Dinle beni buğday tanesi
Gönül toprağıma ektim seni
Bedenim kurumuş, her yanım yanıyor
Sanki daha başaklar sararmadan
Ayrılığın hüznü var,
Sen üzülme, buğday tanesi…
 
 


Kehribar sarısı saçların
Buğday tanesinden mi almış rengini
Kurak gönlümün her yanı yanıyor
Ayrılığın kokusu havaya dağılıyor
Bütün yangınlar sebepsiz
Hadi durma!
Vur yüzüme seni delice sevmelerimi
Vur yüzüme buğday tanesi…
 
 


Durma buğday tanesi
Kör bıçak gibi bakışlarını
Gecelerimin kalbine sapla.
Göç etmiş bedenimden sevgiye dair her şey
Geriye kalan bu yangından
Çotuk olmuş başaklarım
Savur küllerimi rüzgârlara
Belki yeniden doğarım seninle
Bekle beni buğday tanesi…
 
 


 Başaklarımdan ayrılmışım, gidiyorum bilinmezlere
Sen yine uğrama, depolandığım silolara
Gözlerin takılmasın ufalandığım çarklara
Tanımasın adımların, buğday değirmenlerini
Çuval içerisinde görürsen sakın şaşırma
Un gibi dağıldım buğday tanesi…
 


 
Ayrılığımızın adı faili meçhul
Sen gittin ya gönül tarlam çöl misali
Uzaktan bak sadece kuruttuğun başaklara
Haykır nasıl terk ettiğini
Ben sana değil, İmkânsızlıklara yenildim
Bekle beni buğday tanesi…
 
 


Mustafa KARAAHMETOĞLU
03.11.2013
 

( Buğday Tanesi başlıklı yazı Mustafa Kara tarafından 4.11.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.