Yüreği boydan boya yırtılmıştı. Bir kâğıt parçası yok yok bez parçası
gibi. Kirpiklerini
yummuş, dudaklarını ısırmıştı. Görmesin ve duymasın diye ıstırabını el
âlem. Bir elbise yırtıldı mı yama
yapılırdı, sökük oldu mu dikilirdi.
“Kalp yırtıldı mı ne yapılır peki?” diye
sordu bana. Yani elbiseleri yamayan, sökükleri diken terziler var ama yürek
yırtığını diken terzi yok. Acısı yüzünden okunuyordu kadının. Acının resmiydi
baktığınızda gördüğünüz. Sonra:
- Rabbe dua
etmelisin, dedim. Kalp yırtığının terzisi o. dedim.
- Amenna. dedi tam
bir teslimiyetle.
- Yama olamadın
yaralarıma, merhem… Şifasın sen oysa boydan boya nimetsin, tepeden tırnağa
umutsun. Rabbim müdahil ol diye gönderdi seni yaralarıma. Can kesiği dikiş
tutar mı hem? İt ısırığı gibi. Kendi kendine kaynayacak o kesik ve zamanla
kapanacak.
- Kalbim ağrıyor.
- Sabret.
- Geçer mi?
- İllaki.
- Gel onar kalbimi.
- Başkasının kesiğine
yama olamam.
- O kadar netsin ki!
Hak vermemek sana mümkün değil dostum. Başkasının kırdığı dalı sen
yeşertemezsin. Şifacısı sen değilsin başkasının açmış olduğu derdin. Ve
içimdeki bu yaranın merhemi, kalbimdeki bu yırtığın yaması… Ama iyi geliyorsun.
Teskin ediyorsun acılarımı. Allah seni bana niye yolladı? Bu zahmetli
yolculuğumda çıktın karşıma.
- Evet, yoluna çıktım
çünkü yolunu şaşırmıştın ve uçuruma yönelmiştin.
- Bıraksaydın keşke!
Düşseydim uçurumdan. Ruhumun paramparça olduğu bir dünyada etim kemiğim de
paramparça olsaydı.
- Daha değil, bu seni
güçlü kılacak. Ve ayağa kalkacaksın tekrar. Yolunu bulmalısın, seni huzura
eriştirecek ve feraha erdirecek yolu… Sadece fener tuttum yoluna, yoluna gir ve
devam et diye. Ufacık bir dokunuş… İstikametin uçurum olmasın istedim. Ama
yolunu yine kendin çizmelisin.
- Doğruyu bulur
muyum?
- İçini dinle, güzellik
ve iyilikle dolu bir kalp yırtılsa da kırılsa da çarpacaktır yine aşkla
sevgiyle.
- Mümkün değil!
- Bu umuttur. Ve
umudun olduğu kalpte imkânsız bir şey yoktur.
- Kalbim öyle
yırtıldı ki ona dikiş atmak yahut onu dikmek mümkün değil. Bir zalimin elinde
mahvoldum, kahroldum. Çöle döndü gözlerim, kirpiklerime kadar kırıldım.
Sözlerim bitti mutluluğa dair. Nerede akşam orada hüzün… Göğüm kapalı hep bir
tutam maviye teşneyim. Dallarım kırıldı bir demet çiçeğe hasretim. Gülüşüm
kayboldu, bakışım… Adım atacak mecalim kalmadı. İşte sensin ayakta durmama
vesile. Soluk alabiliyorsam oksijenim sensin. Allah seni bana niye yolladı?
Yaramı deşiyorsun sonra iyileşmesi için o taze yaraya tuz serpiyorsun. Canımı
yakan sen değilsin. Ağrıma sebep olan da değilsin. Ama garip bir şekilde iyi
geliyorsun bana. Bir kuş uçuyor kalbimde sen konuşunca. Ruhum bir çıkış buluyor
bu mahpuslukta. Evet, sen elindeki fırçayla dört duvara pencere çiziyorsun ve
güneş giriyor içeri. Kapı çiziyorsun bahçeye açılıyor.
- Kendine dön biraz,
başkasını düşünme. Kalbini bir kâğıt parçası gibi yırtanın senin ömründe zerre
miskal ehemmiyeti olmamalıdır. Onu fikirlerinden çıkarmalısın, kalbinden
silmelisin. Bak yoksa kalbindeki eksikliğe yama, o yırtığa dikiş ve
gözyaşlarına mendil olacak birini dahi bulmakta zorlanacaksın.
- Onu unutmam mümkün
değil galiba ben onunla öleceğim. Onsuz bir an bile yapamıyorum. Ama onun
umurunda bile değilim. Ne arıyor ne soruyor. Nasıl birisini sevmişim aklım
almıyor.
- Halen aklında o,
onu hatıralarının küflü mezarlığına defnetmediğin sürece asla unutamazsın. Ve
bu ağrıyı hep çekeceksin.
- Mahvettim kendimi.
Ben kendimi tanıyamıyorum artık.
- Liseli âşıklar
gibisin, inan.
- Elimde değil; ben
sevdim o sevmedi. Bütün hikâyemin özeti bu…