[if gte mso 9]> Normal 0 21 false false false TR X-NONE X-NONE MicrosoftInternetExplorer4

Yalnızlığı tatmışların dünyasını bilir misiniz siz? Puslu bir İstanbul sabahı gibidir orası her zaman. Denizde martıların sesleri yankılanır ama hiç görünmezler, uzak kıyılardan vapurların gölgeleri geçer birer birer ama asla yanaşmazlar bu dünyanın yıkık dökük kıyılarına, yaklaşamazlar. Kimileri için geçici bir durak, kimileri için kafa dinleyebilecekleri huzurlu bir ev, kimileri içinse asla terk edemeyecekleri bir hapishane gibidir bu dünya. Dünya içinde dünya, hayal içinde hayal...

Kimdir buranın ev sahipleri bilir misiniz? Arkasında yığılmış şarap şişelerinin önünde soğuk bir kayanın üzerinde oturmuş daima ufku izleyen, yırtık elbiseli, kirli sakallı laf dinlemez aksi herifin teki olan Efkardır. Dağların eteklerinde durmadan gezinen, ne aradığını bilmeyen ve kaybolmuşların gözlerini takınan güzel yüzlü ve hiç kirlenmeyen beyaz elbiseli Hayal hanımdır. Onu şaşkın ve kıpkırmızı gözlerle yerde oturmuş, dizlerini karnına çekmiş izleyen küçük kız ise Hayal Kırıklığıdır. Tavanından sular damlayan eski bir barakada yaşayan, hasta olmasalar da sanki her zaman hasta gibi görünen, yaşlı olmasalar da sanki yüz yaşındaymış gibi yüzleri kırış kırış olan Umut ve Umutsuzluk adlı ikiz kardeşlerdir. Gün boyu gölgelerde saklanan, sadece geceleri ortaya çıkan, hızlı adımlarla sağa sola koşturan ve garip sesler çıkaran sıska bacaklı genç Korkudur. Sinir bozucu şekilde huzurlu görünen, büyük ve güzel bir evde yaşayan, gizemli kambur Sessizlik teyzedir. Çoğu zaman yıkık dökük rıhtımda, kırık tahtaların üzerinde bu dünyanın yolcularını hüzünlü şarkılarıyla karşılayan Özlemdir. Bazen Öfke çıkar ortaya, sık sık uğramasa da buralara, uzun süreli ziyaretçilerin en yakınlarında yürür hep. İçerilere doğru ilerledikçe tanırsınız onları, her biri misafir eder sizleri teker teker tüm içtenlikleriyle.

Zaman nasılda nazlıdır orada bilir misiniz orada? Sizi hiç dinlemez, hep kendi bildiğini okur, acımadan basar üstünüze ve dönüp bakmaz bile arkasına. Siz kalırsınız orada öylece, beklersiniz birisi baksın ve görsün diye. Ama kimse göremez sizi orada, çünkü bu dünyada görünmez olursun adeta. Şeffaf ve kırılgan tıpkı camdan bir heykel gibi. Bu dünyayı ziyaret edenlerin işareti olan siyah boşluk görünür o zaman tam sol göğüslerinin üzerinde , buraya gelme nedenleri, bu dünyaya giriş biletleri.

Ey pusların ardındaki uzak ülkenin insanları, belki şimdilik bu yalnızlığı tatmışların dünyasına çok uzaksınız ama elbet bir gün sizlerde yıkık dökük rıhtımda yankılan hüzünlü şarkıları dinleyeceksiniz, ufku izlerken bir boş şişede siz atacaksınız yığınların arasına, beyaz elbiseli kadının peşinde koşturacak sonra çimlerin üzerinde diz çöküp kalacaksınız. Kambur teyzenin ılık çayını içecek, yıkık bir viranede  ki eski yatakta, damlayan tavanı izlerken bulacaksınız kendinizi sonrasında. Geceleri duyduğunuz garip seslerle ürpereceksiniz, sağınızda öfkeyi bulacaksınız sizinle yürürken soğukta. Belki şimdi değil ama sizin ve sevdiklerinizin üzerinden geçince zaman, bu dünyaya sizleri getirecek olan biletleri taşıyacaksınız kalbinizde. Yolculuğa hazır mısınız?

( Yalnızlığı Tatmışların Dünyası başlıklı yazı adige_hawk tarafından 8/15/2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.