin.

                                                             GÜLLEBAŞ

Hakkımız olan şeyi düşündük.

                                                             SAVAŞBAŞ

Hak değirmende olur. Baharı görmeden çıkma yaza, Eşeğini iyi bağla kazığa. Malatya’da kayısı festivali varmış, sür eşeğini Elazığ’a...(Gülerler)

                                                             GÜLLEBAŞ

(Alınır.) Savaşa giderayak moralimi bozuyorsunuz.

                                                             SAVAŞBAŞ

Sanki sen benim moralimi okşadın da...Asıl düşmanı unutturdun bana. Planını söyle?

                                                             GÜLLEBAŞ

Seymenlerimiz, şahinlerimiz ve çeliklerimiz düşmanla boğuşurlarken, biz de gökten gülle yağdırırız. Olduğu kadarıyla tabi.

                                                             SEYMENBAŞ

Bizler de ölürüz o zaman?

                                                             GÜLLEBAŞ

Savaşı kazanmak önemli. Ölen az olmuş çok olmuş kimin umurunda? Ölen ölür, kalan sağlar da nasıl olsa ilerde ölecekleri için savaşta ölsünler. Kelle(!) payesi kazanırlar en azından.

                                                             SAVAŞBAŞ

Çak! (Eller havada çarpışır.) Önemli olan savaşı kazanmak. Ölenlerin çokluğu, yaralıların yoksunluğu fasa fiso. Gelelim planlarınıza...Hepsi hikâye. Ben da sizleri kafalı bilirdim.

                                                             GÜLLEBAŞ

Kafalıyız savaşbaşım.

                                                             SAVAŞBAŞ

Hadi ordan! Sizlerdeki kafa değil, enselere oturtulmuş birer susak. Düşman nerede şimdi? (Başlar öne eğilir.) Ses çıkmadığına ve susaklar öne eğildiğine göre bilen yok demek ki...

                                                             ÇELİKBAŞ

O zaman siz bilende?

                                                             SAVAŞBAŞ

B.k bilende! Bırakın düşmanın yerini, savaş olacağını bile bilmiyordum ben! Bereket, karıların boşboğazlığı sayesinde öğrendim. Düşmanın yerini de öğreneceğim...(Kafasını göstererek,) Susak değil bu. Kafa, kafa. (Otururken,) Oturun. (Oturduklarında, tavuk gıdaklamaya başlar. Seymenler başlarını kaldırıp havayı koklarlar.)

                                                             SEYMENBAŞ

Ne oldu len?

                                                            

 

Devam edecek

 

Veysel Başer

 

İzinsiz sahnelemez. Tescillidir.

( Şahane Bir Savaş -3 başlıklı yazı Veysel Başer tarafından 11/12/2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu