Başkalarının işine veya hayatına karışmak zamanımızın en kötü durumlarından bir tanesi
Huzursuz ortamların ve kavgaların en büyük sebeplerinden sayılmaktadır.

Bu konuyu yine bizim gözlemlerimizden ve yapmış olduğumuz istatistiki bilgilerden aktarıyorum. Acaba yapılan bu hareketler ne kadar doğru isterseniz birlikte irdeleyelim.

Vatandaş şikayete geliyor. Damadım beni dövdü. Adamcağız haklılığını ağlayarak sızlayarak anlatıyor. Yapılan eylem aslında doğru değil. Kanunlar karşısında suç sayılır.
İşlemlere başlıyoruz.

Olayla ilgisi olanların ifadeleri alınıyor. Daha sonra ifadeler inceleniyor. Olayın çıkış sebebinin özünde genellikle maddiyat çıkıyor. Aslında maddiyatın yanında ebebeyinlerin çocuklarını everdikten sonra işlerine karışmasından kaynaklanıyor.

Malum zamanımızda herkesin gönlüne göre iş bulunmuyor. Damadın elinde yapabileceği bir iş var. Kazancı belli. Evlendikten sonra giderler çoğalıyor. Yetiremeyince çocuklar ister istemez anne ve babasından yardım bekliyor. İlk zamanları biraz yardım yapılıyor. Daha sonra anne ve baba damadın daha çok çalışmasını ve evine bakması için telkinlerde bulunuyorlar.

Gelin hanım da yardım geldikçe anne ve babasının yanında tavır almaya başlıyor. Yaptığı harcamalar çoğalıyor. Eşinin kazancına göre hayatın zorluklarına katlanmasını öğrenemiyor. Anne ve baba gittikçe kızlarının mutluluğu için adamakıllı damadı zorlamaya başlıyor.

Bu defa iki eş kendi aralarına evde ağız dalaşlarına başlıyor. En sonunda iş haddini aşıyor ve damad istemiyerek te olsa olayı gerçekleştiriyor.

Bu anlattığım olay bir örnek. Bunu genele yaydığımızda üzülerek söylüyorum ki son zamanlarda yaşanan boşanma davalarında şiddetli geçimsizlik ortaya çıkıyor. Aslında boşanma davalarının özünde insanlarımızın şartlarını aşırı derecede zorlamalarından kaynaklanmaktadır.

Senin kazancın belli. Birde bu hayat o iki kişinin hayatı. O iki kişi başbaşa verip durumlarının ne halde olduğunu kabullenmeleri lazımdır. Hayatın zor şartlarına katlanmaları lazımdır. Başkalarının hayatlarına özenip aşırı harcamalara gitmemeleri lazımdır.

Yeni bir yuva kurmuş olabilirsiniz. Eğer kadın ev hanımı ise evde ki işlerin yanında elinde bulunan malzemeyle durumuna göre yemek yapması lazımdır. Fazla masraf olmasın diye her şeyi satın alma yolunu bırakıp evde devamlı lazım olacak turşu, makarna, konserve, tarhana, komposto gibi malzemeleri yaparak evin mutfak giderlerini azalması lazımdır.

İnanın çoğu zaman bu tür insanlarımızın evlerine gittiğimiz zaman mutfağın tamtakır bir halde olduğunu görürüz. Anne ve babaların çocuklarına bu tür işleri öğretmedikleri anlaşılmaktadır.

Belki sizlere garip gelecek ama benim mutfağımda 26 yıldan beri tarhana, turşu, komposto, makarna (erişte), salça gibi malzemeler eksik olmaz. Mevsiminde hanım hepsini yapar. Sıkışık durum oldu mu veya alışkanlık olduğundan "hanım bu akşam canım erişte istedi" dediğimde hemen hazır olur.

Hem sülalem olsun hem konu komşular olsun çoğu zaman söylenirler. "Sizin sofranız çok bereketli her şey bulunuyor" derler. Mutfağı zengin tutacak hanım olacak kardeşim.
Millete ayıp olur diye bu tür örf ve adetlerimizden vazgeçmeyin.

Hani atalarımız der ya erkeğin aşkı mideden geçer diye. Bu da böyle bir şey. Mutfağında yiyecek ekmeğin olduğu sürece evde kavga çıkmaz. İkincisi ise kendi hayatınıza başkalarını karıştırmayın. Anne ve babanız dahi olsa.

Anne ve baba diye de onları da dinlememezlik yapmayın. Yüzlerine karşı he deyin siz yine bildiğinizi yapın. Yeter ki gönülleri kırılmasın.

Kısacası arkadaşlar ayağımızı yorganımıza göre uzatmayı bileceğiz. Elimizde biriken para var ise o zaman istediğinizi yapın. Gereksiz yere borçlanmaya gitmeyin. Borçlu insan başkalarını dinlemek zorunda kalır. Bu da sizlere psikolojik olarak baskı yapar. Bir gün gelir dengenizi bozarsınız ve istenmeyen olaylar yaparsınız.

Şöyle bir düşünün gerçekten mutfağınız böyle mi. Denemesi bedava benim yaptığım gibi yapın. Cebimde beş kuruş param da olmasa evimin mutfağı boş kalmaz. Misafir geldiğinde eh birazcık torpil olsun diye tavuk veya et alır köfte yaparsın. Bunun için de mutlaka bir kenarda hazır paranız olsun.

Yalnız mutfak için değil. Allah korusun insanlık hali başınıza bir iş gelir kıyada köşede birikmiş bir şeyler bırakın. Hayatın tadı böyle çıkıyor. Cepte para yok. "hanım bu hafta falancanın düğünü var ne yapacağız" dediğimde. "Bey üzülme kıyıda küçük altın var takıveririz gider" dediğinde siz ne dersiniz. "Hanım Allah senden razı olsun demezmisiniz"

Onun için çocuklarımıza evin idaresi ve mutfağın giderlerini iyi öğretelim. Yoksa ileride çok başınız ağrır.

Allah kimsenin aklını ve sağlığını almasın. Gerisi hikaye. Sağlıklı insan çalışır karnını doyurur. Bunu da kulağınıza küpe olsun diye söyleyerek satırlarıma ara verdim.


13.05.2010
( 205 Mutlu Olmanın Sırları başlıklı yazı Necmi Yaprak tarafından 13.05.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu