-          Pişman mısın? diye sordu bana o kâkülleri ömrüme dolanmış cefakâr yâr. Saçının her bir telinde ayrı ayrı idam olunduğum, kirpiklerinin her biriyle ok misali kalbimden vurulduğum kadın.  O böyle sorunca içim ürperdi. Yıllarca sevilmeyi sevilmeyi taşlaşmış gönlüme şifa niyetine mi söyledi yoksa o taşlaşmış gönlümü balyoz misali sözleriyle paramparça mı etmek istedi, anlayamadım.

-          İnsan sevilmediği için pişman olur mu? dedim gözlerinin tam da ortasına bakarak… İçimde mamur bir belde hayal ediyordu belki de ama dışarıdan bakınca insanın ruhundaki viranelikler görünmez, bunu anlayamıyordu. Dışım yemyeşil bir kent olabilir ama içim çölden beter.

-          Hiç mi sevilmedin? dedi bilmezmiş gibi. Kurşunlarını şarjöre sürmüş gibiydi. Bilerek ya da bilmeyerek tetiğe dokunuyor beni can evimden vuruyordu. Aynı noktaya bu kadar isabetli atış edilebilir mi? Bir insan aynı yerden daha kaç kez öldürülebilir? Saymadım kaç kez öldüğümü? Kimse de sayamadı.

Onun bu tecahül-i arifane sorusuna:

-          Hiç bile az!  dedim.  Başını önüne eğip tefekkür etti.

İçimde dağ olmuş acıları kazmaya Ferhat da yetmez. Okyanus olmuş hüzünleri içmeye çöl de olsa yetmez. Kimse kimsenin içini bilmez. Cenk meydanıdır kâh, kulakları sağır eden bir ölüm evidir kâh. Kalkıp da ahkâm kesmeyin. İçimiz mahşeri bir sessizliğin ve maşeri bir vicdanın tahakkümü altındadır. Sakın ‘Hiç sevmedi’ diye bir etikette bulunmayın. Sevdi ama zerre sevilmedi diyebilirsiniz.

-          Ama ben seni sevdim. deyince…

-          Asla! dedim. ‘Hissetmedim hiç. Hep kahır var içimde hep gözyaşı… Müsebbibi sensin. Kimse günahsız değildir, kimse sütten çıkmış ak kaşık da değildir. Hatalarımla sevebilirdin, acılarımla, yanlışlarımla… Neyse giden bir ömrün ardından sarf edilen âcizane bu sözler hiçbir şeyin telafisi değildir.’

-          Deme böyle!

O böyle söyleyince aklım başımdan gitti, kalbim yerinden söküldü. Bir insan ne kadar sevilmez onu yaşattı bana bu dünyada.

-          Sakın beni sevdiğini söyleme ve ağzına alma seni seviyorum’u…

Sakın. Ecelim olma. İdam ipimi çeken bir celladın eli olma!

Sonra dilimi paslı bir makasla kesmişler gibi sustum.

( İdam İpimi Çeken Cellat başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 21.05.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.