“Ubuntu: Ben biz olduğumuz için benim.” demekmiş. Kaldı mı böyle bizli şeyler? Bencilliği tavan yaptığı, egoların dorukta olduğu, ben lafzının ağızlarda sakız olduğu demlerdeyiz.

İki gönül bir olunca samanlık kül olurun Afrika çeşitlemesidir ubuntu. Yok yok şaka olsun diye yazdım böyle. Biraz ubuntu üzerine girizgâh mahiyetinde aforizmalara üretelim:

Ubuntun kadar konuş vesellem.

Öyle ubuntulu ubuntulu bakma bana, tuhaf oluyorum.

Hay ubuntu kadar taş düşsün başına! diyerek biraz kendimize çekelim bu kelimeyi.

Öyle ubuntulu ubuntulu yürüyerek nereye gidiyorsun?

            Yok olmadı, ubuntunu sevsinler!

            Ubuntuya kadar yolun var!

“Ubuntu: Ben biz olduğumuz için benim.” demekmiş.

            Yok böyle olmuyor, bu kelime gelmiyor manaya. Ubuntu nedir ne değildir öğreneleim hemen: "Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvelere ilk ulaşanın ödülü o meyveleri yemek olacaktır. Onlara "Hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der. O anda bütün çocuklar el ele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyveleri yemeye başlarlar. Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu ubuntudur, nasıl olur da diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki? Ve ubuntunun anlamını açıklarlar onların dilinde ubuntu"Ben biz olduğumuz için Ben'im" demekmiş!
            Ubuntu: Ben biz olduğumuz için benim. Kaç kişi biz olarak kendine ulaşıyor. Çokluktan tekliğe geçebilen var mı içinizde?

            Şimdi bize bakalım. Komşusu açken tok yatan bizden değildir diyen bir dinin mümtaz şahsiyetleriyiz. Oysa yeme içme bahsinde ubuntudan çok uzağız. Yalansa uyarın, ramazan ayını ayrı tutuyorum.

Sevgilerimiz ubuntudan çok uzak. Herkes kafasına göre takılıyor. Fedakârlık yok, biz yok, ben var. Dolayısıyla uzun sürmüyor sevmeler. Aşklar ruha hitap etmiyor, ete batan tırnak gibi cana batıyor kalıyor.

            Dostluğumuz çıkar üzerine kuruludur. Ubuntunun esamisi dahi okunmaz dostluklarımızda! Arkanızı dönebileceğiniz kaç kişi kaldı dünyada, başınıza bir felaket geldiğinde sizin için o felakete girmeyi göze alabilecek kaç dostunuz var şimdi?

            Zenginliğimiz Karun’dan daha çok olsa da doymaz gözlerimiz. Oysa Ubuntulu bir yaşama yelken açmış olsaydık inanın herkes çok ferah yaşardı ülkemde.

Ben biz olduğumuz için benim.

Bunu Türkiye’de yaşayan herkes söylemeli ve kalbinde hissetmelidir.

Unuttu değil ubuntu’dur felsefemiz.

Kuru gürültü değil amacımız biz olmaktır, bir olmaktır.

Kuruntulu değildir insanımız ubuntuludur artık.

Acıların paylaşımında hala ubuntulu olduğumuz aşikâr, keza sevinçlerimizin coşkusunda da aynı ruh halini görüyoruz.

            Bu toplumun mayasında var olan cevheri ubuntu ile anlatmak komik olsa gerek. Mevlana ubuntunun ta kendisi değil midir? Yunus’u yok sayarsak eksik kalmaz mı bazı şeyler? Hoca olmasa kime güleriz akilâne bir şekilde?

            Ubuntu bir küpedir toplumun kulağına takılmalıdır her daim, hatırlatmalıdır dostluğu kardeşliği… Elindeki ekmeği bölüşmeyi, tasındaki suyu paylaşmayı…

            Ubuntu bir kolyedir gerdanda asılı duran ve birlikteliği, gönüldeşliği hatırlatan. Yarısı onda saklı kalan yarısı sizde açık duran bir kalp kolyesidir tende yer bulan.

            Ubuntu bir hızmadır burna takılan, farklılık katan, renk veren, dikkat çeken.

            Ubuntu bir halhaldir ayaklarda duran, oynatan, eğlendiren.

            Ubuntu bir toplumun her şeyidir, yoksa aradığıdır varsa yaşadığıdır.

            Elde kalan son lokmanın paylaşımı kadar güzel ne var âlemde? Ramazanda iftar vakti ikram edilen buz gibi bir suyun yaşamımıza katmış olduğu mana kadar kıymetli ne var yeryüzünde? Yüreğimizdekileri bir bohça gibi çıkartıp bütün insanlara dağıtmanın vereceği huzuru nerede buluruz başka? Gözlerimizdeki bir neşe parıltısını bütün gözlere ikram etmemizin önemini nasıl anlatacağız herkese? Yanağımızdaki gamzenin, dudağımızdaki busenin sarf edildiği yüreklere katmış olduğu sevinci başka nerede görebiliriz.

            Bir el uzatma, bir selam verme, bir gülümseme, bir hal hatır sorma, bir teşekkür etme, bir özür dileme ubuntu değil de nedir şimdi?

            Galiba ubuntu insani yanımızın tezahürüdür.

            Galiba aradığımız şey ubuntunun ta kendisidir.

            Ülkemizdeki tahammülsüzlüklere, teröre, öfkeye, inada, haksızlıklara dur demenin en nahif ve nazik yoludur ubuntu.

            Kardeş kavgasına, mezhep çatışmasına, ahlaksızlığa, ayrılığa gayriliğe set çekmektir ubuntu.

"ballı incirleri hep beraber yiyebilmek
 yârin yanağından gayrı
her yerde
her şeyde
hep beraber
demek için..."
der Nazım, Şeyh Bedrettin Destanı’nda.

Bize de sadece ubuntu demek kalır şimdi.

 

( Ubuntu başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 28.08.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu