KIRIK KAPLER SOKAĞI
Günlerden bir gündü, hangi gündü?
Kırık kalpler sokağına yolum düştü;
Yanıma bir kaç hatıra almıştım,
Ne kadar yürüdüm, bilmiyorum,
Bir meczup buldum, elleri kan,
Sızlıyor yaraları deva olmamış zaman;
Sordum, kimler var burada?
Dedi ‘ah hiç sorma’,
Öyle bir kıyamet ki burası,
Dinmez hiç bir yüreğin ağrısı.
Şu karşıdaki gelin, kızı zorla vermişler,
İstememiş ağlamış, yalvarmış,
Yapmayın yok gönlüm onda’,
Gülmüş birisi, ‘iznini aldık mı ya’,
‘ Al çeyizini, çaputunu’,
‘Güle güle tut kocanın elini’,
‘Aşk meşk te neymiş, unut baba evini’;
İşte bu sebepten kırıkmış kalbi,
Onarmak mümkün mü, bilemeyiz,
Ama sıraya aldık hele onarmayı deneriz.
Bak şimdi şu beyaz saçlı gence,
Onun hikâyesi daha acı bence,
Yaşadıkça çalışmış çabalaşmış
İki lokma ekmek için,
Azla yetinmiş helaldir diye;
Ama bilmemiş değerini kimse,
Haydi git oradan aptal,
Haramdan kaçarsın ama adın hammal;
Nasıl kırılmasın kalbi garibin,
Bileğinin hakkı değil mi emeği yiğidin?
Şu al yemenili kadına soralım,
Onun kalbindeki kırığa bakalım,
Ne çok sevmiş evlatlarını,
Feda etmiş onlar için
Ömrünün en güzel yıllarını,
Gün olmuş büyümüş bebeleri oğul, kız,
Ama kalmış ana kadın yalnız;
Dememişler ‘anne nedir ihtiyacın’,
Tek tek dökülürken son yaprağı ağacın,
İşimiz zor, bu kırığı kolay onaramayız,
Ana yüreği sırçadır, nasıl yaparız?
Bak, şu efendi öğretmenmiş,
İlim elinde fenermiş,
Aydınlanırmış gittiği yol,
Onda erdem, onda ilim bol;
Okşamış saçlarını çocuklarının,
Doldurmuş yüreklerine sevgi, bilgi,
Kalbi merhamet tarlasıymış,
Ektiği tohumlar yarınlara mirasıymış;
Kırılmış, incinmiş bir yerde,
Cahil kişide edep, hayâ nerde?
Vermemiş hakkı olan karşılığı,
Geçim derdine düşmüş, eşelemiş kaygıyı.
Kırık kalpler sokağında dolaştım,
Baktım tüm gönüller paramparça,
Elimde bir yamalı bohça,
İçinde çileler çekiler,
Yeter mi acaba bunca yaraya merhemler?
İçimde bir hüzün kaçtım, duramadım orada,
Bıraktım yüreğimi kırık kalpler sokağında...
Ş.AYDOĞAN ( GÜLCENAZ )