Ahh bu bir kuruşlar yok mu, beni deli ediyor deli; geçen gün bakkaldan
çocuklarıma iki çikolata aldım, doksansekiz kuruş tanesi, iki tanesi
yüzdoksanaltı kuruş ama iki lira verince her ne hikmetse kimse size dört kuruş
geri vermiyor, çünkü bir kuruşun sadece adı var, kendisini ara ki bulasın. Bu
durum hemen hemen her yerde böyle; düşünün ki büyük marketlerden günde binlerce
kişi alışveriş yapıyor. Bir de geçen senelerde araç muayene istasyonunda da
başıma geldi, günde binlerce aracı muayene ediyorlardı, yıllık olarak
topladığınız zaman bunlar haksız olarak bazı insanların cebine giriyor. Doksandokuz
kuruşluk bir maldan bir lira al kardeşim ama vatandaşı keriz yerine koyma...
Düşünün ki devasa marketlerin yüzlerce şubesi var. Oraya her gün binlerce
belki yüz binlerce insan girip çıkıyor. Hiç kimse de sormuyor, bu bir kuruşlar
ne oluyor, nasıl bitiyor bu işler diye...
Eğer ki ciddi bir firma isen ve mallarına da fiyat koyarken o bir kuruşları
hesap ediyorsan, o zaman müşteriye de o bir kuruşu kasada mutlaka sayacaksın
yeri ve zamanı geldiğinde... Herhangi bir etiketin üstünde bir kuruşluk fiyat yok.
Fiyatı fazla olan mallarda da örneğin kırkdokuz lira doksan kuruş ya da
doksan dokuz lira doksan kuruş veya benzeri beş yüz doksan dokuz lira doksan
kuruş yazıyorlar. Psikolojik olarak müşteriler haliyle bu rakamları ne elli
lira, ne yüz lira ne de altı yüz lira olarak algılamıyorlar... Hiç bir liralık
mala bir lira bir kuruş fiyat koyup bir lira alanı gördünüzmü arkadaşlar....
Yoksa, müşteriye şunu mu demek istiyor acaba bu büyük büyük ve de kocaman
firmalar? ‘’Bizim nazarımızda hepiniz aynısınız bir kuruşluk bile değeriniz
yok, alın ve çıkın mallarınızı sırada ki gelsin.’’ En iyisi bu bir kuruşları
biriktirip koleksiyon yapmak galiba, daha sonra torunlarımıza filan kalır da
onlar belki yüzlerce yıl sonra tarihi eser diye satar da zengin olur, köşeyi dönerler...