STRES VE
CAM TAVAN SENDROMU
Neden
gülemiyoruz hayatta ve neden hep stres içinde geçiyor hayatımız ? Biliyor
musunuz aslında stresin de faydalı olanları var. Bilim adamları onu iyi ve kötü diye ikiye ayırıyorlar. İnsanlar onun
hep kötü (olumsuz) olanını ele alıyorlar maalesef. Hatta iyi olanını olumsuza
çeviriyorlar. Nasıl mı ? Olmayan şeyleri olmuş gibi kabul ederek, zannederek,
şüphe ederek, küçük sorunları büyüterek…
İyi stres
insanı motive edici doğru düşüncelere sevk eder. Zor bir durum karşısında direnç
gösterebilmek insanı olgunlaştırır. Bu da insanı zorluklara karşı sabırlı ve
güvenli kılar.
İnsan ne
zaman ki kendine acı veren durumlar karşısında hemen pes eder ve kendini
yetersiz ve kapasitesiz hissederse işte orada kötü stres devreye girer. Artık
insan bu stresin elinde oyuncak olur. Kurtulma şansı vardır aslında. O da yine insanın
kendine bağlıdır. ‘ Ben bu değilim, bu olmamalıyım ’’ deyip önündeki bütün
barikatları yıkmak yine onun elindedir. Bunun için ufku açık olmalıdır insanın.
İman ve hayal kapasitesi büyük olmalıdır. Bu alanlarını sınırlandırıp daraltan
insanlar bu çıkmazdan kurtulamaz. Çünkü onlar artık alışılmış bir
başarısızlığın ve dolayısıyla insanı yiyip
bitiren bir mutsuzluğun esiri olmuşlardır. Tıpkı kapağı kapatılmış bir kavanozun
içinde cam tavan sendromuna yakalanmış pireler gibi...
Bilim adamları pireler
üzerinde bir araştırma yaparlar. Öncelikle onların sıçrama hareketlerini
gözlemlerler. İlk bakışta onların farklı yükseklikte zıplayabildiklerini
görürler. Daha sonra birkaçını toplayıp
Artık hepsinin
Kafalarını cam kapağa vura vura
öğrendikleri bu sınırlayıcı hayata sadık
halde yaşarlar. Kaçma imkanları vardır ama kaçamazlar. Çünkü engel artık zihinlerindedir.
Onları sınırlayan dış engel (kapak) kalkmıştır ama kafalarındaki iç engel
(burada 30cm'den fazla zıplanamaz inancı) varlığını sürdürmeye devam
etmektedir…
Bu örnekte pire
toplumuna hayatta kalabilecek kadar sınırlı bir hareket alanı
belirlendiğini ve şartlandırma
psikolojisinin onları kapasitelerinin altında yaşamaya mahkum ettiklerini
görmekteyiz.
Buradan hareketle diyebiliriz
ki aslında biz insanlar da bundan farklı değiliz. Maalesef belli bir noktaya
odaklanmış ve oradan sonrasını hayal etme gücümüzü kaybetmişiz. Etrafımız üzerine
örtülen ümitsizlik kapakları içinde bocalayıp duranlarla doludur. Ve onlar hep ‘’ ben bu dertten kurtulamam, ben başaramam, bana
artık hayat yok vs..’’ gibi kısır döndüler içinde dönüp durmaktadır. İşte bu
bir sendromdur, bir hastalıktır. Buna ‘’Cam Tavan Sendromu’’ denmektedir.
Burada
dikkat edersek en önemli konu engellere takılıp kalmaktır. Dış engel olan kapak
kalkmıştır ama beyinlerindeki ‘’ hiç başaran olmadı ben de başaramam, böyle
yaşamaya mecburum, benim kapasitem bu kadar, gidebileceğim yer bu kadar, ben
artık gülemem, mutlu olamam ’’ gibi iç engeller devam etmektedir. Bugün stres ve bunalımda olan insanların çoğu
maalesef bu sendromu yaşamakta ve iç dünyalarındaki engelleri bir türlü
aşamamaktadırlar…
İnsanoğlunun
yaşam sürecine bakacak olursak konuyu daha iyi anlayabiliriz..Örneğin 20’li
yaşlarda olan gençlerimizin ileriye yönelik pek çok parlak hayalleri vardır. Hayatta
gelmek istedikleri yer, varmak istedikleri hedef, başarıda en uç noktalardır.
Ama pek çoğu imkanları olmadığı için bunu başaramamaktadır. Yani onların hayalleri
var ama önlerinde imkansızlık gibi dış engeller vardır. Bu gençler olgunluk yaşlarına geldiklerinde
alışageldikleri imkansızlık engelleri ortadan kalkmıştır. İmkanlar, olanaklar
belki de fazlasıyla vardır. Ancak bu defa da
geçen yıllar içinde kafalarına yerleşen o (imkanım yok, başaramam vs)
gibi iç engeller maalesef yakalarını bırakmamaktadır. Çünkü artık böyle
yaşamaya alışmışlar ve o eski hayal güçlerini kaybetmişlerdir. Yani 40’lı
yaşlardan sonraki dönemlerde artık
onların imkanları olsa da maalesef
hayalleri yoktur. Çünkü iç engeller onları esir almış ve hareket alanlarını
sınırlamıştır. Tabiri caizse at varken meydan, meydan varken de da at
bulunamamıştır.’’
O
halde hayal gücümüzü kaybetmeyelim ve onu hiçbir şekilde sınırlandırmayalım.
İçimizdeki umutsuzluk, karamsarlık ve sabırsızlık gibi iç engellerimizi yıkıp
geçelim. Göreceksiniz ki yepyeni dünyalar bize kucak açacaktır.
İçinizdeki
engellerden kurtulmanız ve mutlu yarınlara merhaba diyeceğiniz güzel günleri
görmeniz dileğiyle….
Sığın
Dostların En Güzeline
Girme
sakın ne stres, ne depresyon iline
Büyütme küçük şeyleri, dolayıp durma diline
Takıntıyla, bunalımla ne geçecek ki eline
Derdin mi var, sığın dostların en güzeline...
Kenan
Tunç
25.12.2012
Selam
ve dua ile….
Yazarın
Sonraki Yazısı