Esmer, pala bıyıklı orta yaşlardaki adam,
kalabalık caddede yürüyordu. Boğazında düğümlenen gıcığını bir sağa, bir sola
çevirip, ağzının içine getirebildiklerini okkalıca önüne bıraktığında
çevresinde iğrenerek bakanlara aldırış etmedi. Yere konan sarı ve yeşilimsi
balgam kaldırım taşının kenarında öbekti!
Mideniz
bulandı değil mi? Özür!
Pala
bıyıklı adam bu kez burnunda biriken sümüğü çıkarmanın telaşındaydı. Bir eliyle
sol burun deliğini tamponlayıp sümkürdüğünde, çıkanlar az kalsın yanından geçen
kadının bacaklarına yapışacaktı ki, kadın bir hamleyle kurtulmuştu. Kadın olup
bitenlere şaşırıp, tek eliyle kalbini tuttu. Adama ters ters bakıp bir şeyler
söyle de, adam aldırış etmeden cep telefonu satan dükkânın önünde durdu.
Simitçiye; “Taze mi?” diyerek bütün simitleri sümüklü elliyle kontrol etti. Gevrek
olduğuna karar verdiği yanık simidi ısırıp cebinde bozuk para aramaya çalıştı.
Bulduklarını simitçiye uzatıp metro istasyonuna yaklaştı. Kartı boştu.
Doldurmak için kuyrukta bekleyenlerin önüne atıldı. Arkadan gelen sezerişlere de
aldırmıyordu. Yürüyen merdivenden alt
istasyona geçip gideceği treni beklemeye başladı. Cebinden sigarasını çıkartıp
yakmaya başladığında iri yapılı güvenlikçi de başına dikilmişti. Sigara içmenin
yasak olduğunu söylediğinde adam kafasını iki yana sallayıp, birkaç fırt
çektiği sigara izmaritini son bir kez daha içine çekip, önüne bıraktı. Siyah ve
kabadayı görünümlü topuklu ayakkabısının ucuyla sinirlice ezdi. Gelen trene
binmeyip, ikinci treni bekledi. Gelen trenin son vagonun sonundaki boş koltuğa
oturduğunda, içerisi de bir anda kalabalık olmuştu. Dört kişinin karşılıklı
oturduğu bölümde karşısında genç bir delikanlının okuduğu gazetenin arka
sayfasına gözü takıldı. Çıplak ve
sarışın modelin fotoğrafına uzun süre iç geçirdi. Çevresindekilere aldırış
etmeden eliyle cinsel organının yerini değiştirip dışarıya baktı. Yanında oturan genç ve bakımlı kadın, kötü
kokunun nereden geldiğini tahmin ediyordu. Önce kalkmak istedi, ancak uzun ve
yorucu günün ardından bacaklarının bu kalabalıkta ayakta gitmeye
dayanamayacağını hissedip, burnunu kapatmayı tercih etti.
Adam,
dışarıya bakmayı bırakıp, bu kez çevresindekilere bakıyordu. Kadınların
bacaklarından dudaklarına kadar süzerken, dişlerinde biriken simidin susamlarını da
ağzından bir an önce atmak istiyordu. Eliyle damaklarına kadar gezdirip, birikenleri
yaladıktan sonra, arta kalanları da cama doğru yere eğilip tükürdü. Elini
elbisesine sıvazlayıp temizledikten sonra cebinden çıkardığı siyah iri taneli tespihi
çevirmeye başladığında, tespihin şakırtısı da vagonda herkesi rahatsız etmişti.
Tren
sinir bozumu içinde ilerliyordu…
Adamın
ineceği istasyon uyarıldığında, adam, aniden koltuğundan fırladı, müsaade
istemeden ve kabaca yanındaki kadına sürterek geçtiğinde önündekileri de ite
kalka kapıya yaklaştı. “Yavaş Be!” “Ayı mısın?” diyen sesleri duymuyordu bile. Homurdanmalar vagonda devam ediyordu. Adam,
metronun altındaki yürüyen merdivenle caddeye çıktığında ağzında birikenleri
bir kez daha yere tükürdü. Karşıya geçmesi gerekiyordu. Trafik lambasının
kendisine yanan kırmızı ışığına aldırış etmedi. Bir sağına bir soluna öylesine
bakıp hızla geçtiğinde, çarpacak araca el kol hareketleri ile bağırmaya devam
ediyordu…
Biliyorum
birçoğunuzun çevresinde görebileceğiniz bu adamın yaptıklarına sinir oldunuz. Bu
adam genelde hangi ülkede yaşıyor dersiniz?
Sayın
Başbakan 59 yıldır kapısını aşındırdığımız Avrupa Birliği’ne giremedik diye
Avrupalı dostlarına sitem etmiş ve bu durumun da kabul edilemez olduğunu
belirtmiş!
Pala
bıyıklı adamı sanırım unutmadınız! İşte bu tiplerden benim ülkemde çok var.
Yalnız erkek mi? Dişi de mevcut! Önce
bizi neden AB’ye almıyorsunuz, değil de, biz AB’ye hazır mıyız? Veya onların
normlarına uyuyor muyuz?
Benim
ülkemde;
Demokrasi
biber gazına sıkışmış!
Kadın
ölümleri her gün moda oldu!
Trafik
kurallarına uyan yok!
Adalet
Kaf Dağı’nın ardına saklanmış, yargılanmalar lastik gibi uzuyor!
Ekonomi
kime göre iyi?
Hakkını
aramak isteyen ve Sendikaya üye olmak isteyen çalışanlar korkutulmuş!
Vatandaşlar
kredi kartları borç batağında!
İcra
dosyaları on milyonları aşmış!
AİHM’de
Hukuk ihlalinde birinciyiz!
Gazeteci
ve yazanlara fırça gırla!
Medya
olmuş korkudan yandaş!
Özgür
yazandan çok, yağcılık yapan vıcık vıcık!
Moda
olmuş artık Cumhuriyetin değerlerini yok etmek!
Eğitimin
neresindeyiz?
Aşiret
bir yapı içinde
Töre
ve terör cinayetleri!
Ve daha nice olumsuzluklar…
Pala
bıyıklı adam tipleri ülkemde düzelmediği ve onların elinde kitap olmadığı
sürece, biz bırakın AB’yi hiçbir “Birlik” içinde SİTTİN sene bulunamayız! Ama
üzülmeyelim, yine de Arap Ligi’ne iyi yakışırız diye düşünüyorum!
Onlarla
bedevi bedevi geçinip gideriz! Sahi bu arada unutuyordum, Arap Liginin de
gönülden bağlı olduğu ABD’ye zaten göbekten bağlı değil miyiz? Onun içinde de “AB”
yok mu? Ne fark eder?
Ertuğrul Erdoğan
Şubat 2013/Bursa