Genç avcı için vakit gelmişti. Tüm malzemelerini topladı, arabasına bindi. Gece, ağırdan hissettiriyordu kendini. Gündüzün aksine gece 'av'ları daha kolaydı onun için.
     Issızlıkların içinde daha rahat hareket edebiliyordu, böylece. Ormana yaklaşmıştı. Kalbi çarpıyordu artık. Arabasını durdurdu, indi. Bir ''av'' arayışına girdi, her zamanki gibi. Bu işe alışmıştı artık. Çocukluğundan beri kurduğu askerlik hayallerini düşündü. Peltekliği hayatının katiliydi belki de. Kendine doğru yaklaşan bir geyik gördü, o acımasız silahını doğrulttu. Işık saçan kasketinin aydınlattığı gecede, geyiğin meraklı bakışlarıyla karşılaştı.
  -Bunu yapacak kadar cesaretli olduğunu sanmıyorum, dedi geyik
  -Kendimle yüzleşemeyecek kadar korkak, düşmanımla yüzleşecek kadar cesur olamam. Fakat bir geyiği avlayabilirim, bu benim işim, diye yanıtladı avcı.
  -Sen, dedi geyik. ''Onlarca canlının hayatını mahvettin.''
     Avcı uzun bir düşünmeye daldı, upuzun gecenin amansız karanlığında. Kırdığı, üzdüğü onlarca insanı, mahvettiği hayatları düşündü. Daha önce aklından bile geçmeyen bu düşünceleri 'bir geyik' hatırlatmıştı ona. Postunu evine astığı, akşam yemeğinde sayesinde ziyafet çektiği onlarca, belki de yüzlerce insanı düşündü.
  -Görüyorum ki kaygın simsiyah gözlerindeki ''sahteliğe'' çözüm değil.
  ''Fazla ileri gidiyorsun!'' dedi avcı, giderek sinirleniyordu.
  ''Hayatındaki onca başarısızlığı, kabuslarına giren onca kaybını düşün!''
  -Ben, dedi avcı. Elleri, ayakları, tüm vücudu titriyordu, konuşamıyordu.
  ''Ben buraya hayvan avlamak için geldim, beni durduramazsın''
  ''İnsanlar, çok garip. Ne yapacakları, ne söyleyecekleri belli değil, kötülükleri boylarını aşmış...''
      Uzun bir sessizlikten sonra geyik devam etti.
   İyilik, dedi. ''Soyut bir kavram artık, herkes için. Belki bu dediklerimden sonra...''
      Avcı, geyiğin sözünü tamamlamasına fırsat vermedi, sinirden ve korkudan titreyen ellerini silahın namlusuna sürdü, tetiği çekti.
      Geyiği ayaklarında vurdu, hızla koşarak uzaklaştı, arabasına bindi.
      Hissizleşmişti artık.
      Hiçbir şey duymak, söylemek, yapmak istemiyordu.
      Kötülüğün kalbine verdiği ''ilk'' acıyla evine gitti. Yatağına yattı, korku uykusu tüm bedenini sardı. Derin bir uykuya daldı.
      Yakacak için ağaçları kesiyordu demir baltasıyla. Yoruldu, göl kenarına oturdu. Baltasını suyun hafifliğinde gezdirirken daldı gitti. Durgun su kollarını açtı, baltasını kaptı. Genç avcı atlayıp, baltasını almak üzereydi ki suyun üzerinde bir beden belirdi. Uzun, simsiyah saçlı, garip giyinimli, mitolojilerdeki tanrıçaları andıran bir kadındı bu. Elinde altından ve gümüşten iki balta vardı. Genç avcı çok şaşkındı, içinde ümitsiz bir heyecan belirdi.
   -''Suya düşürdüğün balta gümüş müydü, altın mı?'' dedi tanrıça görünümlü ruh.
       Avcı bu fırsatı kaçırmak istemedi. Altın balta hayatını kurtarabilirdi.
   -Altındı, diye yanıtladı
       Kadın uzunca bir süre avcının yüzüne nefret ve acımayla baktı ve ''Yalan söylüyorsun!'' diye bağırmaya başladı. Avcı kaçmak istedi, tam ayağını geriye atmışken;
   -''Bunun tek cezası vardır, Ölüm!'' dedi ruh.
       Avcının bedenini sonsuz bir korku kapladı, kalbi delicesine çarpmaya başlamıştı, titriyordu.
       Ruh, kılıca benzer uzun bıçağını doğrulttu ve o anda avcı ''O''nu gördü. Ağaçların arasından geliyordu zarifçe. O geyikti, sapasağlamdı.
     ''Atla!'' diye bağırdı avcıya. Genç avcı hiç düşünmeden geyiğin üzerine atladı ve kaçtılar. Ruh, şaşkınlık içinde kayboldu.
      Ağaçlık, ıssız bir alanda geyik durdu, avcı indi.
   -Ben, dedi avcı. ''Gerçekten teşekkür ederim. Hayatımı kurtardın.''
    Geyik, ''İyileri öldürebilirsin ama iyiliği asla...'' diye yanıtladı, ıssızlığın güneş ışığının yakıcılığıyla buluştuğu noktada kayboldu.
      Avcı, derin bir çığlıkla uyandı.
      Doğrulmak, kendini sokaklara atmak istedi. Bu korku ve pişmanlıktan nasıl kurtulacaktı?
      Kalkamadı, yüzü soldu. Beyninde büyük bir acı vardı.
      Bacaklarını hissetmiyordu.
( Av Gecesi başlıklı yazı goassa tarafından 10.08.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.