KALİTELİ YAŞAMIN CAN SIKINTISINA BAKIŞ AÇISI

                     

Can sıkıntısı, yüksek kaliteli yaşamın en önemli hırsızlarından birisidir. İnsanı tembelliğe, ümitsizliğe, durağanlığa, beceriksizliğe, pasifliğe, huzursuzluğa, entropiye, bulanıklığa, belirsizliğe ve atalete sevk eder. Ki bu olumsuz eylemler de, en azılı kaliteli yaşam hırsızları olmakla birlikte, aynı zamanda can sıkıntısının en yakın arkadaşlarıdır.

Can sıkıntısının sebeplerinin çok iyi analiz edilmesi gerekir. Zira, can sıkıntısı bir anlık ortaya çıkan bir olay değildir. Zamanında yapılması gerekip de yapılmayan çok önemli işlerimizin yapılmamasından veya ihmal edilmesinden kaynaklanan bir tür intikamdır.

Can sıkıntısının sayısız sebepleri vardır:

-         Boş zamanın yeterince verimli değerlendirilememesi.

-         Bilgisizlik ve ilgisizlik.

-         Ortaya konulabilecek yeterli ustalık ve yeteneğin olmaması.

-         Başta sağlık olmak üzere çözümlenemeyen ve sürekli büyüyen irili ufaklı problemler.

-         Eyleme geçmenin olumsuzluklarını düşünerek korkular üretmek.

-         Sürekli eksik ve yetersizlikler arayarak, acımasızca eleştirilere yönelmek.

-         Amaçsız ve temelsiz tartışmalara girerek pozitif iklimin kaybolmasına yardımcı olmak.

-         Yüksek kaliteli ve etkin hobilere sahip olmamak.

-         Negatif beden dili kullanmak.

-         Olumsuz düşünmek.

-         Çözüm yerine problem üretmek.

-         Çözüme odaklanmak yerine, sorun ve bahanelere odaklanmak.

-         Negatif etiketlemeler yapmak.

-         Zamanında önleyici ve koruyucu sağlık tedbirlerini ciddiye almamak.

-         Etkin zaman yönetimini gerektiği gibi uygulayamamak.

-         Kin ve nefret duyguları taşımak.

-         Üzüntü, gam ve kasavet gibi olumsuzlukları hakkıyla yönetememek.

Listeyi daha da fazla uzatabiliriz. Sonuçta, Yaratıcımızın bize ihsan etmiş olduğu süper kalite vücudumuzu ve her gündeki 24 saati hakkıyla, verimli, etkili ve kaliteli kullanabilmemiz için, yeterince donanımımızın olmaması, can sıkıntısına yol açmaktadır.

“İçine koyabilecek yüksek kaliteli eylemleri ve üretimleri olanlar için, bir günün bin elli cebi vardır.”

Milattan önceki yıllarda çok önemli işlere imzalar atmış olan dâhiler de, bir günde 24 saat kullandılar. Üstelik bugüne göre olağanüstü imkansızlıklara sahip olmalarına rağmen… Günümüzdeki teknolojik gelişmelerin hızına, iletişim yöntemlerinin müthiş gücüne, bilgiye ulaşmadaki kolaylığa, dayanışma ve paylaşmadaki imkanlara rağmen, hala canı sıkılan insanların çok iyi düşünmeleri gerekir.

Can sıkıntılarının bazıları ihtiyari iken, bazıları da yılların biriktirdiği ihmalkarlıkların sonucu ortaya çıkan sevimsiz statiklik ve ataletten kaynaklanır.

Bardağın dolu tarafını değil boş tarafını görenler, yaranın üstündeki kabuğu değil, kabuğun altındaki yarayı besleyenler, gülden önce dikeni görüp ürkenler, başarıyı kendilerine yakıştıramayıp başkasında görerek kopya çekmeyi düşünenler, bahane üretenler, açık ve eksik arayanlar, her şey mükemmel olmayınca eyleme geçemeyenler, pimpirikliler, evhamlılar, ikircikliler, kötümserler, kararsızlar, karamsarlar, uyuşuklar, kaplumbağa ile yarış edenler, bedavaya can sıkıntısı üretenlerdir.

Zamanında alınması gereken her türlü tedbir ve önlemi almayanlar, sağlık ve kalitelerine yeterince yatırım yapmayanlar, dostluk ve arkadaşlıklara gerektiği gibi önem vermeyenler, sevgi sermayesi hesabını eksi bakiyeye düşürenler, zamanı gelince hallederizciler, -SAYDI’cılar, erteleyiciler, tembeller, uyuşuklar, gelişme ve dinamizmi sevmeyenler, yeterince ve zamanında esnek olmasını beceremeyenler, zamanında gerekli ilgi, özen ve dikkati gösteremeyenler, önemli işleri sürekli geriye ittiren janjanlı güya acil işlere esir olanlar, uzun vadede can sıkıntısı doğuracak olayları elleriyle besleyip büyütmüş kişilerdir.

“İKİ GÜNÜ EŞİT GEÇEN ZİYANDADIR” Hadis-i Şerifi, can sıkıntısına meydan bırakılmaması gerektiğine işaret eden en güzel tavsiyelerdendir. Aklımızı, zihnimizi, bilinçaltımızı, yeteneklerimizi, uyuyan ve uyanık olan güçlerimizi ve içimizdeki devi hakkıyla harekete geçirebildiğimiz zaman; can sıkıntısına asla yer kalmayacağını görebiliriz.

Peki canımız sıkılmayacak diye sürekli çalışacak mıyız? Elbette ki hayır. Zira işkoliklik de, en önemli kaliteli yaşam hırsızı ve can sıkıntısı üreticisidir. Asıl olan yüksek kaliteli eylemlerle kucak kucağa yaşarken, kaliteli yaşamın hırsızlarından, aynı zamanda can sıkıntısı üreticilerinden ateşten kaçarcasına kaçmaktır. Önemli olan, önemli işlere birinci sırada öncelik vererek, eylemlerimiz ve rollerimiz arasındaki dengeyi optimal bir şekilde kurabilmektir. Yani yerine göre, eğlenmesini de, dinlenmesini de, çalışmasını da, kendimize değer vermesini de iyi bileceğiz.

-         İnsan beklemediği bir anda hastalanırsa canı sıkılır.

-         Sürekli başarısız olursa, canı sıkılır. Üstelik, her akıtılan ter de mübarek değildir.

-         Beklediği maddi ve manevi zenginliğe ulaşamazsa canı sıkılır.

-         Yeni yeni hobiler, dost ve arkadaşlıklar edinemezse ve bunları başarıyla sürdüremezse canı sıkılır.

-         Zamanı dolduracak yeterince etkin ve verimli üretimleri ve eylemleri yoksa canı sıkılır.

-         Beşeri ilişkileri, beden dilini, iletişim yöntem ve tekniklerini yeterince ve hakkıyla yerine getiremezse canı sıkılır.

-         İrili ufaklı tartışma ve çatışmaları yönetmeyi beceremez ve dibine benzin dökerse canı sıkılacak sonuçlarla karşı karşıya gelir.

 

 

O halde neler yapmalıyız:

-         Okuma, yazma, öğrenme, üretme, anlatma, dinleme, paylaşma, katkı sunma, destek verme, yardım etme gibi yüksek kaliteli eylemleri hayatımızın her dakikasına dengeli bir şekilde sokmalıyız.

-         Zamanı etkin, verimli ve üretken geçirebilmek amacıyla, zaman yönetimini çok iyi bilmeli ve uygulamalıyız.

-         Yüksek kaliteli ve anlamlı üretim ve paylaşımlarda bulunabilmeliyiz.

-         Çevremizle uyumlu ve sinerji ortaklığı yapabilecek hobiler ve anlamlı üretimlerde bulunmalıyız.

-         Başarmanın ve paylaşmanın verdiği ve vereceği zevkin farkına varabilmeliyiz.

-         Sonucunda canımızı sıkacak sonuçlar doğuracak eylemleri baştan iyi tahmin ederek, zamanında gerekli tedbirleri etkin bir şekilde almalıyız.

-         Can sıkıntısı ile geçirilecek bir zamanın, çok önemli bir israf çeşidi olduğu ve maddi ve manevi sonuçlarının olacağını asla unutmamalıyız.

-         Can sıkıntısı ile geçirilen her bir anın, yüksek kaliteden, pozitif eylemlerden, üretimden, paylaşımdan, öğrenmeden, öğretmeden, destek vermeden, katkı sunmadan, araştırma – geliştirmeden, yeniliklere ulaşmadan, güzellikleri yaşamadan tırtıklanmış bir süre olduğunu da asla unutmamalıyız.

-         Yüksek kaliteli bir hayat sürmek isteyen, gelecek nesillere anlamlı ve kaliteli miraslar bırakmak isteyen, her anını mutlu, huzurlu, keyifli, geçirmek isteyen, özellikle de; bize sunulan süper sistem vücudumuz, aklımız, bilinçaltımız yetenek ve becerilerimizle ilgili hesabı Sahibimize gerektiği gibi ve hakkıyla verebilmek isteyen bir kişi için, can sıkıntısı ile geçirilecek bir saniye dahi yoktur.

16. EYLÜL. 2013. Pazartesi ANTALYA

Selam, sevgi ve dualarımla…   Allah’a emanet olunuz…

Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER

( Kaliteli Yaşamın Can Sıkıntısına Bakış Açısı başlıklı yazı S. COŞKUNER tarafından 16.09.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.