Bir Karakoçanlı yerel ağızda kullandığı sözcükleri genel ağızlara hitaben söylerse ne olur? Evde, çarşıda, pazarda kullandığımız ve bize has olan uydurma ya da farklı kelimelerin bir hastanede doktora karşı sarf edilirken ki halini yahut uçakta hostese karşı söylenişini duyunca neler hissedersiniz?

            Kocaman bir gülümseme gelip konar dudağınızın kıvrımlarına. Başka insanların anlamadığı kelimelerin esprisi ve kullanımı sizi mest eder.

            Hiç farkında değiliz ama insan kullandığı kelimelerin toplamıdır. Bir insanın seçtiği kelimeler kurduğu cümleler ve bunlara yüklediği anlamlar o insanın ta kendisidir. Mesela son derece şen şakrak olan birisinin cümleleri de şen şakraktır. Ciddi birisi ise muhatabımız cümleleri de ciddi olur.

            Bazen hoş gelir kulağa tatlı bir söz. Bize ait olan bir espri yüzümüzü güldürür.

            Tamamen yerli olan bir kelime çoğunluğun karşısında sarf edildiği vakit bize garip bir tat verir. Bu da bizdendir hissine kapılırız. İnsanımızı hatırlarız belki de, uzakta ise memleketimizi...

            Hırsıza 'Çalcı' diyen bir çocuğu düşünün. Çalmaktan çalcı...  Sanırsınız dilbilimci... Kulağa ne kadar da aşina geliyor değil mi? Şehrin ortasındasınız ve bir çocuk hırsızlık yapan birisinin ardından bağırıyor; Çalcı diye.

            Bir bebeği olmuştur annemizin ve bebeği kuvözdedir. Hastanede birkaç gün kalması gerekmektedir. Doktor ve anne arasındaki bir diyalogda geçer bizi ilgilendiren kelime.

            - Doktor Bey, bu bebeğimiz de abisi gibi 'palfıstır.'

            - Palfıs ne? der gibi bakar doktorumuz. Nereden bilsin ki palfısın; tembel, ağır, hımbıl, güçsüz olduğunu. Ne de kullanılır ilçemde çocuklar arasında özellikle "Palfıs" sözücüğü..

            Sahi siz bilir misiniz Palfıs'ı?

            Hiç dikkat etmediğiniz bu vebenzeri sözcükler günlük yaşamda o kadar çok kullanılır ki! Ta ki söylenmemesi gereken bir yerde dile getirilirse işte o zaman bizi düşünmeye sevk eder.

            Uçaktadır hemşerimiz. Uykusu gelmektedir ama koltuğa yaslandığında rahat etmektedir başı. Bu yüzden hostese seslenir "Bakar mısınız?" diye.

            -Efendim? der hostes, hemşerimize.

            - Bana bir balif verir misiniz? der bizimkisi sakince. Çünkü evde babası da kendisinden hep balif ister, yastık istemez.

            - Anlayamadım, tekrar eder misiniz? der hostesimiz.

            - Balif versenize diyorum size, eliyle başını işaret eder.

            - İyi de balif ne bilmiyorum, der hostes?

            - Ya babam hep benden balif ister, hiç yastık demez. Siz neden anlamıyorsunuz beni?

            Halimiz bu!

            Hayat kelimelerle güzel, insanlarımızla renkli...Tamamen doğal olarak söylenen ve iletişimin gerçekleşmesi için hiçbir yapmacığa düşmeden, sanata başvurmadan sarf edilen bu kelimeler ne kadar da sıcak geliyor insana. Uydurma da olsa bazıları, başka dilden de olsa bazıları hoş geliyor kulağa.

            Kelimeler ait olduğumuz yerin adresleridir. Kültürümüzün resmi... Bazıları anlamsız da olsa bu kelimelerin, bazıları uydurma da olsa halkta karşılığını bulmuşsa yaşamını sürdürür. Ve gelir yazımıza konuk olduğu gibi yaşamımıza konu olur.

            Konfeksiyon mağazası... Kızımız seslenir çalışana:

            - Siz de  işlik var mı? diye. Yanındaki hemen dürter ve uyarır:

            - Niye gömlek demiyorsun da işlik diyorsun?

            - Ama biz hep işlik deriz hiç gömlek demeyiz. diye masumca cevap verir kızımız.

            Elazığsporun eski başkanlarından birisi ekranda muhabirin sorularını cevaplar:

            Spor Muhabiri : Başkanım hakemleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
            Eski Başkan : Hakemler çok cığızcılık ediler.  Sahi çocukken ne de çok kullanırdık 'cığız'ı. Bugünkü çocuklar sokakta oynamadığı için bilmezler cığızı.

            Son olarak çim'mek fiilini örnek olarak verip yazımızı bitirelim.

            Komutan bir grup askerle bir göletin yanında mola vermiş ve askerlere dinlenin demiş. Bizim Elazığlı asker de yüzmek istemiş ve gidip komutanına "Komutanım acaba burda çimili mi?" demiş. Onun ne demek istediğini anlamayan komutan tekrar tekrar sormuş ama askerin ne dediğini yine anlayamamış.  "Nerelisin?" demiş askere.  Bizimki 'Elazığlıyım.' demiş. Komutan sormuş bütün askerlerine "Başka Elazığlı var mı ?" diye.  Elazığlı olup İstanbul'da büyüyen bir asker gelmiş. Komutan ona sormuş: 'Evladım bu hemşerin ne diyor?' askerimiz de demiş ki: - Komutanım arkadaşım diyor ki, "Burda çimiliyor mu ?"

            Bazen güzeldir doğal olmak, gülümsemektir.

            Yerel olanın zenginlik olduğunu bilip neşelenmektir.

( Bazen Gülmek Gerekir başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 30.10.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.