Buharlaşan Küslük...
 

Ey yârenler, arkadaşlar, duydum ki, eğilmiş başlar
Zehir olmuş yenen aşlar, toprağa düşmüş bakışlar.
Yazı esir almış kışlar; gözde yaşlar pınar olmuş
Bîçare, bîtap gönüller, fethi kolay hisar olmuş.

Mumlar, kandiller yakılmış, ta Everest'e çıkılmış
Dağlar ardına bakılmış, umutlar bir bir yıkılmış...
Kıskancın canı sıkılmış, şike diye ihbâr olmuş
Bir "hiç" iken kara kalem, pâye almış, şikâr olmuş.

Sararmış solmuş çehreler, tacına küsmüş eceler
Hüzne garkolmuş heceler, mehtapsız kalmış geceler...
Gülistan denen bahçeler, şimdi garip diyâr olmuş
Mutluluk gönüle ağyar, mendiller göze yâr olmuş.

Dediler, güneş perişan, ertelenmiş düğün, nişan,
Kedermiş gönülden taşan, öksüz kalmış şana nişan...
Işığı kesmiş kehkeşan; gök yıldızsız, firâr olmuş
Kulaklar pür dikkat kesik, gören sanır radar olmuş.

Azaptaymış tende sabır, kimi demiş, kapris, kibir,
Tek yol kalmış, o da cebir, nere baksan mezar, kabir...
Yaşamak da ölmek de bir; dostlar bezmiş, bîzâr olmuş
Brütüs´e benzetmişler, "sözde dostum" Sezar olmuş.

Nefse dedim; sana yazık, ağulu aş olmaz azık
Bunca gönül bize bozuk, cezalısın, kalbimden çık!
Duysun beni sayın Göçük; tipi, meltem rüzgâr olmuş
Küslük, pusmuş korkusundan, gam kaynamış, buhar olmuş.

 

Mecit Aktürk

( Buharlaşan Küslük... başlıklı yazı Mecit Aktürk tarafından 18.03.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.