ŞİİRDE GENEL AHLAK KURALLARI KORUNMALI MI
452 izlenme
26 yorum
27 Mart 2024 Çarşamba - 00:32
Şiirde ahlak kuralları korunmalı mı yoksa her akla gelen yazılmalı mıdır?
Yorum Yaz
İnsan fıtratına uygun olan davranışlar hemen hemen her toplum tarafından kabul görür.
Mesela insanlara saygılı davranmak, fakirlere yardım etmek, cömert olmak, doğru söylemekkutsal değerleri için fedakarlık yapmak, vatanını sevmek vs... vs..
Yine fıtrata aykırı olan her şey de genellikle ayıp kabul edilir ve kötülenir.
Hırsızlık, gasp, cinayet, fuhuş, zulüm vs... vs...
Şiirde de bir şairin çıkıp da aşk şiiri adı altında fuhşu ve zinayı metehede methede anlatmasını hiç kimse tasvip etmez. Zaten bu şekilde açık açık anlatan şair de pek çıkmaz ama Neyzen Tevfik gibi içki müptelası şairlerin şiirlerinde ağza alınmayacak kelimelerle sinkaflı şiirler yazmasını da şiir adına kabullenemem.İnsan edebi yerinde kişişler içerisinde böyle bir şiiri yüzü kızarmadan okuyamaz diyebilirim.
bazen küfürlerim aşar edebimi
Ahlak hakkinda bircok doyurucu yorumlar yazilmis bence cokta faydali olmussunuz , . Sevgili peygamberimizin „ ben güzel ahlaki tamamlamak icin gönderildim“ hadisi bizlere ahlakin zirve yaptigi yerin islam ögretisi oldugunu gösteriyor. Tabiiki görmek icin yasanmasi gerekir
.. birakin insani cürümüs bir köpegi gören Allah resulu „ne güzel de disleri var „demesi;bir kisinin düsmaninda olsa giybetinin yapilmasi, onun etinin yenmesi kadar berbat ahlaksizlik oldugu, ögretisi ve benzeri yücelikler evrensel fitratin ahlaki kurallaridir, hernekadar ahlak göreceli olsada.
Ilahi buyruklar zaman sumul ve cihan sümüldür
AHLAKI degerleri belirleyen en köklü temelli ve degisen durumlarin hic DEGiSMEYEN etkeni insanligin ilk liste siradaki hayati gereksinimine dair BARINMA BESLENME GÜVENLiK ve KENDiNI ISPATLAMA ( mesleki tercih) dir. Yani Soyut üst YAPI IDEALLERI ( onur itibar saygi sevgi dayanisma sanat ahlak..., iliski ve iletisim araclarinin ne denli sosyal boyutta ortak paylasima yaygin yerlesik üretkenlikte uygarlastigi SOMUT altyapi temel tasina bagli ve bagimlidir. Yani EKONOMiKTir ahlaki degerleri belirleyen baslica etken. Toplumlar bu hayati gerekliligi temin etmede ahlaki ideallerini kazanir veya kaybeder. Siir`in ahlaki da buna baglidir. Herkes siir yazabilir mi sorusuyla herkes SIIR YAZMALI MI sorusu iki temel farkli önermenin MANTIGINI kavramadikca kendi dibi delik kovasinda corak degirmenlere kezzap suyu tasir durur herseyi terten kavramayi kendi saplantilarina göre huy edinmis huzuli sarfiyatcilik servisinde gidip gelen heveskarliklar.
Kezzap suyu demisken...
Suyun degerliligi IRMAGIN miktarina veya ciliz derelerin kumdan ve topraktan süzerek süyemledigi damlalardan hangisinin daha önemli degerli yahut kiymetli oldugunu yaristiran birincilikten asla duyup bulamaz insan. Ki...hayatin ihtiyac duydugu susuzluga maddesiyle manasiyla SU olmanin geregini yerine getirmektir sirda sakli AHLAKI SORUMLULUGU zahmetli emegini esirgemeden onurlu incelikte her degerin kiymetini bilip okuyup anlayip ve YAZMAK.
Şair Ahmet Haşim'in de dediği gibi ahlak bekçisi değildir. Kendisi ahlaksız biri olsa bile yazdığı şiirse reddedilemez. Çok terbiyesiz, hakaret yüklü ise zaten o şiir olamaz.
Sayın Hocam
"Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı" ne güzel söylemiş Yunus Emre; bizlerde yaşanmışlıklarımızla, bilgi, görgü ve tecrübelerimizle, yetişmiş olduğumuz çevre etkisiyle duygularımızı şiirde, romanda, hikayede, resimde vb.. yayımlarla dile getiririz. Bazen özne olan kişiyi, durumu kendi olay örgümüzde, övmekle bitiremez, bazen gelir geçer ahlâk kurallarını canımız yandığınca göz ardı ederek pervasızca yazar ve dile getiririz. Bu âlemde nefsimiz sebebiyle kusurlar işlemekteyiz. Varlıkların en şereflisi olarak yaratılan bizler hata ve kusurdan münezzeh değiliz. Kaide ve kurallar belliyken bir başkasının hayatını kendi açımızdan acımasızca değerlendirmek gayri ahlâki bulmak bir gün bizimde bununla sınanacağımız gerçeğiyle karşılar bizleri. Raj Kapor'un ünlü filmi "Avare" de soylunun oğlu soylu, hırsızın oğlu hırsız olur önyargısı ile hareket eden bir hakimin değişik şartlarda yetişmek zorunda kalarak hırsız olan oğlu ile sınanmasıdır en güzel örnek. Hapse giren sanatçı olamaz diyerek Bayhan'ı eleştiren Deniz Sekinin Hapis gerçeğiyle yüzleşmesidir. Örnekler çoğaltılabilir. Her olay ve durum örgüsü
sonucunda öykülenen hayatlar Allah'ın bizlere ibret için yarattığı kişi ve olaylardır. Eleştirmemiz hor bakmamız için değil ders almamız içindir.
Canımız yandığınca demiştik, Mevlâna'nın vahdeti vücûd felsefesi ve Allah inancının kaynağı bu gün dünyada kabul görüp kutsanırken, bu felsefenin temel taşları olan Hallac-ı Mansur'u taşlatarak, kafasını keserek, Büyük üstâd Nesimi'nin derisinin yüzülerek öldürülmesine hangi ahlâk anlayışıyla bakmamız gerekir.
Şiirde üslup elbette ahlâk, kaide ve kurallar gerektirir. Birde madalyonun diğer yüzü var. Yazan kişinin yetiştiği çevre, hakaret edilen kişinin ne şiddette azmettirdiği, yazan kişinin ne kadar canının yandığı gerçeği kuralı belirler. Bazı insanlar dile getiremez Allaha havale eder, bazıları hırçınca yazıya döker, ne yazık ki bazılarımız için cinayet sebebine dönüşür bastırılamayan duygular. Rusların ajan yetiştirme kriteri gittikleri ülkenin çiftçisi, işçisi, sokakta ki serserisi. akademisyeni kadar aynı dili konuşabilme yeteneğidir. Bazen aynı anlayış içinde olmadığımız kişiler karşımıza çıkabilir. Etkili iletişimin bir aracı olan konuşarak ikna en büyük güçtür aslında. Yer bulamayan , kabul görmeyen, kınadığımız her şeyi kapımızın önünde evimizin içinde bulabiliriz. Değişimini istediğimiz bizi rahatsız eden her gerçeği öncelikle kabul etmemiz, anlamamız, sonra zor olan yolu seçerek gerekçeleriyle birlikte karşımızdakinin konfor alanını ihlal etmeden anlatmamız gerekir. Unutmayalım her sistem kendi anarşistini yaratır.
Meslek yaşamımda ki bir anımla huzurunuzdan ayrılmak isterim. Çalıştığım bir birlikte garaj inşa faaliyeti vardı. Birlik komutanı bu görevi yürütmesi için bir takım komutanı görevlendirdi. Ekibi Rahmetli Turgut Özal devrinde şartlı tahliye adı altında afla çıkan siyasi mahkum, cinayet suçlusu, kaybedecek bir şeyi kalmamış Müslüm Baba ekolünden gençlerle son tertip askerlerdi.
Ekip çalışması başlamadan bitti. Birlik komutanı tarafında görev bana verildi. İlk olarak bu ekiple birlikte etkili bir iletişimin gerekli olduğunun farkında olarak onlarla çimenlere oturup sohbete başladık. Bazıları bu durumu pek kabullenmese de davete icabet etti. Amacım otorite olmaktan çıkıp bir olma duygusu yaratmaktı. Çünkü emir komuta edeceğim ekip her ne kadar asker olsalar da kural tanımaz, uğraş gerektiren kişilerdi. Çalışma ortamını çatışma ortamına dönüştürebilecek bir yapıya sahiptiler. Özellikle son tertiplerden verim alınmayacağı askerlikte bir gelenek olarak yerleşmişken.
İkram ettiğim sigara çay faslından sonra asıl konuya geldik. Onlar için toplumun anti sosyal kişiler olduğu görüsünden farklı düşündüğümü, her sistemin kendi suçlusunu yarattığını, benim için değerli olduklarından bahsettim. Siyasi suçlu bir çavuş bakışlarıyla ne derece samimi olduğumu ölçüyor, karar alma konusunda tereddüt ediyordu. Onlara bu faaliyetin bir gönül işi olduğunu, disiplinli çalışma gerektirdiğini, laubalilik kaldırmayacağını, sonunda da ödülün işe yaradığımızı görüp, manevi hazla eserimizin önünde bir fotoğraf çektirmek olacağını söyledim. Çavuşum bana Komutanım bize müsaade edin arkadaşlarla bir konuşalım dedi. Netice de karşımda Çavuş arkadaşımın başta olduğu inanmış bir ekip buldum. Şartları onların benden başka otorite görmek istememeleriydi. Biz İstihkam Bölüğüyle rekabette cumartesi pazar ve mesai sonrası çalışmadan 3 ay 10 günde bu faaliyeti güle oynaya bitirdik. O kahramanlar gençliklerinin en değerli zamanını karşılık beklemeksizin bu vatana, bu devlete veren onurlu kişilerdi. Argo konuşsalar da, küfür etseler de, suça itilip, suçlu görülseler de iyi çok iyi insan, çok iyi askerlerdi. Her şeye rağmen terhislerinde hakkını helâl et komutanım diye gelir, fakat asıl helâllik isteyen tarafın biz komutanı ve devleti olduğunu düşünmezlerdi. Her defasında bunu kendilerine hatırlatmış ve helâllik istemişimdir. Saygılarımla
Her akla gelen yazılmaz ama küfür hakaret dolu sözler de şiire uymaz.
Siyaset ve şiir... Yeni siyasi dönemde belki özgür olurlar ama, son 20 yıldır neredeydi ki, hangi alandaydı ahlak, neden şiirden ahlaklı olması bekleniyor ki.. Allahtan şairlerimiz ahlaklı da şiirleri de ahlaklı... Keşke yüreklere kapanlar kurulmamış olsaydı, gerçekten özgür olabilselerdi ozanlar, boşa geçti 20 yıl, yazılabilen şiirler keşke yol gösterici olabilselerdi...
ADEM ELİF OĞLU
NURİ BAŞ HOCAMLA AYNI GÖRÜŞTEYİM
Aynı görüşteyim üstadım.
Her şeyin bir ahlakı , edebi var.
Şiirin de bir edebi olması gerekir.
Kisacasi her kelime kendi deger anlam fikir kavramlarini yüklenir tasir. Keimelerden sözleserek konusan her dil ve dagarcik ne denli nitelikli karakterde insan kisiligi olduguna dair akil vicdan ve ötesine kaynaklik eder. Her söz sahibi akliyla yüregiyle danisip konusuyorsa siir de yazabilmenin de ehil bilgesidir.
....veeee her siir, kendi yerine yazilarak, yürekli duyus ve dokunuslarla kopup gelen somut yasam gercekliginin degisken durumlarina göre özgün karakter ve kisilikteki SAiRLIGiN duygusunu, farkini, mutlulugunu, coskusunu, kederini, yergisini, itirazini, tepkisini, durusunu,tavrini, övgüsünü, tutkusunu, agirligini, yükünü, degerini, anlamini ve duygusunu söyler yazar ve tasir.
Kisiye ÖZEL olmayan ORTAKCA yasamin toplumsal alanlarinda kisiye ÖZEL duyum ve bildirimlerin herkesce duyulan veya duyulmayanlarini hic bir konu basliginda ayristirip KATAGORiZE ETMEDEN bilgi ve sezgi gücünün ortak sorumlulugudur duygusal iletisim bagiyla toplumsal hal ve gidise gösterilmesi gereken klavuzluk.
Bu baglamda sekilsel olarak buyrulmus kaliplarda kusursuz -hatasizligin mükemmel ve muntazamligina
akil -vicdan sapmalariyla kostümü süslü siirler donatarak yalani yanlisi sahteyi talani eriyi dogruyu ve kokusarak görmez duymazliktan gelinen ahlaksizligi ahlak diye tezgahlayan herseyi dünya hayatinin haricinde süslü bicimsellikler dokuyarak- ölü yatirim kapisi degildiir ne siir, ne de baskaca sanat.
Isin en pis köpük kusan acikli yaniysa, yeni filmler eskilerin tek kare repligi, yeni yazilar eskilerin kelepir tekrari, yeni sözler yeni sanatlar yeni resimler yeni EDEP VEYA EDEBIYTLAR yaristigi magazin popülasyon kültür corakliginin birincisi olma ugruna herkes birbirinden alinti-calinti hatta davalik ve dosyalik...
Eger artik kimyasal renklendirmelerle aklin fikrin vicdanin tuz buz oldugu tezgahta hangi DAVRANIS BOZUKLUGU kac ton milyar insan etmiyorsa, sahte yalan yapay samimiyetsiz soyut baskalasmalarin taklitciligine azmis sapmis bu cöplükte aramali ve sormalidir güncel tabutu ve arizayi insan.
Kaldi ki günümüz SANAYI ürünü olmaktan kendini kurtaramayan ve sinirlarini sadece tezgah sahiplerinin belirledigi GLOBAL KAFESLi INSANLIK ESARETiNDE, herseyi birbiriyle kizistirarak kurguladigi AHLAKSIZ KAUNSUZ - soyut nicel tapinmalari dünyanin heryerinde tek tiplilige esitleyerek- köleliklere yaristiran hangi toplumun baska topluluklarla ayrisan nitelikte kendine özel AHLAKi DEGERLILIGI kaldi ki. Istisnasiz kaidesiz hic...degil mi...!
AKLA seslenip konusurken AHLAKI DEGERLER verisi, elbetteki vicdan, bilgi, liyakat, samimiyet, beceri, cesaret, özgürlük, özgünlük ve CAGDASLIK GERCEGiYLE kisiyi kendi darasinda tasiyip tartabilen
ve sabit pasli kirlilige PUTLASTIRILMAMIS DUYARLILIKLA esit ve yasit oldukca kanunlarin acikverenlerinin alan disinda kalan AHLAK, inandirici, etkin, saglikli, icerikli, anlamli ve sayginliga kalicilik devamlilik gecerlilik saglayabilsin. Aksi halde sürekliligi -MAGAZIN FURYASI CUKURUNA DÜSMÜS- olmayan kopukluklarda hersey kiyasiya birbiriyle yarisarak eylemi söylemiyle örtüsmeyen cöplügün kokusmus cürümüslükleriyle telef olur gider Etik de, Ahlak da, kanun da, kuralda birey toplum kargosu kiyametindeki insanlik.
AKLIN sorumluluguna seslenip konusan AHLAK ögretisi, sorgulama MANTIGI olmayan hayvanlasmayi bütün bu alanlarin disinda tutarak ölcümetreleri degisen yüzyillarla insan ve toplum iliskisinin her türlü degisken gecis araliklarinda bazan kör ve karanlik köstektir, bazan her sekil solyal tecavüzde tutunacak can simidi.
Cünkü insanlar dogustan ölüme kadar kökten kazinilmasi asla mümkün olmayan olumlu olumsuz egilim ve duygularin tasiyici unsurudur. Kanunlar kurallar KAMUSAL OTORITE ´nin yazili metinlerle hic kimseyi özel ve ayricalikli tutmaksizin herkesi kapsayan özel yetkisiyle kisiyi ortak yasamin hak hukuk temelli dengesini düzenini kisinin keyfiyetine birakmaksizin uyum ve kabule zorlarken; FARABi`gillerden Russo, Descartes, Kant, Voltaire `lere kadar binyillarca ciltler dolusu kitaplar ögretisiyle AHLAKi ögelerin yazili yaptirim metinleri yoktur. Siir-Edebiyat yahur diger sanat kol ve damarlarinsa INSAN icat edip yapma veya hayvansal tarafini terbiye etme gibi bir talim terbiye TIMARHANESI hic yoktur.
ETiK...yani AHLAKi veri tabaninin kapsadigi alan, sokagin yahut okullarin ögrettiginin yetersiz kaldigi; KANUN ve KURALLARLA düzelmeyen DAVRANIS BOZUKLU insan aliskanliklarina kültür temelindeki örf ve adetlerle noksanda kalanlari tamamlama bilinc ve BELLEGiDiR.
Degerli arkadas Hüseyin Demircan konuya iliskinligi ince detaylariyla yormus elemis tartmis ölcmüs irdelemis ( cep telefonundan yazdigini tahmin ettigim cümlelerin düzyazi metni seklinde degil de siirsel satirlar halinde vucut bulmus olsa da ) ve nitelikli cikarimlarda bulunmus.
Bir seyin etik olup olmadigina dair yaptirimlari veya karar verme hükmünü toplumlarin tarihsel gelisim süreci icerisinde baska topluluklarla farklilasan özgünlügü besleyen ana damar elbetteki kültürel kazanimlardir.
Şimdi efendim .
Atalarımız mermer taştan
Hürmet her iki baştan..
Demişlerdir..
Sadece şairden namuslu ahlaklı olmasını beklememeli
Okurunda ahlaklı olanına rağbet edilmeli
Şimdi şuraya kuçu kuçu gelse
Aaa ne sevimli hayvan deseniz başını okşasanız
Kalbi bozuk itikadı bozuk birisi
Köpek için kötü şeyler düşündüğünüzü düşünebileceği gibi
Mesnevide kabak
Hikayesini
Erkek suretinde kız çocuğu binti ibn-i hikayesini okuyan biri
Ayrıca
Kiçkinen oğlan hey bize gelgil
Şiirine bakıp
Adnan hocanın kediciklerine verdiği dersleri de izledi ise
Şemsettin tebrizi hazretleri ile altı ay bir eve kapandığı vakit
Eşinin devrin kadısına şikayette bulunduğundan dem vuracak
Her ahlaksızın yaptığı tartışma hilesi
Rakibini yenebilecek zeka
Bilgi
fikir kırıntısı yoksa
Bel altına vurarak küçültme yoluna gidecektir
Hakir oldu ise şair
Şanına noksan gelir sanma
Çöpe düşmekle cevher sakıt olmaz Kadri kıymetten..
Sözünden de anlaşılacağı üzre
İçimizde mektep medrese görüp tarih yalamış yutmuş
aydın münevver Sami hoca ile üç beş kimse daha var sanırım
Ötekilerin çoğunu kaale alma bile doğru değil
Sami hocam daha iyi bilirler
Avni mahlası ile Fatih'in
Bağlanmaz firdevse gönlünü Galata’yı gören
Servi anmaz anda ol serv-i dilara gören
Yazdığını.. bilen biri..
Aa hristiyan iç oğlana hemde diye
Art niyet mi arama lazım..
Tek tük sapık şairimiz çıktı
Cumaya diye izin alıp mader'den
Bir gün uğrılıyalım çarhı sitem perverden
Diye
sadabata çıkma istediği servi Bülentin
neyin nesi kimin fesi olduğuna bakmakla
Dam üstünde un eler tombul tombul memeler
Türküsünün porno olduğunu söylemekle
On yaşında gonca güldür, açılır.
Onbirinde ab-ı hayat içilir,
Onikide boyu beli seçilir.
Onüçünde gözler mestane benzer.
Ondördünde güzelliğin bağıdır.
Onbeşinde gören aklın dağıtır.
Onaltıda yiğitliğin çağıdır.
Onyedide sanki ceylane benzer.
Şiirini yazanın çok ahlaksız sapık olduğunu demekle bi yere varılmaz
Bundan çok değil kırk yıl önce az saç uzatsam
Anan gibi saç değil baban gibi bıyık bırak derlerdi
Erkeğin saç uzatması ahlaksızlıktı
Barış Manço çıktı saç uzattı
Yüzük taktı hiçte ahlakı yerlerde sürünmediği gibi
Sapa kulpa kapağa meyletme dostum
İçi boş tencere
Süngersi dokunun bu sofrada yeri yok
dedi
ders verdi
Günümüzde küpe bile takabiliyor
İnsanımız yadırganmıyor
Keşke birinci Cihan harbi askerimiz
Bitin düşmediği ipek giyse idi de
Tifüsten binlerce askerimizi kaybetmese idik
En büyük ahlaksızlık namussuzluk
Beyine tecavüz edilmesidir
Bir insanın beynini yıkar
Ozon suyuna yatırıp
Ilık suda çitiler köpürtür
O kimsenin beynine tecavüz ederseniz
İlk okuduğu kitap
Kızıl Sultan demişse hain Abdülhamit der
İlk okuduğu kitap
Ulu Hakan demişse
Zulmu alkışlayıp zalimi övemen
Gelenin keyfi için gidene sövemem
Der
Bu nedenle
Mevzulara
At gözlüğü tek açıdan bakmamalı
Kafalarımızı şartlandırmalar ile doldurmalarına izin vermemeliyiz
Reflekslerimizi
Hür özgür beyan ile
Empati sağduyu
Bilinç süzgeci geçirmeliyiz
Ukela dümbeleği adı verilen dümbeleğin
Mevzuya çok hakim
Çok bilgili kimselerce çalınabildiği de hatırlanılarak
Şiirde şu şu ölçüler
Göbek ile dizkapak arası
Birde çatal görünmezse ahlaklı olur
Hayır efendim el bileği ile gözlerden başkası görünmemeli ahlaklı şiirde
Tartışmalarının
Şiire zarar verip
Armutlar ile elmaların mukayese edilmemesi gerektiğine inanıyorum
Her şiir dini
Her şiir milli
Her şiir anne sevgisini
Her şiir yar sevgisini
Her şiir naat peygamber sevgisi işleyecek diye kural yok
Kırmızı ile fişne çürüğü arasında 90 çeşit ton farkı var
Yosuna çimene fıstığa cevize şiir yazılabilir
Kurbağaya şiir balığa şiir
Kemirgenleri öldürüp çok yararlı iş yapan
Sanılanın aksine zehirsiz olan bözürük yılanına şiir yazılabilir
Sevimli dostlarımız kediler ile
Atlara
Arabaya
Yazıldığı gibi
Yeri göğü seni beni
Uçaktaki dümeni
Gökte ki yıldızı
Mektepte ki kızı
Tarladaki karpuzu yaratan
Neden niçin yarattığı dan mesul olmayan
Karanlıklarına gayrım
Aydınlıklarına nurum
diyen
hakka da
Tasavvuf zaviye tekke
Medine Mekke de
Saat saniye dakka da yazılabilir
Karerinde içme gerekir sızılabilir
Genel ahlak kuralı dışına çıkılmamalı
Okur haklıdır kızılabilir
Sinsile sülaleyi de düşünme gerekir üzülebilir
Derin vecd hörmetlerim ile saygılar .
Değerli şairim,
Her şeye her konuya şiir yazılabilir tabii ki.
Adab-ı muaşeret içerisinde her konu işlebilir.
Benim kasdettiğim o değil.
Taaa şiir tarihi ile beraber niyyetleri bozuk, ahlakları bozuk yaptıkları her haltı meşru gösterme gayretinde olan sözüm ona adı da şair olup şiir yazma kudretinde olan şairler var. İlla şair olası şart değil romancısı, hikayecisi, söz yazarı, makale yazarı. vs. vs.da varBunların ideoloji olarak şiir ve yazılalarında işledikleri ve hedef haline getirdikleri tek bir konu vardır. O da toplumun asırlardan beri gerek dini inançlarından dolayı gerekse fıtratlarından dolayı ayıp, günah gördükleri değerli yıkmak, onları yerle bir etmek,toplumu tabir caizse hiçbir ahlaki değere saygı duymayan hayvanlar topluluğu haline getirmek.
Adam çıkıyor şiirle Allah'a, peygambere, imana küfrediyor. Adam çıkıyor romanında alenen fuhşu, zinayı teşvik ediyor,
Adam çıkıyor gençlerin hayvanlar gibi sokak ortasında ilişkiye girebileceğini yazıyor.
Benim tenkitim bunlaradır.
Ben de kesinlikle korunmalı diyorum, ama bu "kesinlikle" ifadesi ziyadesiyle aklı selim olarak yorumlanmalı. Ahlak çok göreceli bir kavram; " asla yalan söylememek, iyi bir insan olmak, vicdanlı olmak, haklara saygılı davranmak ..." gibi ortak yaklaşımlar hariç evrensel kriterleri belirlemek epeyce güç.
Bu FORUM bölümünü aktif olarak kullanabilir isek sitemizin en şık, en güzel, en faydalı bölümlerinden birisi olma özelliğine kavuşturabiliriz.
Tabii bir de zaman yönetimi sıkıntımız var, şahsen ben kendi adıma olabildiğince katılım göstermeye çalışacağım.
Sayın Editör Huriye Ç. arkadaşımıza da hayırlı olsun, başarılar ve sabırlar dilerim :))
Adem Beyimizin de düşünsel emeklerine sağlık.
Kolay gelsin tüm arkadaşlarımıza.
Saygılarımla.
çağatay
İnsan her aklına gelenide şiir diye yazmamalı. Edebiyat güzel bir etkinlik ve içinde de illaki edep olmalıdır diye düşünüyorum...
Aynen öyle üstadım.
Her mesleğin ahlaklısı, ahlaksızı olduğu gibi şairlerin de ahlaklısı ,ahlaksızı var.
Meyhaneden çıkmayan, hovardalık peşinden ayrılmayan ahlaksız bir şairden herhalde tasavvuf şiirleri yazmasını bekleyemeyiz.
Şiir ahlaksızlaşsa ahlaksızlaşsa ne kadar ahlaksızlaşabilir ki? Zaten belirli sınırları aşarsa o yazıt şiir olmaktan çıkar ve küfür, hakaret olur. Ahlak deyince bazılarının gözü dönüyor, merak etmeyin size bir şey yapan yok; yapmayı tahayyül eden de yok. Bu ahlak bekçiliği durumu bir tür ruhsal hastalık sanırım. (Sözüm meclisten dışarı, buradaki hiç bir şairi ya da yazarı kast etmiyorum ve buradaki hiç bir şair ya da yazara sataşmıyorum. Yalnızca şahsi düşüncelerimi beyan ediyorum.)
Öncelikle ahlakın tanımı nedir?
"İyiye ve doğruya yönelmiş eylemi talep eden kurallardır. Bazı davranışlara üstün değerler yüklenerek yapılması teşvik edilir. Ahlak kuralları bireylerin davranışlarını düzenlemeyi amaçlayan, bunu yaparken de iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış davranışın ne olduğu sorusuna cevaplar veren kuralların tümüdür."
Şimdi bu tanımda karşımıza "iyi" ve "doğru" kavramları çıktı. İyi ve doğruyu ne, neler, kim ya da kimler belirler? Bu değişken bir durumdur. Yüzyıl önce iyi ve doğru olan bir şey yüz yıl sonra iyi ve doğru olmayabilir. Bu durumda ahlaki değerler de değişir. O yüzden ahlaki değerler hususunda sabit ve değişmez kurallar koymak yanlış olur. Şiir öyle bir sanat dalıdır ki yalnızca özgürlük ve bağımsızlık toprağında filiz verir. Özgür ve bağımsız olmayan bir yerde ise olsa olsa yapay filizler ve çiçekler karşımıza çıkar. İşte bu sebeplerden dolayı, şiirde klasik üslup ve kalıpların uygulanması dışında kısıtlamalar olmamalıdır. İnsanlar "ahlak" kelimesini duyar duymaz gözü dönmüş bir şekilde düşünmeden karar vermemelidir.
" Yüzyıl önce iyi ve doğru olan bir şey yüz yıl sonra iyi ve doğru olmayabilir. Bu durumda ahlaki değerler de değişir. O yüzden ahlaki değerler hususunda sabit ve değişmez kurallar koymak yanlış olur. Şiir öyle bir sanat dalıdır ki yalnızca özgürlük ve bağımsızlık toprağında filiz verir. Özgür ve bağımsız olmayan bir yerde ise olsa olsa yapay filizler ve çiçekler karşımıza çıkar. İşte bu sebeplerden dolayı, şiirde klasik üslup ve kalıpların uygulanması dışında kısıtlamalar olmamalıdır. İnsanlar "ahlak" kelimesini duyar duymaz gözü dönmüş bir şekilde düşünmeden karar vermemelidir."
Güzel kardeşim, bu paragrafı siz yazmıştınız.
Bugün çocuk istismarı ahlaki bir değer, ileride olmayabilir belki sizin düşüncenize göre. Cahiliye devrinde zaten öyleydi yine değişebilir benzeri izahınız vardı. Bugün madem bu ve benzeri fiiller ahlaksızlık o zaman bugün yazanlar yazmasınlar o konularda. İleride değişirse ahlak anlayışı duruma bakılır. Sınır konmalı mı derken, bu türden çekinceleri kastedenler neden "ahlaktan bahsedildiğinde gözü dönen" insanlar olsunlar ?
Ahlaki erozyonla ilgili yazan birçok şair var arayan bulur şiirlerini. Küfürlerle dolu cinsi münasebetleri ifade eden kelimeler kullanarak yazılan şiirler de var, geçmişte de vardı. Küçük iskender de bunlara yakın konular seçiyordu. Sadece cocuk istismarına takılmak da doğru değil. cinsellik, uyuşturucu alkol vb övgüleri Atatürk düşmanlığı vb. Yazılan çizilen çok şeyler var benzeri konularda. Yasalar bazısına engel, bazısına ahlak kuralları.
Ahlak kuralları denince gözü dönen insanlar ifadenizden, ahlak deyince sınır tanımadan yazılmasına taraftarım anlamı çıkar alıntıladığım paragraftan.
Netice itibariyle; şiirde ahlak kuralları koymak yanlış derken, ahlaksızlıkları konu eden yazılar zaten şiir olmaz diyerek bir açmaza düşmenin de bir anlamı yok :)
Sizin bakış açınızı anladım. O nedenle tekrara düşmemek adına ilave yazmayacağım.
Selamlar saygılar.
Çocuk istismarını öven bir tane şiir gösterin bende söylediklerimden vazgeçeyim. Aklı başında hiç kimse bu tür bir şiiri hoş göremez ve elbette bende bu tür bir şiiri hoş görecek değilim. Ama bu tür bir şiirin ya da bu tür şiirlerin varlığı sadece sizin varsayımlarınız. Benim yazdıklarımdan bu korkunç ve gerçek dışı varsayımlarınıza hoşgörü ile yaklaşmak anlamı çıkmışsa zaten ben kendimi anlatamamışım demektir. O yüzden fazla uzatmaya da gerek yok kanaatimce. Ancak dediğim gibi çocuk istismarını öven ve genel ahlaka aykırı yayınlanmış tek bir şiir bulun, bende tüm yazdıklarımı silip haklı olduğunuzu tasdik edeyim.
Not; Adem Efiloğlu'nun seneler önce ettiği ve senelerdir dilime pelesenk olan bir sözü vardır; " Yazılanları lütfen anlamlandırmayın, anlayın."
"Ömrüm boyunca çocuk pornosu konulu, insanların cinsel organlarını konu eden, tecavüzü yücelten, kul hakkını yemeyi meşru kılarak anlatan bir şiire rastlamadım. Böyle şiirler var mıdır bilemiyorum. Ama bu pis işlerle uğraşan insanların şiir yazamayacak kadar kötü ve kaba insanlar olduklarını da adım gibi bilmekteyim. Teori ve pratik; varsayım ve gerçek farklı şeylerdir arkadaşlar. Bir yolu bilmekle o yolda yürümenin farklı şeyler olduğu gibi. Hangi uyuşturucu kaçakçısı uyuşturucunun faydaları ile ilgili şiir yazmıştır?"
şeklinde çok güzel ifade etmişsiniz.
Sizin de tasvip etmediğiniz bu konularda demek ki kısıtlama olabilir düşüncesindesiniz siz de?
Yani örneğini görmemişsiniz ama birisi bu konularda şiir yazsa hoşgörüyle yaklaşmayı mı önerirsiniz?
Genel ahlaki kurallara uyulmalı mı sorusu idi forum başlığı.
Öyleyse Ahlak deyince "gözü dönenler" diye ifade ettiğiniz kimseler sizin de tırnak içindeki olmamalı diye belirttiğiniz şiirlere karşı olan kimseler.
Gözü dönmeyen var mıdır çocuk istismarına şiiri yazan birini görenler arasında?
Voltaire'nin de dediği gibi; " Fikirlerimize katılmıyorum ama fikirlerinizi özgürce söyleyebilmeniz için canımı bile veririm. " Bende düşüncelerinize katılmamakla birlikte saygı duyduğumu belirtmek isterim.
Ben kendimi bildim bileli edebiyat sanatına ve özellikle şiire ilgi duymuşumdur. Ömrüm boyunca çocuk pornosu konulu, insanların cinsel organlarını konu eden, tecavüzü yücelten, kul hakkını yemeyi meşru kılarak anlatan bir şiire rastlamadım. Böyle şiirler var mıdır bilemiyorum. Ama bu pis işlerle uğraşan insanların şiir yazamayacak kadar kötü ve kaba insanlar olduklarını da adım gibi bilmekteyim. Teori ve pratik; varsayım ve gerçek farklı şeylerdir arkadaşlar. Bir yolu bilmekle o yolda yürümenin farklı şeyler olduğu gibi. Hangi uyuşturucu kaçakçısı uyuşturucunun faydaları ile ilgili şiir yazmıştır?
Varsayımlarınız çok korkunç ve bir o kadar da gerçek dışı. Tarih boyunca şiir yazan ve şiirleri toplumlar tarafından kabul gören şairlere bir bakın lütfen; hepsi de naif, aydın, okumuş yazmış, tabiri caizse mürekkep yalamış kimselerdir. Ayrıca şiirin kalıcılığı sağlayan şair değil okurlardır. Bir tecavüzcü tecavüzün ne kadar iyi olduğuyla ilgili şiir yazabilir mi? Tut ki yazdı bu şiir kalıcı olur mu? Toplum tarafından kabul görür mü? Sanatı zaptı rapt altına alamazsınız, zaptı rapt altına alınan sanatta sanat olmaktan çıkar.
Gelelim işin ilahi boyutuna; Rahmet Peygamberi ilahi buyrukları insanlara iletirken "Lâ" ekini kullanmıştır. Bu küfre karşı koymaktır. Putperest Arap toplumunum ahlâk anlayışına karşı koymakdır. O zaman ki putperest Araplar; " Muhammed (SAV) atalarımızın inandıklarıyla dalga geçiyor. Kadınlara, develere ve kölelere haklar veriyor. " demiyorlar mıydı?Putperest Arap toplumunun ahlak anlayışına göre asıl ahlak dışı davranan (haşa) Peygamber değil miydi? Kız çocuklarından utanmak ve onları diri diri gömmek ahlak sayılmıyor muydu? Şimdi ahlaksızlık olarak nitelendirilen şeyler o zamanın ahlâk anlayışı içinde değil miydi? Ya Ahlâk olarak nitelendirdiğimiz şeyler düpedüz ahlaksızlık ise? Şu anda dünyanın yarıdan fazlasında (Hindistan, Çin, Afrika vb) ahlâk adı altında nice katliamlar, cinayetler, ahlaksızlıklar yapılmıyor mu? Bu sosyolojik konu daha çok cümle ister ama şuan için vaktim yok maalesef. Ben korkunç varsayımlarla şiir gibi naif bir sanatın kalıplar arasına sokulmasına karşıyım. Yoksa iyiyi kötüyü, eğriyi doğruyu herkes özünde çok iyi bilmektedir.
Korkunun olduğu yerde şüphe vardır ve şüphenin olduğu yerde iman barınamaz. İman kesinlik ve bağlanmışlık ister. Kendinden emin olmayan birisinin imanı ise maalesef tartışmalıdır. Kendinden, düşüncesinden, yaşamından emin olan birisi neden bahsettiğiniz ahlak dışı şiirleri yazsın ki? Bu yapılan doğmamış çocuğa don biçmektir bence.
Anlayamadığım bizler neden özgürlüğe, bağımsızlığa ve hürriyete bu kadar düşmanız? Bu korku neden? Halbuki farklı düşünceler, farklı fikirler, farklı bakış açıları Allahü Teâlâ'nın yaratma kudretinin ve sanatının delilleri değil midir? Melekleri de yaratan, şeytanı da yaratan; bir sivrisineği de, faydalı bir sığırı da yaratan Allahü Teâlâ değil midir? Biz iyiyi ve doğruyu Allahü Teâlâ'nın bize verdiği akıl ile ayırt edemeyecek kadar aciz varlıklar mıyız?
Bırakalım sınırları keskinleştirmeyi, insanları ötekileştirmeyi ve korkmayı. Koskoca İslam Alemi bu sebeplerden parça parça oldu. Herkes birbirini boğazlayacak hale geldi. Sevgi ve anlayış üzerine kurmalıyız bakış açımızı.
Şiir dediğimiz şey nedir? Şairin düşün dünyasının izdüşümü değil midir? Şaire sen öyle düşünemezsin şu kalıplar içinde düşünebilirsin demek şairin düşün dünyasını hapsetmek, şairi mahkum etmek değil midir?
Bakınız edebiyat sitemizde bile şiirin onlarca türü var; aşk şiirleri, hasret şiirleri, dini şiirler, ayrılık şiirleri vs. Bu çeşitlilik özgürlükten doğar arkadaşlar. En kötüyü değil en iyiyi düşünün ki iyi olsun.
Not: Yazdıklarım tamamen şahsi düşüncelerimdir ve asla bir başka kişiye sataşmak, hakaret etmek, alt etmek, aşağılamak amaçları gütmemektedir. Sizce ben yanlış düşünüyor olabilirim. Ama bence ben doğru düşünüyorum. Aslında bu kadar yazmak niyetinde değildim fakat siz şair arkadaşlarıma değer verdiğim için yazmamak kabalık olurdu.
Ahlak kuralları dediğimiz iyi veya kötü nesneller toplamı ya ilahi olur ya da beşeri olur. Belki beşeri olanlar zamanla değişime uyrayabilir ama biz müslümanlar için ahlak kurallarının kaynağı kutsal kitabımız Kur'anı kerimdir.Ve onun kuralalrı kıyamete kadar bakidir.
Zaten insan fıtratında iyi veya kötüyü kavrama yetisi vardır. Hiç kimse çıkıp da içkiye, zinaya, katilliğe, yalana, zulme iyi bir ahlak belirtisidir diyemez.İster inançlı olsun isterse ateist olsun.
Çünkü bu kavramlar evrenseldir.
Şiirde ise toplumun büyük bir kesiminin kabullendiği ahlak kaidelerini zorlayan anlatımların karşısındayım ben.
Ağza alınmayacak küfürleri, tahayyül edilmeyecek eylemleri şiirleştirerek okuyucuya sunmak ve buna da fikir hürriyeti demek bence yanlıştır. Her şeyin bir edebi olduğu gibi şiirin de bir edebi olmalıdır.
Adı üzerinde edebiyat diyoruz, edep kökünden türetilmiş kelimedir. Şiir de onun bir parçasıdır.
Çok özür dilerim adam karşıt cinsin mahrem yerlerini anlatıyor, bunun adına da şiir diyor. Öyle bir şiir bence insan nefsini azdırıp onları ahlaksız işlere yönlendirmekten başka bir işe yaramaz.
İşte bu tür şairler için Allah'ın Kur'anda tehdidi vardır
Şairler ise; gerçekten onlara azgın-sapıklar uyar. Onların her vadide şaşkın şaşkın dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmez misin? Ancak iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlar, Allah’ı çokça ananlar ve haksızlığa uğratıldıktan sonra kendilerini savunanlar başkadır. Haksızlık edenler, neye nasıl dönüşeceklerini (başlarına nelerin geleceğini) yakında görecekler.şuara:224-227
Biz inançlı insanlar olaya bu açıdan bakarız. Görüşümüz budur.
Bakış açılarına göre farklılıklar olabilir elbette. Ancak bir metinin şiir olmasını hakaret ve küfür etkilemez. Hakaret ve küfür olduğunda da kesinlikle şiirsel özellikler taşıyabilir. Şiir konusu seçilirken kısıtlanmalar mümkün olduğu kadar az olmalı. Mesela yasal sınırlar. Yasaların suç saydığı bir şeyi, konu edinemezsiniz. Örneğin ülkemiz için terörü övmek, Atatürke Hakaret, işkenceyi, pornoyu, çocuk istismarını övmek, güzellemek gibi hususlarda şiir yazmak kabul edilebilir mi? Alın size sınırlama. Şimdi bunları tenkit edenlerin gözü dönmüş mü olacak ? :) Yüzyıl sonra çocuk istismarı övünülecek bir şey olursa şayet o zaman duruma bakılır. !! Gelecekte değişmesi muhtemel diye bugün sıkıntılı olabilecek konularda yazayım bari demek pek doğru olmaz sanırım. Günün şartları içinde değerlendirmek lazım bana göre.
Mesela bizim gibi şiir sitelerinde, 14 yaşından 80 yaşına kadar yazanın okuyanı olduğu, erkek ve kadınların karışık olduğu sitelerde yukarıda saydığım hususlarda da kısıtlama olmamalı mı?
Kaldı ki genel ahlak kurallarının ille de dışına çıkacağım diye kim ısrar eder ki?
Oraya gelene kadar ucsuz bucaksız bir özgürlük alanı zaten var.
Selamlar..
Belli bir ölçüsü olmalı elbette.
Yüksek sesle herkese açık ortamlarda yakınına annesine babasına eşine kızına oğluna, kardeşine duyurulduğunda rahatsızlık duymayacağı şeyleri yazmamalı kişi bence.
Yazıyorsa da paylaşacağı ortamları dikkate almalı.
Bazen sarsacak kışkırtacak kızdıracak konular da anlatılabilir şiirde. Onları da ima yoluyla yapmalı hiç değilse.
Öyle olmalı Erol Hocam.
Hiçbir ahlak kuralı tanımdan ve yüzü kızarmadan ana avrat küfreder gibi yazılan şiirler var.
İnsanın yüzü kızarıyor okurken.
Şimdi bunlara edebiyatın bir parçası mıdır diyeceğiz?
Bence asla diyemeyiz.
Ancak kişinin iç dünyasındaki kötü düşüncelerin yazıya dökülmüş hali diyebiliriz böyle şiir ve yazılar için.
Kara çarşafa giren bir Suudi arabistanlı
Beyaz baş örtüsü giymiş Türk kadınını yüzü göründüğü
Peçe takmadığı için
Ahlaksız görebileceği gibi
Tesettüre uygun giyinen bir İranlının hava alanında baş örtüsünü attığını gören Türk kadını
Gerçek ahlak bizde bunlar gibi mollaların sopa zoruyla giymiyor
Hür özgür seçimimle giyiyorum şeklinde düşünebilir
Başka biride yahu bırakın şu kadınları burkaya sokup
Bu kara kutular içinde ne cevher yatıyor kimbilir diye salya akıtıp altı yaşında çocuğa nikahı basmayı birazda
Özünde sözünde namuslu ol çarpma çırpma çalma
Diyebilir
Kime göre ahlaklı neye göre ahlaklı
Şair Eşref gibi şair çıkar
Sırf hayat kadınlarından değil
Evli kimselerden de rüsum alınsın der
Neyzen çıkar
Yürü bre ehli deve der
Küfürü şirin hale getirir
Ehli değildir
Ağzından eşek herif sözü çıksa
Şiirin namusuna halel gelir
Genel ahlak ölçüleri
Evet
Edep edebten gelir
Büsbütün mahremiyet ortaya dökülmemeli
Ancak sümbülzade Vehbi örneğinde olduğu gibi
Hiç bir art niyet taşımayan
Azmı hamam edelim sürtüştürem ben sana kese
Rahat etsin cismi can
Öyle bir sokayım ki kalmasın dışarda hiç
düşmanın bağrına hançeri Nagehan
Gibi şiirlerde de
Hamamın namusu bizden sorulur ey ümmeti Muhammed yetişin din iman ahlak elden gidiyor
gibi ahlak zabitliğine
Karşıyım
Fikirlerimin yanlış olduğu yargısına vardığım vakit değişebilir fikrimi değiştirebilirim sabit fikirli örümcek kafa biri değilim
İstediğim tek şey sağlam sıkı bir ispat
İyi bir gerekçe
Bu fasulye ile de
Hatıra ile dolu bu kervan
Bana da bir kaç satır lütfeden edebiyat evim ailesi müteşekkirliğim belirtirim
Susmasın yürek ses
Dayim olsun kalem saygılar.
Her şeyin bir edebi ve ahlak kaidesi olduğu şiirin de bir edebi olması gerekir değerli üstadım.
Daha doğrusu edep ve ahlak şairde olmalıdır. Ömrü ahlaksızlık peşinde geçen bir şairden ahlak şiirleri yazmasını bekleyemeyiz. Fuhuş ve zinayı hoş gören bir şair ancak onları anlatır şiirinde. Bütün ömrü içki şişelerinin başında geçen çok meşhur bir şairimiz içkiden başka bir şeyden bahsetmemiştir genellikle şiirilerinde. Öldüğü zaman dostları mezarının başına içki şişesi koymuşlar. Hani ne derler büyükler "Dervişin fikri neyse zikri odur."
Şair Eşref'in ve Neyzen Tevfik'in o tür şiirleri kimliklerini ortaya koyuyor zaten. Yaşantılarına baktığımız zaman zaten doğru dürüst ahlakları yok. Meyhanelerde içki başında ömürleri tükenmiş. Bu zihniyetteki insanlardan ne bekleyeceğiz zaten yazacakları sinkaf lı , küfürlü şiirler.
Bir üstad Necip Fazıl'ın, Bir Mehmet Akif'in yazdığı şiirlere bakınız bir de bunlarınkine.
Demek ki şairin şiiri kimliğinin aynasıdır. Yaşantısı, fikri, zikri ne ise şiirine o yansıyor.
Elbette korunmalı aksi mümkün mü?
Aynen öyle değerli üstadem.
Ahlak kişinin kendisinde olmalı.
Gece gündüz içkinin başından kalkmayan bir şiir içkiyi methetmekten başka hangi şiiri yazacak ki?
Ahlak ve toplum edebinden mahrum olan bazı şairler adları çok büyük bile olsa şiirin içine küfür, argo, müstehcenlik soktular. Bunun adına da şiirde hürriyet dediler.
Olmaz olsun öyle hürriyetleri.
Kesinlikle korunmalı.
Aynı görüşteyim üstadım.
Her şeyin bir ahlakı , edebi var. Şiirin de bir edebi olması gerekir.
Yorum Yaz