Sarı gül hutbesinde ismim sıyrıldığından beri isminden
Yuvalandı içimde ölü kuşlar...
Ay'ın tutkunu olduğu gözlerin çiy düşmüş yapraklara yakamoz
İçime serptiğin ölü toprak uzanır şehirlerarası tenimde
Sürmesini çektiğin yokluğunun gölgesi aydınlatır akşamüstü karamsarlığımı
Kol gezer dilimde küflenmiş ayrılık bestesinden mısralar
Harf harf kırılır umudum taa derinden
Gömülür sevincim gururunun tütsüsünde
Bilmiyorum sensiz hangi çöl kabullenir beni özümde
Hangi arş örter mavisini karanlığıma…
Yaprağa tutunan dal niyetine kurudum göz yağmuruna
Dalına tutulmuş ağaç gibi kırgınım…
Kır geçidi düşlerim uçurum diplerinde yosun bağladı
Dikişleri alınmamış kalbimin izleri kalbinin izinde
Bilmem hangi yitik düşün sorgusuz sualsiz döner sarmalar yüreğimi göğün yüzünde
Ciğerime prangaladığım ağıt merasimi kaynıyor ar'af yerimden
Cennet kapısını araladığın gün yüreğime
Kilit vurdun ruhuma cehennem diplerine...
Mecalsiz uykularım kaçak sevişlerinin hazında, yakamda kurdele.
Tütün kokusu sinmiş sakallarım aklandı mateminden…
Ertelendikçe ümitlerimden visal durakları
Ağıt merasimleri baş gösterdi kirpiklerimde
Vuslatıma yangınlar düştü de
Yek lahzalığına içlenip gözlerini sürmedin gözlerime
Şimdi hangi anakara barındır beni bende
Hangi rüzgâr sensiz okşar tenimi
Yokluğunla beddua hisarı çöktü de üzerime
Duymadın sen beni...
Sükûn/et kara b’ağlama...
Hayal avcısı kirpiklerin tevkif etti el değmemiş hayallerimi
Kalbimin kalbine icabet edişinin huşu vakti yerleşke kurdu yüreğime
Hasretin beş öğün azık seccademde
Gönlüm mihrap yerinde ismin uğuldaşıyor zerreden küreye
Ey ruhuma neşe, tenime ateş..!
Ziyan defterinde ismin yazıldı ismime
Hadi susma söyle
Sensiz hangi zifiri s’aklar beni elemimden
Hangi elbise kuşanır tenimi...
Sükût yankımın güz baharında açıyor zarafetine papatyalar
Tan vakti aydınlığına tutuklanıyorum…
Sığıntı gülüşlerim kumsallar boyu hüsran
Kar düşkünü sözlerinin cayır cayır ateşlere vermekte beni
Oysaki sen takılıp düştüğüm taştın göğüs kafesimden
Hayal bitti sevgili
Kırıldı düş aynası
Sana siper ettiğim ruhum da tükendi
Veda buselerimi dudaklarına giydirip dönebilirsin geriye…
(
Hüsran İniltileri başlıklı yazı
ömer altun tarafından
2.01.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.