KALİTELİ YAŞAMDA AKIL NİMETİ
İnsanoğlunu diğer
yaratıklardan ayıran en önemli özellik, akıl nimetine sahip olmasıdır. Akıl,
Yüce Allah’ın (cc) eşref-i mahlukat olarak onurlandırdığı insana bahşettiği en
önemli nimettir. Önemine binaen sorgulama ve hesaba çekilme süreci de, akıl
baliğ olunca başlamaktadır. Zira aklı olmayanın hem Allah katında, hem de
hukuki alanda sorumluluğu da yoktur.
Düşünmenin başlangıç
noktası da akıl ile ilgilidir. Aklı olmayanın düşünme yeteneği de yoktur.
Descartes, “Düşünüyorum, o halde varım” derken, büyük ölçüde akıla işaret
etmiştir. Demek ki, aklı olmayanın düşünebilme yeteneği de yoktur. Halbuki, her
hangi bir başarıyı elde etmek veya proje gerçekleştirmek için planlama yapmanın
ilk aşaması düşünmektir.
Hayatımızda bütün
eylemlerimizi birçok alternatifler arasından seçerek ve karar vererek
gerçekleştirmeye çalışırız. Olumlu veya olumsuz bütün tercihlerimizin bir
basamak öncesi düşünmektir.
Yüce Rabbimizin
insanoğluna verdiği mükemmel bir sermaye olan akılın, verimli, etkin ve yüksek kaliteli kullanılması da, oldukça
büyük bir önem arz eder. Ne yazıktır ki, bazı hesap kitap bilmez, vurdumduymaz,
sorumsuz, öfkesine hakim olamayan, tembel, rasyonel karar vermekten yoksun
insanlar; verimli-etkin ve kaliteli kullanılabilme imkanı olan akılı,
düşüncesiz ve hovardaca
kullanabilmektedirler. Bazı insanlar akıllı davranıp dünyayı Cennete çevirebilirlerken,
bazıları da, aklını bir yerlere kiraya verip, güzelim dünyayı Cehenneme çevirmekte
ve hayatlarını zehir edebilmektedirler.
Bazen akıl, durduğu
yerde usluca durmaz. Aşırı derecede öfkelenen insanların akılları başlarından
çıkar gider. Eşini 29 yerinden bıçaklayarak hayatına kıyan bir kocanın durumu
böyledir. Sonra ağır-aksak olsa da akıl başa geri geliyor ama, iş işten çoktan
geçmiş oluyor. Emniyet güçlerinin elinde elleri kelepçeli hapishaneye
götürülürken, “çok pişmanım, kendimde değildim, ne yaptığımı bilmiyorum” dese
de, olanlar oldu artık, geçmiş olsun…
Bazı insanlar aklını
geçici bir süre izne gönderiyorlar galiba. Çocuğunu arabasının arkasına bağlayarak
metrelerce sürükleyen annenin durumu böyledir. Güya korkutacakmış. Delinin körü.
Öyle çocuk mu korkutulur?
Evcil hayvanlara zevk
için eziyet edip kahkaha ile gülüp, videoya çekerek millete seyrettirenlerin
durumu da, aklını geçici bir süre izne gönderenler gibidir.
Silahını alıp
kaynanasını, kayınbabasını, eşini, baldızını vb. öldürenlerin durumu da,
öfkeyle aklını geçici bir süre kaybedenlere örnektir.
Aklını iyi kullananlar,
yüksek kaliteli insanlardır. Başarıya odaklanmışlardır. Sağlıklarına,
yediklerine, içtiklerine, ağızlarından çıkan her bir kelimeye, pozitif
iletişime, tebessüme, paylaşmaya, üretmeye, yardımcı olmaya çok dikkat ederler.
Sorun üretmezler, kendileri dışında üretilen sorunları da en usta bir şekilde
çözebilecek yeteneğe sahiptirler. Krizlerde krize girip intihara yeltenmek
yerine, krizleri fırsata çevirmeye gayret ederler.
Aklını iyi
kullanamayanlar ise, tembel, sorumsuz, hareketsiz, önemli işleri sürekli
erteleyen, kahvede akşama kadar oyun oynayan, kavga çıkarmak için bahane
arayan, suçlu arayan ve suçlayan, dedikodu ve gıybet eden, hayatta hiçbir işi
başaramayan, sürekli başkalarının desteğini bekleyen aciz insanlardır.
Akıl nimetinin
kalitesi, fiziksel ve ortopedik yapı ile de doğru orantılı değildir. Her yönüyle
sapasağlam olup da aklını kiraya verenlerin olduğu gibi, birtakım ortopedik ve
fiziksel engelleri olup da, akılları ile harikalar üreten birçok engelli
insanımız mevcuttur. Üstelik onların akıllarını daha yüksek seviyede
kullanabildiklerini hepimiz çok iyi biliriz.
Sigara ve alkol
bağımlısı olup, kanser ile kucaklaşmaya gidenlerin, bir özürle çözülebilecek
bir sorunun öfke, inatlaşma ve üstün gelme amaçları uğruna kavgayı
büyütenlerin, tembel tembel oturup, “dünyanın işini ben mi bitireceğim”
diyenlerin, gıybet ve dedikodu ile zaman geçirenlerin, şüpheci, suçlayıcı,
aşağılayıcı, ayıp arayıcı, hata peşinde koşanların akıllarını yeterince verimli
ve etkin kullandıklarını söyleyemeyiz.
Akıl nimetimize çok iyi
sahip çıkmamız gerekir. Bazı insanlar hayatının belirli bir yerine kadar akıl
yönünden gayet sağlıklı iken, ifrat ve tefrite düşerek, herhangi bir konuda
akıl kapasitesini zorlayarak, kantarın topuzunu kaçırarak, aklının belirli bir
kısmını maalesef kaybedebilmektedir.
Akıl ve düşünce
değirmenine sürekli, uygun miktarda ve kalitede, işlenecek malzeme vermek
gerekir. Yerinde ve zamanında uygun miktar ve kalitede işlenecek malzeme
bulamayan akıl, kendi kendini öğüterek kendisine zarar verebilmektedir. Uzunca
bir süre kullanılmayan arabanın çalışmadığı ve küflendiği gibi, akıl sermayemiz
de yerinde ve zamanında, etkin-verimli ve kaliteli çalıştırılmadığı zaman,
küflenmeye ve gerilemeye mahkumdur.
Tam burada merhum
hocamız Ord.Prof.Dr. Ahmet Süheyl ÜNVER beyi anmadan geçmek istemiyorum. Hocamıza
85 li yaşlarında iken bazıları takılırlar: “Hocam Azrail seni unuttu galiba”. “Hayır,
Azrail beni unutmadı, ben onunla görüştüm, bana bir şey dedi”. “Ne dedi hocam”;
“BOŞ GÖRÜRSEM GÖTÜRÜRÜM” dedi.
En önemlisi de,
aklımızı yaşımızın her bir anında yerli yerinde ve yüksek kaliteli olarak
kullanmamızın gerekliliğidir. Geçen zamanı geri getiremediğimiz gibi, zamanında
yüksek kaliteli olarak kullanamadığımız aklımızı biriktirip kullanma imkanımız
da yoktur. Eyvahların, keşkelerin, üzüntülerin, zamanında değerlendirilemeyen
zaman ve akılın zayi edilmesi ve geri getirilmesi konusunda hiçbir faydası
olmayacaktır.
Selam, sevgi ve dua
ile. Allah’a (cc) emanet olunuz.
9 Aralık 2016 Saat:
19.00. Antalya
Yrd.Doç.Dr. Süleyman
COŞKUNER
Kaliteli Yaşam Uzmanı