Ey gönül kimin kapısında, kimden medet umarsın?
O kendi aleminde, sen boşuna kanarsın
Araftaki hüznünle, tuttuğun onca yasın
Yüreğe akıttığın ip gibi gözyaşının
Farkına varmaz mı hiç? Dağlanıp da yanarsın

O mevlana hürmeti tanımayan nazlı yar
Şems ile sohbetlerin tadını da zor duyar
Varsın yalnızlık olsun, dön kendince semaya
Doktorun ilaç olsun, er şu dertten devaya
Rab'binden yardım gelsin, sancını kutsal say ki
Dostların yüzü gülsün, tez elden güne ay ki...

Sorgu sual olunmaz, yaradanın emrine
Bir duadır hak olan, onulacak derdine
O yarin kapısında, umduğun bulunmaz ki
Dön yüzünü kıbleye, nasihat et kendine
Dünya cehennem olsa, böylesi yanılmaz ki...

Berrak bir gökyüzünde parıldıyor yıldızlar
Geçen bu zor günlerin, elbette yarını var
Göğsüne vuran dalga, say ki olsun pranga
Sen ne zincirler kırdın, işkenceler de gördün
Yüreğinden akıtıp yar'e sevdalar ördün
Şimdi ne peşindesin, oldun alafranga...

Var olmakla, yok olmak
Dudağının ucunda
Varlığı seçeceksin, tükenecek acın da
Alnının akındasın
Var mı dertlere çalmak?
Ne demiş William Shakespeare
Olmak veya olmamak...
İşte bütün mesele, gayrisini sen düşün
Yaşar isen ne mutlu
Ölümeyse çare yok, nam olurken gidişin
Ses getirsin ölüşün...

( Gönül Kapısı başlıklı yazı MehmetFikret tarafından 4/21/2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.