“Seni gül bahçeli saraylarda kutsuyorum

Helal ettiğin mübarek sütünle…”

 

Sonu gelmez nakışlarında

Yüreğime kanaviçe işledin

Sarıyı ben severim kırmızıyı sen

El kadar bebeler çöktüğünde üstüme

Ve yar soluklarında nefesim kesildiğinde

Bakışın yeterdi soluğun içimde

Annem…

 

Yolu bilinmez yarınların

Üstünü örttün Anne!

Yorgan misali izsiz

Sessizce ağladın/

Acı yüklü trenlerine

Beyaz limon çiçekleri

Kokular vardı eskiden

Lavanta ve nergis

Saçlarından

Genzime…

 

Bilinmez;

Sokak yüzlü insanların mecali

Sevgiler turlanıyor bakışlarda

Kayıp solukların izi var

Bir ağıt gidişinde

Gözlerin ışıktı

Sözlerin aşk

Avunuyorum

 

Öyle/ki!

Hiç bilmediler

Kadirsiz adamlar

Kıymet nidalarını

Yarınların kör kuyusu

Sandıklar dolusu avuntu

Yeni başlangıçlara doğru

 

Savrulmak;

Bir yaprağın ardından

Ya da ucu güllü mendillerin

Soluğunda kimsesiz ve sakil

Ay çöreklendi ninni uykularına

 

Bu gece bende kal

Anne…

Bu gece bende/

 

Yüreğime sinen karaları kovayım

Ölü insanlık ayıbında/

 

Kendim olayım…

 

( Çok Oluyoruz Anne! başlıklı yazı prens tarafından 11.05.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.