HAYATIMIZDAKİ KEŞKE VE
EYVAHLARIN ANALİZİ
İnsanoğlu yaşantısında
her ne yapıyorsa, (kasıt hariç) en iyiyi yaptığını varsayarak yapar. Hiçbir
kimse bilerek ve isteyerek, ilerde keşkelere ve eyvahlara malzeme olacak bir
davranışta bulunmaz veya bulunmamalıdır.
Kaliteli inşan, hayatının
her anını dikkat ve özenle planlayarak uygular. Ama gerçekler farklıdır. Hani
derler ya; “insan kurar kader güler” diye… İç ve dış çevre faktörleri, bizim
plan ve kurgularımızdan habersiz kendi rollerini oynarlar. Yani, bazen müdahale
edemediğimiz faktörler, bizim oynadığımız sahanın içerisine paraşütle inerler.
Bütün hesaplarımız alt üst olabilir.
İşte bunun adı “sorun”
“veya “problem”dir. Artık top bizdedir. Ya soruna çözüm amaçlı yaklaşarak,
“bunda da vardır bir hikmet” diyerek kolları sıvarız. Ya da yükü kör şeytan’a,
kadere veya birilerine yükleyip, saçımızı başımızı yolarak, keşke ve eyvahların
limanına sığınmaya çalışırız.
Eyvah, keşke şöyle
yapsaydım böyle olmazdı, diye serzenişlerde bulunmak, bizi asla çözüme
götürmez. Aksine, problemleri çözmek için bize lazım olan mevcut enerjilerimizi
de alır gider. Eğer, sebebi kim veya ne olursa olsun, kucağımızda bulduğumuz
sorunla; Kim yaptı? Neden yaptı? Nasıl
yaptı? Niçin yaptı? Bana bunu nasıl yapar? Türünden geliştirdiğimiz savaş
malzemeleri, ancak sorunu amip gibi daha da çoğaltır.
Sorunların doğma yeri,
zamanı, sebebi çoğu zaman belli değildir. “Değişmeyen tek şeyin değişim” olduğu
bir dünyada yaşıyoruz. Rüzgarın ne zaman ve nereden eseceği belli değil. Evi
veya çadırı yaparken, yalnızca kuzey rüzgarları hesaba katılıp, güney
rüzgarları göz ardı edilirse, zamanla güneyden esen sert rüzgarlara “sen de
nereden çıktın? Demek ve savaş açmak, sorunu çözmek yerine arttırır.
Bazen, geçmiş zamanda
an iyi kararı verdiğimizi zannettiğimiz durumlar karşısında, zaman geçince
alabora olabiliriz. Bunun sayısız sebepleri olabilir. Hiç beklemediğimiz
durumlarla dahi karşılaşabiliriz.
İşte kalite burada
ortaya çıkar:
-
Bu sonuçta bizim hatamız ve eksiğimiz
var mıydı?
-
Gösterdiğimiz özen ve tedbir yeterli
miydi?
-
Uygulamaya geçmeden önce her türlü
veriyi toplamış ve değerlendirmiş miydik?
-
Tahmin mekanizmasını ve geleceğin
okunmasını yüksek kaliteli bir şekilde yönetebilmiş miydik?
Söz konusu soruları
çoğaltabiliriz. Belki de sorun hiç bizden kaynaklanmadı. Belki global dünyanın
yürüyüş şartları bu sonuçları doğurdu. Bir şekilde önümüze yeni sorunlar
serildi. Nur topu gibi kucağımıza düşen sorunlarla baş etmeye çalışırken;
“eyvah” ve “keşke” ile söze başlarsak, kendimizi ve uygulamalarımızı suçlayarak
işe başlamış oluruz. Halbuki, suçlamak, suçlu aramak ve suç yüklemek, çözümü
baltalayan en önemli hırsızlar olmakla birlikte, çözümün önündeki en büyük
engellerdir.
Sözlerimin başında ne
demiştim, her kim ne yapıyorsa (kasıt hariç), en iyiyi yaptığını varsayarak
yapar. Bizleri keşke ve eyvahları söyletecek sonuçlarla karşılaşabilmemiz,
oldukça doğaldır. Bunlar bizim bilgelik yolunda mesafe kat edebilmemiz için
önümüze çıkan fırsatlardır. Çözülen her sorun bilgelik sarayına konulan elmas bir
deneyim taşıdır. Yüksek kaliteli sorunlar çözenler, bilgelik yolunda daha fazla
mesafe kat edenlerdir.
Keşke veya eyvah
dediğimiz konuyu, biz geçmişte en iyiyi yaptığımızı varsayarak yapmıştık.
Elbette geçmişteki şartlar aynı durmuyor. Ortaya yeni gelişmeler çıktı. Başka
çözümler üretildi. Bakış açıları değişti. Tarihler ilerledi. Ortaya birçok yeni
ar-ge ürünleri çıktı. Gelişmelerin ve yaşam şartlarının uzunca süre yerinde saymasını beklemek,
safdillik değil midir?
Önceki başarılı
saydığımız ve bu gün gündemden düşen davranış modelimizi hiç zaman kaybetmeden
yeniden değerlendirip, analiz edip yeni duruma adapte olmak için elimizden
gelen tüm hünerleri göstermeliyiz.
Zira, en kaliteli
keşkeler, en cafcaflı eyvahlar, en janjanlı saçı başı yolmalar, en hızlı
suçlamalar; bu güne kadar temeline taş koymaya çalıştığımız bilgelik
sarayımızı, yerle bir etmekte gecikmeyecektir.
İlk başta bizim
hayrımıza gibi görünmeyen ve bizi keşkelere sürükleyen yeni gelişmelerin
sonuçta bizim de hayrımıza olmadığını nereden bileceğiz?
Bakınız, Bakara – 216
ne diyor: “SİZİN ŞER ZANNETTİĞİNİZ DURUMLARDA HAYIR, HAYIR ZANNETTİĞİNİZ
DURUMLARDA DA ŞER VARDIR, SİZ BİLEMEZSİNİZ ALLAH (CC) BİLİR.”
Kaliteli yaşam aynı
zamanda yaşarken yüksek kaliteli bir esneklik ve dinamikliğe işaret etmektedir.
Yani, yeni gelişen durumlara hakkıyla uyum sağlamak ve aynı zamanda yeni
gelişen durumlarda aktif roller oynayabilmek.
Eğer:
-
Ortaya bir gelişme koyup uzun zaman
izne ayrılıp bir daha çalışmaya dönmeyi unutursak,
-
Bizim yaptığımızın en iyi olduğunu
varsayarak, başka çalışkan insanların uygulamalarını takipte gecikirsek,
-
Kibire bulanırsak,
-
Bizden iyileri küçük görür veya
suçlarsak,
-
Suçlu aramaya devam edersek,
-
Bizden daha başarılı olanları
kıskanır ve hasetlik edersek,
Nur topu gibi, yeni
yeni keşkelerimiz ve ehvahlarımız da peşimizden hızla geleceklerdir.
Yüksek kaliteli bir
insanın keşke ve eyvahları olmamalıdır. Hataları ve eksikleri olabilir. Onlar
gelişmenin, ilerlemenin ve ustalaşmanın birer yapı taşları olarak görülmelidir.
Aynı zamanda deneyim sarayının temel taşları olarak görülmelidir.
Unutmayalım ki, her ne
yaptıysak, o zamanın şartlarında en iyiyi yaptığımızı varsayarak yaptık. Bizim
dışımızdaki veya bizden kaynaklanan eksik ve hatalar, bizleri keşke ve eyvah
bataklığına sürüklememelidir. Yeniden kendimize dönmemiz, gelişip ve ilerlememizde
kullanılmak üzere, takdir edilmiş yüksek kaliteli malzemeler olarak
görülmelidir.
Selam, sevgi ve
dualarımla… Allah’a (cc) emanet olunuz…
30 Ekim 2015 Cuma.
Saat: 08.00 Antalya
Yrd.Doç.Dr. Süleyman
COŞKUNER
Kaliteli Yaşam Uzmanı