Bir zamanlar, sevgi ve özlemle dolu bir hikaye yaşandı. Yağmur, bulutların arasında saklıydı, gizli bir aşk taşıyarak. Her damlasında bir öykü saklıydı, sadece kalbinde anlam bulacak bir hikaye.
Gece gündüz, yağmur olup yağmaktan yoruldu. Gökyüzünden düşen her damla, bir sevda sözü gibiydi. Toprak onu beklerken, yağmur damlaları yavaşça düşerdi. Ancak, yağmurun aşkı fark edilmemiş, gizemli bir hazine olarak kalmıştı.
Bir gün, yağmur damlalarından biri özel bir yerde düştü. O damla, bir gölette diğer damlalarla buluştu. Diğer damlalar da aşklarını anlatmaya başladılar. Bir damla, güneşin doğduğu anlarda sevdiği bulutla buluşmak için sabırsızlandığını söyledi. Başka bir damla, akşamları ay ışığında dans etmeyi hayal ettiği damla ile sevdasını paylaştı.
Fakat bu özel yağmur damlası, içinde derin bir hüzün taşıyordu. O, gizlice düştüğü yere, yani kalbine aşık olmuştu. Ancak, sevdiği bilmiyordu. Gözyaşlarına karışan yağmur damlası, köşe bucak saklanmaktan, duygularını açığa vurmaktan korkuyordu.
Gün geçtikçe, yağmur damlası içinde biriken aşk sevgilisinin kalbine ulaşamadı. "Gitti demekle gitmiyor, bitti demekle bitmiyor aşk sevgili" dedi içinden. Ancak, cesaretini topladı ve sevdiğine duygularını açıkladı. Belki de yağmur, aşkıyla toprağa sevgisinin izini bırakacaktı.
Ve işte o an, yağmur damlasının sevgilisi ona karşılık verdi. Birbirine kavuşan damlalar, gökyüzünde bir sevda türküsü söylemeye başladılar. Yağmur damlasının kalbi, sevgilisiyle birleştiğinde, gökyüzüne en parlak gülümsemesini kondurdu.
Böylece, aşkın en saf ve temiz haliyle yağmur, sevdasını yağdırdı toprağa. Her damla, bir hikaye anlatarak, aşkın asla bitmeyen, her zaman taze ve canlı bir yolculuk olduğunu öğretti. Ve o günden sonra, yağmurun sevgisi gökyüzünde hep yaşadı, bir öykü, bir masal olarak yeryüzünde durmadan dolaştı.Kulaktan kulağa ulaştı.
***
Toprak anlatıyor yağmura, sessizce. Dilsiz dilin derinliklerinde çıkıyor bir ses. Elsiz eller, dokunuyor yaşamak adına, Telsiz teller, bağlıyor uzakları birbirine.
***