Güvey yaşamsa gelin ölümdür. Gelin güvey iç içedir bu dünyada. İyi kötü, güzel çirkin ak kara her ne varsa zıt olarak yaşamın ta kendisidir. Böyle bilinmesi icap eder böyle algılanması lüzumludur.

Bu onun temsili anlatısıdır.

Gelin güvey olmak aslında yaşamı sarıp sarmalamaktır.

İliğini çekmektir her iki cihanın son damlasına değin.

Ağıt yakıyordu adam mezarın başına. Taze bir mezardı. Üzerinde çiçekler vardı demet demet,  gözyaşlarıyla ıslanmıştı her demet. Ve bir gelinlik vardı allı pullu, taçlı, katlı…

Ah gelin! Toprakla mı gerdeğe girdin?

Toprakla mı yemin ettin?

Şimdi parmağına halkadan bir toprak parçası mı takıldı alyans diye! Şahitlerin mezar sakinleri mi oldu? Konukların ölüler mi? Ziyafet mi olacaksın böceğe yılana çıyana…

Ah gelin! Eller senin açıldı rabbime.

Hakkınızı helal edin diye.

Helal olsun gelin, helal olsun hakkım var ise.

Halel gelmesin ötelerde güzel ruhuna.

Ah damat! O mezarın içinde sen mezarın dışında… Olacak iş mi bu şimdi? Kim ölmüş sahiden sen mi ölmüşsün o mu ölmüş? Sorarım okuyucuya.

                        Damat yaşayan ölüydü.

                        Gelin ömrünün gülüydü.

Gelin, arabanız tabut mu oldu şimdi?

Tahtadan dört kol üzre mi taşındın şimdi sen ey gelin! Tahtın tacın ne oldu?

Talkının takın mı oldu?

Şimdi şöyle deniyor: “Eşinden bol gözyaşı, anasından feryat, babasından figan… Dostundan dua, arkadaşından Fatiha!”

Düğünün hayırlı olsun mu diyelim şimdi ne diyelim sana?

Ah yaşam! Kalan var mı acaba sonsuza değin sende? Misafir değil miyiz ha bugün ha yarın uğurlanacak olan?

Ey ölüm! Gelen genç midir yaşlı mıdır, gelin midir damat mıdır bakar mısın asla? Âşık mıdır maşuk mudur dikkate almaz mısın?

Adam perperişandı; gözleri ağlamaktan ve uykusuzluktan ve hüzünden ve acıdan şişmişti. Kan çanağıydı gözlerinin görünen tarafı, yan tarafı ağrıyordu, sol tarafı.

Bir beyaz gelinlikti mezarın üstünde duran bir demet çiçekle birlikte. Yeni kazılmıştı mezar. Toprağı sıcacıktı. Hiç bu kadar canım yanmamıştı o kareyi görünce. Ağlıyordu bir adam, mırıldanıyor durmadan. Bir ateş düştü yüreğime. Bir taş değdi başıma. Bir göz değdi ömrüme. Bir yaş aktı içime.

“Ben sevdim toprak aldı” diye mırıldanıyordu adam. “Benimle nişanlandın toprakla evlendin ey güzel!” diye devam ediyordu hep.

Gözlerim doldu yüreğim dondu.

Yaklaştım adam omzuna dokundum ve “Aşkın sağ olsun!” dedim. Durdu bir an, sonra bana baktı ve cevap verdi. “Ömrümce sağ olacak bende inşallah!” dedi.

Güvey olmak ne zormuş ya rabbim dedim kendi kendime.

Gelin olmak kadar zormuş hem de.

Hayatın güvey kısmında duranlar ve hep öyle kalacağını zannedenler yanılıyorlar.

Hayatın gelin kısmı da güvey kısmı kadar gerçektir. Gelin güvey olmak iç içe olmaktır yaşam ve ölümle. Ve ona göre yaşamaktır hakkınca.

 

( Gelin Güvey başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 19.06.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu