Bir bayram sabahı. Başka âşıklarında gelip oturduğu bir âşıklar meclisi. Bir gelenek yaşatılıyordu. Âşık Veysel’e de sazla sözle “Hoş geldin” diyorlardı.
“Gülüm hoş geldin hoş geldin.”
Âşık Veysel de sazıyla onlara cevap veriyordu.
“Gülüm hoş bulduk hoş bulduk.” diye.
Bizler de sizlere “Gülüm hoş geldin hoş geldin” diyoruz Âşık Veysel ağzıyla.
Son devrin en büyük halk şairi Sivas ŞARKIŞLALI. Küçük yaşta gözlerini kaybetti. Bu belki de Türk Halk Edebiyatı’na son devrin en büyük şairini kazandırdı. Behçet KEMAL’İN meşhur ifadesi ile esasen günümüze de pek münasip düşen şu ifadeye bakın: “Hakikati bu kör gibi gören var’mola?”
Var mı dostlar ne dersiniz?
Gözlerini bir ameliyatla iyileştirileceği anlaşılmış ve fakat o bunu kabul etmemişti. Sebebini ise şöyle izah ediyordu: “Ben kendime bu kadar senedir içimde bir dünya kurdum. Şimdi gözlerim açılırsa bu dünyam yıkılır diye korkarım.”Belki de bizim her gün gördüğümüz onca olumsuz şey, karşılaştığımız onca kirlilik onu korkutmuştur.
Onu Şair Ahmet Kutsi TECER bulup ortaya çıkardı. İyi de etti. Ve o da sazı aldı eline ve söylemeye başladı. Rahmetle anıyoruz ustayı… Bir hikâyesi var onunla özdeşleşen ve her okuduğumda içim derin bir hüzün salan, okuyun lütfen:
'Evden çıktığımdan beri, ayakkabımın içinde bir şey var beni rahatsız ediyor' çıkartıp bakar ki… Ayakkabısının içinde bir tomar para! ! ! ! ! Kocası her şeyin farkında. Biliyor ki gidecek, 'Beni terk edecek ama bunca yıl çorbasını içtim, çamaşırlarımı yıkadı, ütüledi. Bana emeği geçti' Yaban elde muhtaç olmasın diye! O Yoksul köylü; bütün parasını; başka bir adam için kendisini terk eden karısının, giderek kendinden uzaklaşan adımlarını attığı ayakkabısının içine koydu. O güzel insanı, O onurlu davranışı sergileyen, O terk edilen adamı hepiniz tanıyorsunuz. Çünkü O; Âşık VEYSEL Bir dizesinde bize yürekten seslendiği gibi Uzun ince bir yoldaydı ve gidiyordu gündüz gece Şimdi sorarım size Bu memlekete töre cinayetleri, kadına karşı uygulanan şiddet mi yakışır yoksa Âşık Veysel gibi hayatında hiç kitap okumasa, okuyamasa bile… Kitap gibi hayat yaşayan adamlar mı yakışır?
Bülbül diye haykırır ozanımız:
“Seherde ağlayan bülbül
Sen ağlama ben ağlayım
Ciğerim dağlayan bülbül
Sen ağlama ben ağlayım” De ağla koca adam, de çağla deli gönül!
Ne gül olmak kolay ne bülbül! Bülbül olmayı seçtiysen bir ömür yanacaksın. Gül olmayı seçtiysen bir ömür solacaksın.
“Çiğdem Der Ki Ben Alayım
Yiğit Başına Belayım
Hepsinden Ben Alayım
Benden Ala Çiçek Var Mı”
Mezarımın üstüne taş istemem, zira o taş yüzünden benim mezarımın üstünde en azından bir ot bitmez. Ama o taş olmazsa; koç yer et olur, koyun yer süt olur, arı konar bal olur... Bu şekilde insanlığa bir nebze katkım olur.
“Ben gidersem sazım sen kal dünyada
Gizli sırlarımı aşikâr etme
Lal olsun dillerin söyleme ya da
Garip bülbül gibi ah-u zar etme” diye SAZIMA adlı türküsü ile biten bir yazı.
İşte Âşık VEYSEL A DOSTLAR!
Biraz da edebi takılalım bugün.