HAVARİ
             Köy çocuğuydu,
             Köy Enstitüsünde okudu,
             Köye atandı.
             Okul yoktu, yaptı.
             Bir bahçe, kümes ve ahır izledi okulu.
             Bahçesinden tavuk ve havuç,
             Ahırından süt ineği hiç eksilmedi.
                                          
              Radyo ilk onunla girmişti köye,
              Saç tıraşını onda bilmişti köylü.
              Kızlar onunla keşfetmişti okulu,
              İmam baskısına karşın…
             
              Yedi den yetmişe her kese öğretmişti A BE CE’ yi,
              “Sabırla koruk” kıssasından devinimle:
              Atatürk devrimlerini,
              Vura-vura belletmişti İmam’ a!
                                        
              Gök Irmak taş köprüyü onunla tanımış,
              Tarım onunla saygınlık kazanmıştı köylü nezdinde.
              Dualarla Tanrı’dan şifa uman,                               
              Hasta kapılarında, bir o vardı eli enjektör tutan.
             
              Arılar bal yapmayı,
              Binek atlar ayakta uyumayı,
              Toprak ana bire on vermeyi,
              Ondan öğrenmişti bedelsiz…
                                       
              Rahle-i tedrisinden geçen her mezun,
              Koşar adım izinden yürüdü Bayrak edinerek:
              Omuzlar kalkık, göbek içerde, başlar dimdik…
              Emirsiz, talimatsız…
 
              Her yıl biraz daha daralttı bekâr odasını  takdirnameler
              Köy Enstitüleri kapatıldığında:                                                                                     
              Yalnızca o direnmişti kilit vuran ellere: ”Hayır, hayır!!”
              Yanıyorken  yüreği cayır-cayır…
                                      
               Başlattığı eylemin ikinci günü,
               Tabiat Bilgisi Öğretmeni sin diyerek “hizmet gereği!”
               Köyden kente apardılar harcırahsız…
                                      
              “Sis bir tabiat olayıdır,”
              Diyerek başlar başlamaz kentteki ilk dersine,                      
              Bir kalemde fişlenip, “lâ dini,”
              Yazıldı tertemiz siciline, savunmasız…
                                      
              Öldüğü gün kahrından,
              Apar topar toplanan, 
              Belediye meclisince;
              “Tabiat Mahallesi!” olarak değiştirildi, mahallesinin adı…
                                       
             Ve bir konuşma yapıldı hatırasına,           
             Törene katılan Kaymakam tarafından:                
              “Sıra dışı bir kişiydi,
              Tonguç’ların varisiydi,
              Bir eğitim havarisiydi…”
                                                    
             
Ardından imamın sesi:

              “Nasıl bilirsiniz?”
              “İyi biliriz,”diyerek hep bir ağızdan,
              Başlattılar vaveylâyı!
              Ahlar, vahlar arasında zikrederek Mevlâ’yı;  
              Kapattılar bir çukura,
              Havari nam BAŞOĞLU Bekir Hocayı…
                                                                                                               
                                             Necati ÖZTURAÇ
                         15   Tem.2011-Erenler/Sakarya
( Havari başlıklı yazı manastırlı tarafından 25.11.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu