Kendi yüreğimin sokaklarında
Görünmez bir yolcuyum
Bazen yağmursuz bir çöl
Susuzluktan çatlamış toprak
Seyyah misaliyim sırtımda heybem
Firar eder eder dururum
Bazen umman bazen fizan
Olduğum yere sığamadığım zaman
Mermiler yağıyor üstüme geceleri
Hüznümün dolu şarjörün de
Çapraza tutuluyorum
Kanıyorum dinmeyen yürek sancısıyla
Pansuman fayda etmiyor
Her gün kanayan yaralarıma
Çünkü geçmişim hep bir neşter oluyor onlara
Çok yoruldum hem içten hem dıştan
Kendime bile suskunum
Dokunsam yüreğime
Onu dinleyecek kadar güçlü değilim
Dökülüyorum kendi ağacımdan yaprak yaprak
Her gün kaldırımlara
Solmuş kurumuş şekilde
Ardından veda ediyorum
Biraz biraz eski benliğime
Zamanın estirdiği rüzgarda
Bazen kalem bile ağır geliyor elime
Duraksıyorum ayazda üşümüş gibi
Yarım kalıyor kelimeler satırlar
Beyaz kağıt üzerinde boynu bükük gibi
Gözlerimin mürekkebi gözyaşım
Tamamlıyor yazamadığım tüm arzu hallerimi
Ardından dil susup konuşmuyor
Kalıyorum kıpırtısız olduğum yerde.